KISA ÜRÜN BİLGİSİ - VALTENSİN 160MG FİLM TABLET
3. farmasöti̇k form
Film kaplı tablet
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1. terapötik endikasyonlar
6–18 yaş arasındaki çocuklar ve adölesanların hipertansiyonu ile yetişkinlerde esansiyel hipertansiyon tedavisinde endikedir.
Diüretikler, dijital ve anjiotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri ya da beta-blokörler gibi (son ikisi birlikte olmaksızın); kalp yetersizliğinin standart tedavisini alan hastalard^ı kullanılabilir; bu standart tedavilerin hepsinin birden uygulanması zorunlu değildir (Bkz. Bölüm 5.|.,),
Miyokard infarktüsünden sonra sol ventrikül yetmezliğine ait belirtiler, semptomlar ^eya radyolojik kanıtlar ve/veya sol ventrikül sistolik disfonksiyonu gelişen, klinik bakımdan S1 abil hastaların yaşam süresinin uzatılmasında kullanılır (Bkz. Bölüm 5.1.).
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlar uygulanır.
Hipertansiyon i
Önerilen VALTENSÎN dozu, hastanın ırkına, yaşına ve cinsiyetine bakılmaksızın güzide 1 defa 80 mg veya 160 mg film kaplı tablettir. Antihipertansif etki, 2 hafta içerisinde kendini | gösterir ve 4 hafta sonra en yüksek düzeye varır. Kan basıncı yeterince kontrol altına almamaylm hastalarda günlük VALTENSÎN dozu 320 mg’a yükseltilebilir veya bir diüretik ilave edilebilir. Tedaviye diüretik olarak hidroklorotiazid eklendiğinde kan basıncı daha fazla düşecektir. I
VALTENSÎN, ayrıca diğer antihipertansif ajanlar ile birlikte kullanılabilir. ş
Kalp yetmezliği !
VALTENSÎN tedavisinde önerilen başlangıç dozu, günde 2 defa 40 mg film kaplı tablettir. Daha sonra bu doz, hasta tolere ettiği sürece günde 2 defa 80 mg ve günde 2 defa 160 mg’a (en yüksek doza) yükseltilmelidir. Bu sırada, birlikte kullanılan diüretik dozunun azaltılması düşünülmelidir. Klinik çalışmalarda verilmiş olan en yüksek doz, bölünmüş dozlarda günde 320 ı)ng film kaplı tablettir. '
Kalp yetmezliği olan hastaların değerlendirmesi her zaman böbrek fonksiyonu değerlendirmesini de kapsamalıdır. i
Miyokard infarktüsü sonrası ;
Tedaviye, infarktüs gelişmesinden 12 saat sonra gibi erken bir dönemde başlanabilir. Başlangıçta günde 2 defa 20 mg olan valsartan dozu, sonraki birkaç hafta içerisinde günde 2 defa| 40 mg, günde 2 defa 80 mg ve daha sonra da günde 2 defa 160 mg film kaplı tablete yükseltilmelidir. Başlangıç dozu, 40 mg’dır.
Hedef alman maksimum doz günde 2 defa 160 mg’dır. Genel olarak, hastaların tedavice başladıktan sonra günde 2 defa 80 mg doz seviyesine 2 haftaya kadar ulaşması ve hedef alının maksimum doza 3 aya kadar ulaşılması önerilir. Titrasyon sırasında hastanın valsartanı tolere |etme derecesi temel alınmalıdır. Semptomatik hipotansiyon veya böbrek fonksiyon bozukluğu gej işecek olursa, dozun azaltılması düşünülmelidir.
Uygulama şekli:
Ağızdan kullanım içindir. Yemekten bağımsız olarak su ile birlikte alınmalıdır. ;
Karaciğer yetmezliği: Şiddetli karaciğer yetmezliği, safra sirozu ve kolestazı buhlnan hastalarda valsartan kullanımı kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3., 4.4. ve 5.2.). Kolestazı eşlik etmediği hafıf-orta şiddette karaciğer yetersizliği olan hastalarda doz, 80 mg’ı aşmamalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Pediatrik hipertansiyon i
6 ila 18 yaşındaki çocuklar ve ergenler ;
35 kg’dan daha zayıf çocuklar ve adölesanlar için başlangıç dozu günde bir kez 40!mg ve 35 kg veya daha ağır çocuklar için günde bir kez 80 mg’dır. Doz kan basıncı yanıtına dayalı olarak ayarlanmalıdır. Klinik çalışmalarda araştırılan maksimum dozlar için lütfen aşağıdaki tabloyu inceleyiniz.
Listeli olanlardan daha yüksek dozlar araştırılmadığından önerilmemektedir.
Kilo
>18 kg – <35 kg arası
>35 kg – <80 kg arası
>80 kg – <160 kg arası
Klinik çalışmalarda araştırılan maksimum doz 80 mg
160 mg
320 mg
Renal bozukluğu olan 6–18 yaş arasındaki pediatrik hastalarda kullanım: j
Kreatinin klirensi <30 ml/dak olan pediatrik hastalarda ve diyaliz yaptıran pediatrik hastalarda kullanım araştırılmadığından, valsartan bu hastalarda önerilmemektedir. Kreatinin klirensi >30 ml/dak olan pediatrik hastalar için doz ayarlaması gerekli değildir. Renal fonksiyon ve serum potasyumu yakından takip edilmelidir (Bkz. bölüm 4.4 ve 5.2.). |
Yetişkinlerde olduğu gibi, Valtensin şiddetli hepatik bozukluğu, biliyer sirozu Olan pediatrik hastalarda ve kolestaz görülen hastalarda kontrendikedir (Bkz. bölüm 4.3, 4.4 ve 5.2.1 Hafif ila orta şiddette hepatik bozukluğu olan pediatrik hastalarda Valtensin ile klinik deneyim kısıtlıdır.
Valtensin çocuklarda ve 18 yaş altındaki ergenlerde, güvenlilik ve etkililik verilerinin olmamasından ötürü kalp yetmezliği veya yeni miyokard enfarktüsün jtedavisi için önerilmemektedir.
Uygulama şekli
Valtensin bir aç veya tok kama alınabilir ve su ile uygulanmalıdır.
Geriyatrik popülasyon: 65 yaş veya üzerindeki hastalarda, valsartanın etkinliği v; güvenliğinde bir fark gözlenmemiştir. Ancak bu popülasyonda, tedavide daha fazla hassasiyet gösterilmesi göz ardı edilmemelidir. ■
4.3. kontrendikasyonlar i
Valsartana veya VALTENSİN’in yardımcı maddelerinden herhangi birine karşı z şırı duyarlılık. Şiddetli karaciğer yetmezliği, safra sirozu ve kolestazda. Anjiyotensin II reseptör blokerleri (ARB’ler ) veya anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri ile aliskirenin beraber kullanımı diyabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60 ml/dak/1.73 m2) olan hastalarda kontrendikedir(Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5;.). Gebelik (Bkz. Bölüm 4.6. Gebelik ve laktasyon). ijkontrendikedir.
4.4. özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Hiperkalemi i
Potasyum takviyelerinin, potasyum tutucu diüretiklerin, potasyum içeren yapay iuzlann veya potasyum düzeylerini artıran diğer ajanların (heparin vs.) VALTENSİN ile birlikte kullammı önerilmemektedir. Potasyumun uygun aralıklarla izlenmesi önerilir. ]
Sodyum ve/veya hacim açığı olan hastalar
İleri derecede sodyum açığı ve/veya hacim açığı olan hastalarda, örneğin yüksek] doz diüretik kullananlarda, VALTENSİN tedavisi başlanmasından sonra seyrek vakalarda isemptomatik hipotansiyon gelişebilir. Bu nedenle de VALTENSİN tedavisine başlanmadan qnce, örneğin kullanılan diüretik dozu azaltılarak, sodyum ve/veya hacim açığı düzeltilmelidir. ;
Hipotansiyon gelişecek olursa hasta sırtüstü yatırılmalı ve gerekirse intravenöz serjım fizyolojik infüzyonu uygulanmalıdır. Kan basıncı stabilize olduktan sonra, VALTENSİN tedavisine devam edilebilir.
Böbrek arter stenozu i
Her iki böbrek arterinde stenoz mevcut olan hastalarda ya da böbrek arterinde stenoz gelişmiş olan, tek böbrekli hastalarda VALTENSİN’in güvenli bir şekilde kullanılabileceği gösterilmemiştir.
Tek yanlı böbrek arter stenozuna bağlı renovasküler hipertansiyon gelişmiş olan 1? hastada kısa süreli VALTENSİN tedavisi böbrek hemodinamiğinde, serum kreatinin düzeyinde j veya kan üre azotunda (BUN) anlamlı değişikliklere neden olmamıştır. Ancak renin-anjiotehsin-aldosteron sistemini etkileyen diğer ilaçlar, tek ya da iki yanlı renal arter stenozu olan hastalarda, kan üre ve serum kreatinin düzeylerini yükseltebildiğinden, bir güvenlik Önlemi olarak her iki parametrenin izlenmesi önerilir. i
Böbrek transplantasyonu
Diğer tüm vazodilatörlerde olduğu gibi, aortik ve mitral kapakçık stenozu ya jda hipertrofik obstrüktif kardiyomiyopatisi (HOCM) olan hastalarda özel dikkat gerekmektedir. j
Kreatinin klerensi <10 ml/dak olan hastalarda güvenli kullanımına ilişkin halihazırda döneyim bulunmamaktadır, bu nedenle bu hastalarda valsartan dikkatli kullanılmalıdır. Krealjinin klerensi > 10 ml/dak olan hastalarda doz ayarlamasına gerek bulunmamaktadır (Bkz. Böli^m 4.2 ve 5.2. Farmakokinetik özellikler). I
Karaciğer fonksiyon bozukluğu
Karaciğer yetmezliği olan hastalar dikkatle takip edilmelidir. Valsartanın çoğunluğu değişmemiş olarak safra yoluyla uzaklaştırılır ve safra yolu obstrüksiyonu olan hastalarda, valsartan klerensinin
azaldığı gösterilmiştir (Bkz. Bölüm 5.2. Farmakokinetik özellikler). Bu hastalarda valsartan kullanılırken özellikle dikkatli olmak gerekir. î
Kalp yetmezliği / Miyokard infarktüsü sonrası i
Kaptopril ve valsartan kombinayonu ilave bir fayda sağlamamıştır, aksine tek başına kullanımlarına kıyasla advers olay riski artmıştır (Bkz. Bölüm 5.1.). Bu nedenle, valsartanın birj anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörü ile kombinasyonu önerilmemektedir.
Kalp yetmezliği olan veya miyokard infarktüsü sonrasındaki hastalara VALTENSİN kullanılması çoğu zaman kan basıncının bir miktar azalmasıyla sonuçlanır ama dozajla ilgili talimat izlendiği sürece VALTENSİN tedavisine semptomatik hipotansiyonun devam etmesi nedeniyle son vermek, genellikle gerekli değildir. j
Kalp yetmezliği olan veya miyokard infarktüsü sonrasındaki hastalarda tedaviyi başlanırken, ihtiyatlı olmak gerekir.
1
Böbrek fonksiyonu, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) aktivitesine bağlı olabilen, şiddetli kalp yetmezliği vakalarında anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhitjitörlerinin ve anjiyotensin reseptör antagonistlerinin kullanılmasına oligüri ve/veya ilerleyici azotdmi ve (seyrek olarak) akut böbrek yetmezliği ve/veya ölüm eşlik etmiştir. Kalp yetmezliği olan veya miyokard infarktüsü sonrasındaki hastaların değerlendirilmesi sırasında böbrek fonksİyonıj da mutlaka değerlendirilmelidir. j
Kalp yetmezliği olan hastalarda ADE inhibitörleri, beta blokör ve valsartanın üçlü kombinasyonu dikkatli kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler).
Renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) dual blokajı !
Duyarlı kişilerde özellikle bu sistemi etkileyecek kombinasyon kullanımlarındaj hipotansiyon, senkop, inme, hiperkalemi ve renal fonksiyonlarda değişiklikler (akut renal yetmezi ık dahil) rapor edilmiştir. RAAS’m dual blokajına yol açtığından ARB ya da ADE inhibitörlerinin aliskiren ile birlikte kullanımı önerilmemektedir. Aliskirenin ARB’ler ya da ADE inhibitörleri ile beraber kullanımı diyabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60 ml/dak/1.73 m2) dian hastalarda kontrendikedir (Bkz.Bölüm 4.3.).
Anjiyödem ;
Solunum yolunun tıkanmasına neden olacak şekilde larinks ve glottisin şişmesi ye/veya yüzde, dudaklarda, farinkste ve/veya dilde şişme dahil olmak üzere, valsartanla tedavi edjilen hastalarda anjiyoödem bildirilmiştir; bu hastalardan bazılarında ADE inhibitörleri de dahil olm|ak üzere başka ilaçlarla da anjiyoödem meydana gelmiştir. Anjiyoödem meydana gelen hastalarda VALTENSÎN derhal kesilmeli ve tekrar uygulanmamalıdır. !
Gebelik
Anjiotensin II Reseptör Antagonistleri (AIIRA’lar) gebelik sırasında başlatılın^ imalı dır. Gebe
kalmayı planlayan kadınlar, gebelikte kullanım açısından kanıtlanmış güvenlilik alternatif anti-hipertansif tedavilere geçirilmelidir. Gebelik teşhis edildiğinde, tedaviye derhal son verilmeli ve uygun ise alternatif bir tedavi başlatılmalıdır (Bkz.
profiline sahip lAIIRA’lar ile
i Bölüm 4.3. ve
4.6.).
Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz pıalabsorbsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Bu tıbbi ürün lesitin içermektedir. Fıstık ya da soyaya alerjisi olan hastalar bı] tıbbi ürünü kullanmamalıdır. ;
Bu tıbbi ürün sodyum içermektedir; dozu nedeniyle herhangi bir uyan gerektirmemekledir.
4.5. diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Aliskiren ile birlikte kullanım: !
ARB ya da ADE inhibitörlerinin aliskirenle kullanımı diyabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60 ml/dak/1.73 m2) olan hastalarda kontrendikedir (Bkz.Bölüm 4.3 ve 4.4.). i
Potasyum: Spironolakton, triamteren, amilorid gibi potasyum tutucu diüretiklerijı, potasyum takviyelerinin veya potasyum içeren yapay sofra tuzlarının birlikte kullanılması, serum potasyumunda artışlara ve kalp yetersizliği olan hastalarda serum kreatininde yükselmeye neden olabilir. Eş zamanlı ilaç kullanımı gerekli görülürse, serum potasyum düzeyinin izlenmesi tavsiye edilir. j
Lityum: ADE inhibitörleriyle ya da anjiyotensin II reseptör antagonistleri (valsartîn dahil) ile birlikte kullanımı sırasında serum lityum konsantrasyonlarında geri dönüşümlü artışlar ve toksisite bildirilmiştir. Bu nedenle, eşzamanlı kullanım sırasında serum lityum düzeylerinin dijckatlice takip edilmesi önerilir. Ayrıca bir diüretik de kullanılıyor ise, lityum toksisitesi riskinin] valsartan ile daha da artabileceği düşünülmektedir. ;
Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (NSAÎÎTer) (seçici C0X-2 inhibitörlerini, aselil salisilik asit > 3 g/gün’ü içeren) ve seçici olmayan NSAlî’lerin valsartan ile birarada kullanımında dikkatli olunmalıdır. !
Anjiyotensin II antagonistleri NSAİÎ’lerle eş zamanlı verildiğinde, antihipertansif i etkide azalma ortaya çıkabilir. \
Buna ilaveten anjiyotensin II antagonistleri ve NSAlî’lerin bir arada kullanılması böbrek fonksiyonunun kötüleşme riskinde ve serum potasyum düzeyinde bir artışa yolj açabilir. Bu nedenle, tedavinin başında böbrek fonksiyonunun izlenmesi ve hastada yeterli düzende hidrasyon sağlanması önerilir.
Taşıyıcılar: İnsan karaciğer dokusu ile yapılan bir in vitro çalışmadan elde ledilen veriler, valsartanın hepatik alım taşıyıcısı OATP1B ve hapatik eflüks taşıyıcısı MRP2’nin bir substratı olduğunu göstermektedir. Alım taşıyıcısı inhibitörlerinin (rifampin, siklosporin) veya eflüks taşıyıcısı inhibitörlerinin (ritonavir) eş zamanlı olarak uygulanması sistemik valsartan maruziyetini artırabilir.
Yiyecekler ile birlikte alındığında, absorpsiyon oranı % 50 ve absorpsiyon miktarı % 40 düşer. Bu azalmaya, terapötik etkide klinik Önemi olan bir azalma eşlik etmez ve bu yüzden de VALTENSÎN, yemeklerde veya aç kamına alınabilir.
Diğer antihipertansif ilaçlar gibi, dong quai, ephedra, yohimbin, ginseng ve sarımsak preparatlan ile birlikte kullanımdan kaçınılmalıdır. I
Klinik önemi olan herhangi bir ilaç etkileşimi bulunmamıştır. Klinik çalışmalarda valsartanla birlikte kullanımı incelenen ilaçlar arasında simetidin, varfarin, furosemid, digokjsin, atenolol, indometazin, hidroklorotiyazid, amlodipin ve glibenklamid yer almaktadır. :
Valsartan önemli ölçüde metabolize olmadığından, sitokrom P450 sisteminin metaboli^ indüksiyonu veya inhibisyonu şeklindeki klinik olarak Önemli ilaç-ilaç etkileşimleri, valsartan ile beklenmez. Valsartanın metabolizasyonundan sorumlu olan enzim tanıml anmamıştır. Valsjırtan plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanmasına rağmen in vitro çalışmalarda, yine proteinlere yüksek oranda bağlanan ilaçlar olan diklofenak, furosemid ve varfarin gibi ilaçlarla bu düzeyd^t herhangi bir etkileşim görülmemiştir. i
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlara ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir. i
Pediyatrik popülasyon: Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir klinik etkileş m çalışması yürütülmemiştir. )
4.6. gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: D. i
II J
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadmlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon
Valsartanın gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bujunmaktadır.
RAAS üzerinde de doğrudan etkili diğer ilaçlarda olduğu gibi, VALTENSÎN igebe kalmayı planlayan kadınlarda kullanılmamalıdır. RAAS üzerinde etkili olan herhangi bir ilaç reçete eden sağlık profesyonelleri, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlara bu ajanların gebelik sırasındaki potansiyel risklerini anlatmalıdır. i
Bu nedenle valsartan kullanan doğurganlık çağındaki kadınlar, etkin bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdırlar.
Gebelik dönemi i
RAAS üzerine doğrudan etkili diğer ilaçlarda olduğu gibi VALTENSÎN gebelik snjısında (Bkz. Bölüm 4.3.) kullanılmamalıdır. Anjiotensin II antagonistlerinin etki mekanizmasına! bağlı olarak, fetus için oluşturacağı risk gözardı edilemez. Gebeliğin ikinci ve üçüncü ddnemlerindeki kadınlarda kullanılan ADE inhibitörlerine in utero maruz kalan fetusun zarar gördüğü veya öldüğü bildirilmiştir. İstemeyerek valsartan kullanan gebe kadınlarda spontan düşük, oligohidramniyos ve yeni doğan renal bozukluğu bildirilmiştir. Tedavi sırasında gebelik tespit edilirse, VALTENSÎN kullanımına mümkün olan en kısa sürede son vermek gerekir. |
Laktasyon dönemi i
Valsartanın insan sütüyle atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapman çalışmalar, emziren sıçanlarda valsartanın sütle atıldığını göstermektedir. VALTENSÎN’in süt veren annelerde kullanılması önerilmemektedir. ;
Üreme yeteneği / Fertilite I
VALTENSİN’in insanlarda fertilite üzerindeki etkilerine dair bilgi yoktur. Sıçanlarda yapılan çalışmalarda valsartanın fertilite üzerinde herhangi bir etkisi gösterilmemiştir (Bkz. Bölüm 13. Klinik Dışı güvenlilik verileri) (Bkz. Bölüm 5.3.). li
4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Diğer antihipertansif ilaçlar gibi valsartan kullanılması sırasında da, araç ya da makinp kullanırken dikkatli olunması önerilir. ;
4.8. i̇stenmeyen etkiler
Hipertansiyonla yetişkin hastalarda yapılan kontrollü klinik çalışmalarda advers Reaksiyonların (ADR) genel insidansı, plasebo ile benzer ve valsartan farmakolojisi ile uyumludur. ^.DR insidansı dozla veya tedavi süresiyle alakalı görünmemektedir ve cinsiyet, yaş veya ırkla herhangi bir ilişki ortaya konmamıştır. i
Klinik çalışmalardan, pazarlama sonrası deneyimden bildirilen advers reaksiyonlar ive laboratuar bulguları sistem organ sınıfına göre aşağıda sıralanmıştır. !
Sıklıklar şu şekilde tanımlanır: Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100,<1/10); yaygınj olmayan ( > 1/1000, <1/100); seyrek (>1/10000, <1/1000); çok seyrek (<l/10000), bilinmiyor (eldbki verilerden hareketle tahmin edilemiyor). Her bir sıklık grubunda advers reaksiyonlar (azalan) şiddet yoğunluğuna göre sıralanmıştır. '
Pazarlama sonrası deneyimden bildirilen advers reaksiyonlara ve laboratuar bulgularına ADR sıklığını uygulamak mümkün olmadığı takdirde “bilinmiyor” olarak sıralanmaktadır. !
Hipertansiyonda Advers İlaç Reaksiyonları
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Hemoglobin azalması, hematokrit azalması, nötropeni, trombositopeni i
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan: Vertigo
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın olmayan: Öksürük
Hepato-biliyer hastalıklar
Bilinmiyor: Serum bilirubin artışı dahil olmak üzere karaciğer fonksiyonu değerlerimde artış
Bilinmiyor: Miyalji
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Hipertansif hastalardaki klinik çalışmalar sırasında, çalışma ilacıyla herhangi bir rjedensel ilişki olup olmamasından bağımsız olarak aşağıdaki olaylar da gözlenmiştir: Artralji, astepi, sırt ağrısı, ishal, baş dönmesi, baş ağrısı, insomnia, libido azalması, bulantı, ödem, farenjit, rint, sinüzit, üst solunum yolu enfeksiyonu, viral enfeksiyonlar. !
Pediatrik popülasyon
Hipertansiyon
Valsartanın antihipertansif etkisi, 6–18 yaş arasındaki 561 pediatrik hastada yapılan iki randomize, çift kör klinik çalışmada değerlendirilmiştir. İzole gastrointestinal bozukluklar (karın jağrısı, bulantı ve kusma gibi) ve baş dönmesi haricinde, 6–18 yaş arasındaki pediatrik hastalar ifin güvenlilik profili ve yetişkinler için daha önce bildirilen güvenlilik profili arasında advers reaksiyonların tipi, sıklığı ve şiddeti açısından ilgili farklılıklar tespit edilmemiştir.
6–16 yaş arasındaki pediatrik hastalarda nörobilişsel ve gelişimsel değerlendirme Valtensin ile tedaviden sonra bir yıla kadar klinik olarak ilgili advers etki ortaya koymamıştır. Hi}jerkalemi altta yatan kronik böbrek hastalığı görülen 6–18 yaş arasındaki çocuklarda ve ergenlerde daha sık olarak gözlenmiştir. I
Miyokard infarktüsü sonrası ve/veya Kalp yetmezliği
Miyokard infarktüsü sonrası ve/veya kalp yetmezliği olan hastalarda yapılan kdntrollü klinik çalışmalarda gözlenen güvenlik profili hipertansif hastalarda gözlenen genel güvenj ik profilinden farklılık göstermektedir. Bunun nedeni altta yatan hastalıklar olabilir. Miyokard infarktüsü sonrası ve/veya kalp yetmezliği olan hastalarda görülen advers reaksiyonlar aşağıda sıralanm: ştır.
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
i
!'
Yaygın olmayan: Kalp yetmezliği
Yaygın: Hipotansiyon, ortostatik hipotansiyon
Bilinmiyor: Vaskülit
Yaygın olmayan: Öksürük
Yaygın olmayan: Bulantı, ishal
Bilinmiyor: Karaciğer fonksiyon değerlerinde yükselme
Yaygın olmayan: Anjiyoödem
Bilinmiyor: Deri döküntüsü, kaşıntı
Bilinmiyor: Miyalji
Yaygın: Renal yetmezlik ve bozukluk
Yaygın olmayan: Akut renal yetmezlik, serum kreatinin yüksekliği
Bilinmiyor: Kan üre azotunda artış
Yaygın olmayan: Asteni, halsizlik
Miyokard infarktüsü sonrası ve/veya kalp yetmezliği olan hastalardaki klinik çalışmalar sırasında, çalışma ilacıyla herhangi bir nedensel ilişki olup olmamasından bağımsız olarak aşağıdaki olaylar da gözlenmiştir: Artralji, karın ağrısı, sırt ağrısı, insomnia, libido azalması, nölropeni, ödem, farenjit, rinit, sinüzit, üst solunum yolu enfeksiyonu, viral enfeksiyonlar.
4.9. doz aşımı ve tedavisi
Aşırı dozda VALTENSİN kullanılması bilinç kaybına, dolaşım kollapsı ve/veya şoka yol açabilen hipotansiyon, bradikardi ve hiperkalemi ile sonuçlanabilir. Eğer hasta ilacı yeni jılmışsa hemen kusturulmahdır. Aksi takdirde intravenöz serum fizyolojik infıizyonu uygulanır.Eğ^r hipotansiyon gelişmişse, hasta sırtüstü yatırılır ve volüm düzeltilir. j
Valsartanın vücuttan hemodiyalizle uzaklaştırılma olasılığı yoktur.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1. farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Anjiyotensin II antagonistleri, düz
ATC kodu: C09C A03 i
Anjiotensin I (AT t), ADE (anjiotensin dönüştürücü enzim) etkisiyle anjiotensirj II (AT2)’ye dönüştürülür. Anjiotensin II renin-anjiotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) aktif; hormonudur. Anjiotensin II çeşitli dokuların hücre membranlarındaki spesifik reseptörlere bağlanır] Özellikle kan basıncının hem doğrudan, hem de dolaylı yoldan düzenlenmesi olmak üzere, çok çeşitli fizyolojik etkilere sahip olan anjiotensin II, güçlü vazokonstriktör etkisi nedeniyle doğrudan pressör cevaba yol açar. Ayrıca vücutta sodyum tutulmasını ve aldosteron salgılanmasını arttırır. ı
Valsartan oral yoldan aktif, güçlü ve spesifik bir anjiotensin II (Ang II) reseptör blokörüdür. Anjiotensin Il’nin bilinen etkilerinden sorumlu olan ATı reseptör alt-tipini selektif olarak etkiler. Valsartan ile AT! reseptör blokajından sonra yükselen anjiotensin II plazma seviyeleri, bloke olmayan ve AT] reseptörlerin etkisini ortadan kaldırıyor gibi görünen AT2 reseptörlerini stimüle eder. ATı reseptöründe hiçbir kısmi agonist aktiviteye sahip olmayan valsartanın bu |reseptöre olan ilgisi, AT2 reseptörüne olan ilgisinden çok daha fazladır (yaklaşık 20 000 misli). i
Valsartan, anjiotensin I’i H’ye dönüştüren ve bradikinini parçalayan, kininaz II olacak da bilinen, anjiotensin dönüştürücü enzimi (ADE) inhibe etmez. ADE üzerinde etkili olmamalaa ve ayrıca ne bradikinini, ne de P maddesini güçlendirici etki göstermemeleri nedeniyle, anjiotensin II reseptör blokörlerinin öksürükle ilişkisi yoktur. Valsartanın bir ADE inhibitörüyle karşılaştırıldığı klinik çalışmalarda kuru öksürük görülme sıklığı valsartan grubunda, ADE inhibitörü Kullanan gruba kıyasla anlamlı şekilde (p<0.05) daha düşük olmuştur (% 2.6’ya karşılık 7.9). ^DE inhibitörü kullanırken kuru öksürük şikayetleri olan hastalar üzerinde yapılan bir klinik çalışmada, valsartan kullanan hastaların %19.5’inde, tiyazid grubundan bir diüretik kullanan hastaların %19.0’unda ve bir ADE inhibitörü alan hastaların ise % 68.5’inde öksürük görülmüştür (p<0.05). Valsartan, diğer hormon reseptörlerine veya kardiyovasküler düzenlemede önemli olduğu bilinen iyon kanallarına bağlanmaz veya bunları bloke etmez. :
Hipertansiyon
Hipertansiyon hastalarına VALTENSİN verilmesi, nabız sayısında değişiklik yapmaksızın, kan basıncını azaltır.
Hastaların çoğunda, bir tek oral dozun verilmesinden sonra, 2 saat içerisinde antihipertansif etki başlar ve 4–6 saat içerisinde doruk düzeye yükselir. Antihipertansif etki dozun verilmesinden sonra 24 saat boyunca devam eder. Tekrarlanan dozlar kullanıldığı zaman, kan basınç: nda maksimal azalma, hangi doz kullanılırsa kullanılsın, genellikle 2–4 hafta içerisinde elde edilir ve uzun süreli tedavi sırasında aynı şekilde devam eder. Valsartan, hidroklorotiyazid ile birlikte kullanıldığında kan basıncında önemli bir ek düşüş sağlanır. i
VALTENSİN kullanımına birdenbire son verildiğinde rebound hipertansiyon veya başka bir klinik advers olay görülmemiştir. i
Hipertansif hastalarda yapılan çoklu doz çalışmalarında valsartanın total kolesterol, açlık trigliseridleri, açlık serum glikozu veya ürik asit düzeylerine kayda değer etkileri görülmemiştir.
Kalp yetmezliği ;
Hemodinamik ve Nörohormonlar: Pulmoner kapiller basıncı 15 mmHg veya dal^a yüksek olan, NYHA sınıf II, III veya IV kalp yetmezliği vakalarının katıldığı 2 kısa süreli^ kronik tedavi çalışmasında, hemodinamik parametreler ve plazmadaki nörohormon düzeyleıji ölçülmüştür. Bunlardan, kronik olarak ADE inhibitörü kullanan hastaların yer aldığı bir çalışmada, ADE inhibitörüyle birlikte verilen tek veya çoğul valsartan dozları, hemodinamik parametrelerde ve bu arada pulmoner kapiller basınçta, pulmoner arter diastolik basıncında ve sistolik kjan basıncında düzelme sağlamıştır. 28 günlük tedaviden sonra plazma aldosteron ve plazma' noradrenalin düzeyleri azalmıştır. Yalnızca önceki 6 ay içerisinde ADE inhibitörü kullanmamış (jdan hastaların katıldığı ikinci çalışmada ise valsartan; 28 gün devam eden tedavi sonunda pulinoner kapiler basınçta, sistemik damar direncinde, kalp dakika hacminde ve sistolik kan basımcında anlamlı düzelme sağlamıştır. Uzun süreli valsartan kalp yetersizliği çalışmasında (Val-HeFT) J valsartan grubundaki plazma norepinefrin ve beyindeki natriüretik peptid düzeyleri, plasebo grubuna göre başlangıca kıyasla anlamlı şekilde azalmıştır.
Morbidite ve mortalite: Val-HeFT çalışması, valsartamn; standart kalp yetmezliği tedavisi gören, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu <%40 ve sol ventrikülün diastol sırasındaki iç çapı >2.9 cm/m2 olan, NYHA sınıf II (%62), sınıf III (%36) veya sınıf IV (%2) kalp yetmezliği vakalarında morbidite ve mortalite üzerindeki etkisini plaseboyla karşılaştıran, kontrollü, çok-uluslu, randomize bir çalışmadır. Bu çalışmaya 16 ülkeden katılan 5010 hasta; ADE inhibitörleri (%S3), diüretikler (%86), digoksin (%67) ve bela-blokör (%36) dahil standart kalp yetmezliği tedavisine ilave olarak valsartan ya da plasebo kullanmak üzere rasgele gruplandırdımştır. Hastaların ortalama yaklaşık 2 yıl izlendiği bu çalışmada kullanılan günlük valsartan dozu, ortalama 254 mg’ıjlır. Val-HeFT çalışmasında; bütün nedenlere bağlı mortaliteyle (ölüme kadar geçen süre); hajstanm ölmesi, reanimasyonla hayata döndürüldüğü ani kardiyak ölümün gerçekleşmesi, kalp yetmekliği nedeniyle hastaneye yatırılması veya hasta hastaneye yatırılmasa da, en az 4 saat süreyle intrs.venöz inotrop ya da vazodilatör ilaçlar kullanılması şeklinde tanımlanan kalp yetmezliği m|orbiditesi (ilk morbidite olayına kadar geçen süre) olmak üzere, 2 primer bitiş noktası üzerind^: durulmuştur. Bütün nedenlere bağlı mortalite, valsartan ve plasebo gruplarında birbirine yakın olmuş; buna karşılık valsartan grubundaki morbidite, plasebo grubuna kıyasla anlamlı olarak %13.2 azalmıştır. Valsartanla sağlanan başlıca fayda, kalp yetersizliği nedeniyle ilk hastaneye yatırılmaca kadar geçen zamanda % 27.5 azalma şeklinde olmuştur. Bu faydalar en çok, ADE inhibitörü ya ıda beta-blokör kullanmayan hastalarda elde edilmiştir. Buna karşılık beta blokör, ADE inhibitörü ve ARB ( anjiotensin II reseptör blokörü), valsartandan oluşan üçlü kombinasyon tedavisi ol^ın hastalardaki risk oranları, plasebo lehine olmuştur. Alt-grup analizlerinin yorumlanması kolay plmayabilir ve bütün bunların gerçek farkları mı yansıttığı, yoksa şans eseri olarak mı ortaya çıktığı bilinmemektedir. Ölüm oranının artmadığı hastalarda yapılan VALIANT benzeri diğer çalışmalar (Miyokard enfarktüsü sonrası bölümüne bakınız) üçlü kombinasyonlar hakkınjdaki kaygılan azaltmıştır.
Efor toleransı ve kapasitesi' Her zamanki kalp yetmezliği tedavisine ilave olarak kullanılan valsartamn, sol ventrikül disfonksiyonu (sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu < %40) olan NYHA sınıf II, III ve IV vakalarda efor toleransı üzerindeki etkisi, Modifıye Naughtnon Protokolü kullanılarak değerlendirilmiştir. Efor süresinin bütün tedavi gruplarında, başlangıca ijıyasla uzadığı; bu süredeki ortalama artışların, aradaki fark istatistik anlam düzeyine ulaşmamış bili olsa valsartan grubunda, plaseboya kıyasla daha fazla olduğu görülmüştür. Efor süresindeki en fazla uzama, ADE inhibitörü kullanmayan hastalarda görülmüş ve bu grupta valsartanla elde edilen süre uzaması, plaseboyla elde edilenin 2 katı olmuştur. Çalışma başlangıcından önce en az 3 aydır ADE inhibitörü kullanan ve sol ventrikül'ejeksiyon fraksiyonu <%45 olan NYHA sınıf II ve III kalp yetmezliği vakalarında valsartamn efor kapasitesi üzerindeki etkisi, 6 dakikalık yürüme te^ti kullanılarak enalapril ile karşılaştınImıştır. Alınan sonuçlar, günde 80–160 mg arasında derişen valsartan dozlarının, daha önce ADE inhibitörü tedavisiyle stabilize olan ve doğrudan doğruca valsartan ya da enalapril kullanmaya başlayan hastalarda 6 dakikalık yürüme testiyle ölçülen iefor kapasitesi üzerinde en az, günde 2 defa 5–10 mg enalapril kadar etkili olduğunu göstermiştir.
NYHA sınıfı, Belirti ve Semptomlar, Yaşam Kalitesi, Ejeksiyon fraksiyonu: Val-HeFT çalışmasında, valsartanla tedavi edilen hastaların NYHA sınıfında: dispne, yorgunlu); ödem ve rai dahil kalp yetersizliği belirti ve semptomlarında plaseboya kıyasla anlamlı düzelmeler elde edilmiştir. Minnesota Living with Heart Failure anketiyle belirlenen yaşam kalitesi puanının
başlangıçtan bitişe gösterdiği değişiklik, valsartan kullanan hastaların yaşam kalitesinin, plasebo kullananlardan daha iyi olduğunu göstermiştir. Valsartanla tedavi edilen hastaların ejeksiyon fraksiyonu, plasebo kullananlara kıyasla; başlangıç değeriyle karşılaştırıldığında anlamlı şekilde artmış, sol ventrikülün diastol sırasındaki iç çapı anlamlı şekilde kısalmıştır. i
Miyokard infarktüsü sonrası
VALIANT (VALsartan In Acute myocardİal iNfarcTion); akut miyokard infarktüsü gelişen ve konjestif kalp yetersizliğine ait belirtiler, semptomlar veya radyolojik kanıtlar ve/veya sol ventrikül sistolik disfonksiyonuna ait kanıtları (ejeksiyon fraksiyonu radyoizotop ventrjkülografısiyle ölçüldüğünde <%40. ekokardiyografıyle veya kontrastlı ventrikül anjiyografisiyle ölçüldüğünde < %35) olan 14,703 hastanın katıldığı, randomize, kontrol grubuna yer veren, çift-kör pir çalışmadır. VALIANT çalışmasına katılan hastalar, miyokard infarktüsüne ait semptomların ortaya çıkmasından 12 saatle 10 gün arasında değişen bir süre sonra valsartan (günde 2 defa 20 miligramla başlanan ve en fazla günde 2 defa 160 mg olmak üzere tolere edilen en yüksek doza kadar artırılan dozlarda), bir ADE inhibitörü olan kaptopril (günde 3 defa 6,25 miligramla başlanan ve en fazla günde 3 defa 50 mg olmak üzere tolere edilen en yüksek doza kadar artırılan) veya bunların kombinasyonunu kullanmak üzere 3 tedavi grubundan birine rasgele ayrılmıştır. j
Kombinasyon grubunda, valsartan dozu günde iki kere 20 mg’dan, günde iki kere maksimum 80 mg’a kadar tolere edilen en yüksek doza çıkarılmış; kaptopril tedavisi monoterapi ile aynı dozlarda uygulanmıştır. Ortalama iki yıl tedavi uygulanmıştır. Monoterapi grubunda ortalama El 7 mg’hk bir günlük valsartan dozu uygulanmıştır. Başlangıç tedavisi asetilsalisilik asit (%91h, beta-blokör (%70), ADE inhibitörü (%40), trombolitik (%35) ve statinleri (%34) kapsamıştır. İncelenen popülasyonun %69’unu erkek hastalar, %94’ünü beyaz ırktan hastalar ve %53’ünil de 65 yaş ve üzeri hastalar oluşturmuştur. Primer son nokta tüm nedenlere bağlı mortaliteye kadar geçen süre olarak tayin edilmiştir. j
Valsartan, miyokard infarktüsü sonrası bütün nedenlere bağlı mortalitenin azaltılmasında kaptopril kadar etkili olmuştur. Bütün nedenlere bağlı mortalite, her 3 tedavi grubunda da pirbirine yakın (valsartan monoterapi siyi e %19.9, kaptopril monoterapi siyle %19.5, valsartaıj + kaptopril kombinasyonuyla %19.3) olmuştur. Valsartan ayrıca kardıyovasküler mortalitenin jızaltılmasında, kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatırılmaya, tekrarlayan miyokard enfarktüsünde, geri döndürülmüş kardiyak arrestte ve ölümcül olmayan felçte (ikincil kompozit son no itada) etkilidir
ve bunların gelişmesi için gerekli süreyi uzatmakta ayrıca etkilidir. i
j
Bu çalışma aktif kontrollü (kaptopril) bir çalışma olduğu için, valsartanın p[aseboya karşı performansını değerlendirmek üzere, tüm nedenlere bağlı mortalitenin ilade bir analizi gerçekleştirilmiştir. Geçmiş referans miyokard infarktüsü çalışmalarının (SAVE, A İRE ve TRACE) bulguları kullanıldığında, valsartanın hesaplanan etkisi kaptoprilin etkisinin %99.6fsını muhafaza etmiştir (%97.5 GA-%60–139). Valsartanın kaptopril ile kombinasyonu tek başına kaptopril tedavisine kıyasla ilave bir fayda sağlamamıştır. Yaş, cinsiyet, ırk, başlangıç tedavileri ya da temelde var olan hastalıklara dayalı olarak tüm nedenlere bağh mortalitede herhangi bir farklılık saptanmamıştır. !
Beta blokörler valsartan + kaptopril kombinasyonu, tek başına valsartan ya da tek başına kaptopril ile birlikte uygulandığında, tüm nedenlere bağlı mortalite ya da kardiyovasküler mortalite ya da morbiditede herhangi bir farklılık görülmemiştir. Çalışma ilacı tedavisinden bağımsız olarak, mortalitenin beta blokör verilmeyen hasta grubunda daha yüksek olduğu gözlenriiş ve bu, beta blokör tedavisinin bu popülasyonda bilinen faydalarının bu çalışmada da muhafaza’ edildiğini akla getirmiştir. Ayrıca, valsartan + kaptopril kombinasyonunun, valsartan monoterapisiriin ve kaptopril mo no terapi sinin faydaları beta blokörle tedavi edilen hastalarda da sürdürülmüştür. :
Pediatrik popülasyon J
Hipertansiyon: :
Valsartanın antihipertansif etkisi, 6 ila 18 yaşındaki 561 pediatrik hastada yapılan c^Ört, randomize, çift kör klinik çalışmada değerlendirilmiştir. Renal ve üriner bozukluklar ile obekite, potansiyel olarak bu çalışmalara kaydedilen çocuklarda hipertansiyona katkıda bulunan en yaygın altta yatan tıbbi durumlardır.
6 yaş veya üzerindeki çocuklarda ve adölesanlarda klinik deneyim: ;
6–16 yaş arasındaki 261 hipertansif pediatrik hastayı içeren bir klinik çalınmada, <35 kg ağırlığındaki hastalar günlük 10, 40 veya 80 mg valsartan tabletleri (düşük, orta ve; yüksek dozlar) ve >35 kg ağırlığındaki hastalar günlük 20, 80 ve 160 mg valsartan tabletleri (düşük; orta ve yüksek dozlar) kullanmıştır. 2 haftanın sonunda, valsartan hem sistolik hem de diyastolik kan basıncını doza bağımlı bir şekilde azaltmıştır. Genelde, üç valsartan doz düzeyi (düşük, Crta ve yüksek) sistolik kan basıncını başlangıca göre sırasıyla 8, 10 ve 12 mm Hg oranında ı1 anlamlı olarak azaltmıştır. Hastalar ya aynı dozda valsartan kullanımına devam etmek ya da plaseboya geçirilmek üzere yeniden randomize edilmiştir. Orta veya yüksek dozlarda valsartan kullanmaya devam eden hastalarda çukurda sistolik kan basıncı plasebo tedavisi gören hastalardan –4 ve –17 mm Hg daha düşüktür. Düşük dozda valsartan kullanan hastalarda, çukurda sistolik kan basıncı plasebo tedavisi gören hastalannkine benzerdir. Genelde, valsartanın doza bağımlı antihipertarisif etkisi, tüm demografik alt gruplarda tutarlıdır. |
6–18 yaş arasındaki 300 hipertansif pediatrik hastayı içeren bir diğer klinik çalışmada, uygun hastalar 12 hafta boyunca valsartan veya enalapril tablet kullanımına randomize edilmiştir. >18 kg ve <35 kg ağırlığında çocuklar valsartan 80 mg veya enalapril 10 mg kullanmıştır^ >35 kg ve <80 kg ağırlığındaki çocuklar valsartan 160 mg veya enalapril 20 mg kullanılıştır; >80 kg ağırlığındakiler valsartan 320 mg veya enalapril 40 mg kullanmıştır. Sistolik k|ın basıncındaki azalmalar valsartan (15 mm Hg) ve enalapril (14 mm Hg) kullanan hastalarda! benzerdir (eşit etkinlik p-değeri <0.0001). Valsartan ve enalapril ile sırasıyla 9.1 mmHg vei 8.5 mmHg’lik azalmalarla diyastolik kan basıncı için tutarlı bulgular gözlenmiştir. ;;
5.2. farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Valsartan, beyaz ya da hemen hemen beyaz renkte tozdur. Etanol ve metanolde çözünür, suda ise az çözünür.
' j
Emilim: |
Oral yoldan tek başına valsartan uygulamasının ardından, valsartan pik plazma konsantrasyon düzeyine 2–4 saatte erişilir. Ortalama mutlak biyoyararlanımı %23’tür. Dozdan;! 8 saat sonraki plazma konsantrasyonları, ilacı aç kamına veya tok kamına alan kişilerde birbirinp yakın olmasına rağmen, valsartan yemeklerle birlikte alındığında, plazma konsantrasyonu/zaman eğrisinin altındaki alan (EAA değeri) % 48 azalır. Ancak EAA değerindeki bu azalma, terapötik etkide klinik olarak anlamlı bir azalma görülmez ve dolayısıyla valsartan yemeklerde veya aç kamına a^nabilir.
Dağılım:
İntravenöz uygulamanın ardından valsartan, kararlı durumdaki dağılım hacmi yaklaşık 17 litre olup, valsartanın dokulara kapsamlı şekilde dağılmadığını göstermektedir. Başlıca serum ajbümini olmak üzere plazma proteinlerine yüksek oranda (% 94–97) bağlanır. ]
Biyotransformasyon: j
Valsartan, dozun sadece %20’si metabolit olarak atıldığından, yüksek oranda biyotransformasyona uğramaz. Düşük konsantrasyonlarda plazmada bir hidroksi metaboliti tespit edilmiştir (valsartan EAA’sının %10’undan az). Bu metabolit farmakolojik olarak aktif değildir.
Eliminasyon:
Valsartan, çok üslü bir yıkılma kinetiğine sahiptir (tı/2 alfa<l saat ve tı/2 beta yaklaşık 9 saat).
Valsartan öncelikli olarak dışkı (dozun yaklaşık %83’ü) ve idrar yoluyla (dozun yajklaşık %13’ü) büyük ölçüde değişmemiş ilaç olarak atılır. İntravenöz uygulamanın ardından, vals^ırtamn plazma klerensi yaklaşık 2 L/saat ve renal klerensi 0.62 L/saattir (toplam klerensin yaklaşık %30'u).
Valsartanın yan ömrü 6 saattir.
Valsartanın kalp yetersizliği olan hastalardaki ortalama pik konsantrasyonu jzamanının ve eliminasyon yarı ömrünün, sağlıklı gönüllülerdekine benzer olduğu gözlenmiştir. Valsartanın EAA ve Cmax değerleri doğrusal artış gösterir ve klinik doz aralığının üzerindeki artan dojsda (günde iki defa 40 ila 160 mg) hemen hemen orantılıdır. Ortalama akümülasyon faktörü yaklaşık 1.7’dir.Valsartanın oral yolla alimini takiben görünür klerensi yaklaşık olarak 4.5] L/h’dir. Kalp yetersizliği olan hastalarda yaş, görünür klerensi etkilemez.
Doğrusallık /Doğrusal olmayan durum:
Valsartanın farmakokinetiği, test edilen dozlarda doğrusaldır. Tekrarlanan kullanınjda valsartanın farmakokinetiğinde değişiklik olmaz ve günde bir doz alındığında valsartan, vücutta] pek az birikir. Kadınlardaki ve erkeklerdeki plazma konsantrasyonları birbirine benzerdir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Yaşlılarda: ;
Bazı yaşlılarda, valsartan sistemik düzeylerinin gençlerdekinden biraz daha ^üksek olduğu gözlenmiştir; ancak bunun, klinikte herhangi bir önem taşıdığı gösterilmemiştir.
Pediyatrik:
Tekli valsartan süspansiyon dozu verilen 26 pediatrik hipertansif hastada (1–16] yaş arasında) yapılan bir çalışmada (ortalama: 0.9 ila 2 mg/kg, maksimum 80 mgTık doz ile) valsartanın klirensi (litre/saat/kg) 1–16 yaş arasında benzer olup, aynı formülasyonu kullanan yetişkinlerine benzerdir.
Böbrek yetmezliği:
Renal klerensi total plazma klerensinin ancak %30’u kadar olan bir maddeden beklendiği şekilde, böbrek fonksiyonlarıyla sistemik valsartan düzeyleri arasında herhangi bir bağlantı] görülmemiştir. Bu nedenle de böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Diyali^ uygulanmakta olan hastalarda herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Ancak valsartan plazma proteinlerine yüksek oranda bağlandığından vücuttan diyalizle uzaklaştırılması beklenmez. ]
]
Karaciğer yetmezliği: ]
Emilen dozun %70 kadarı, başlıca değişikliğe uğramamış bileşik olarak safraya salgılanır. Valsartan, geniş kapsamlı biyotransformasyona uğramaz ve beklendiği gibi sis^mik valsartan düzeyleriyle karaciğer yetmezliği derecesi arasında bağlantı yoktur. Bu nedenle d|, safra kökenli olmayan ve kolestaz görülmeyen karaciğer yetmezliği vakalannda, valsartan dozunun ayarlanmasına gerek yoktur. Safra sirozu veya safra obstrüksiyonu olan hastalarda, valsartanın E AA değerinin yaklaşık ikiye katlandığı gözlenmiştir (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanıjn uyanları ve önlemleri).
5.3. klinik öncesi güvenlilik verileri
Muhtelif hayvan türlerinde gerçekleştirilen çeşitli klinik öncesi ilaç emniyeti çalışmalarında, insanlarda terapötik valsartan dozu kullanımım dışlayacak bir bulguya rastlanmajmıştır. Klinik Öncesi güvenlilik çalışmalarında, sıçanlarda yüksek valsartan dozları (200 ila 60(j) mg/kg kilo) alyuvar parametrelerinde (eritrositler, hemoglobin, hematokrit) düşüşe ve renal j hemodinamik değişikliği bulgularına (plazma üre düzeyinde hafif yükselme, renal tübüler hiperplazİ ve erkeklerde bazofıli) neden olmuştur. Sıçanlara uygulanan bu dozlar, mg/m2 bazında insanları için önerilen maksimum dozun yaklaşık 6 ve 18 katıdır (hesaplamalarda bir oral doz 320 mg/gün ye hasta kilosu 60 kg varsayılmaktadır). Benzer dozlar uygulanan marmosetlerde, özellikle değişikliklerin yükselen üre ve kreatinin düzeylerini de kapsayan nefropatiye dönüştüğü böbrek olmak üzer^: daha şiddetli olmakla birlikte benzerdir. Ayrıca her iki türde renal jukstaglomerüler hücrelerdi hipertrofi de gözlenmiştir. Tüm bu değişikliklere özellikle marmosetlerde uzun süreli hipotansiyon meydana getiren valsartanın farmakolojik etkisinin neden olduğu düşünülmektedir. İnsanlarda valsartanın terapötik dozları için renal jukstaglomerüler hücre hipertrofisinin anlamlı olmadığı düşünülmektedir. Fareler, sıçanlar ve tavşanlarda yapılan embriyofbtal gelişim çalışmalarında (Segmenlj II), sıçanlarda >200 mg/kg/gün ve tavşanlarda >10 mg/kg/gün valsartan dozları ile matemal toksisite /e bağlı olarak fötotoksisite gözlenmiştir. Bir peri-postnatal gelişim toksisitesi çalışmasında (Seğmeni III), gebeliğin son üç aylık döneminde ve laktasyon sırasında 600 mg/kg valsartan verilen fareleri; ı yavrularında sağ kalma oranının hafifçe azaldığı ve gelişmede hafif bir gecikmenin ortaya çıktığı görülmüştür (Bkz. Bölüm 4.6. Gebelik ve laktasyon). Klinik öncesi ilaç emniyeti konusundaki başlıca bulgular, bileşiğin farmakolojik etkisine bağlanmaktadır ve bunların klinikte ortaya konulabilecek bir Önem taşıdığı gösterilmemiştir. i
Sıçanlarda mutajenisite, klastojenisite, anormal üreme performansı veya farelerde! ve sıçanlarda karsinojenisite bulgusuna rastlanmamıştır. !
6. farmasöti̇k özelli̇kler
6.1. yardımcı maddelerin listesi
Laktoz monohidrat
Mikrokristalin selüloz
Kroskarmelloz sodyum
Povidon K29-K32
Talk
Magnezyum stearat
Kolloidal susuz silika
Polivinil alkol
Titanyum dioksit
Makrogol 3350
Lesitin
Kırmızı demir oksit
Sarı demir oksit
6.2. geçimsizlikler
Preparatm farmasötik açıdan terkibe giren madde ve inert ambalajla herhangi bir geçimsizliği yoktur.
6.3. raf ömrü
24 ay. i
6.4. Saklamaya yönelik özel uyarılar ;
25°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve ambalajında saklayınız. Nemden koruyunuz, i
6.5. ambalajın niteliği ve içeriği
28 tabletlik PVC/PE/PVDOAlu blister ambalajlarda.
6.6. beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler (
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilecektir.
7. ruhsat sahi̇bi̇
ACTAVIS İLAÇLARI A.Ş.
Gültepe Mah. Polat İş Merkezi 34394 Levent-Şişli/ İstanbul
Tel: 212 316 67 00
Faks: 212 264 42 68
8. ruhsat numarasi
255/41 ;
9. i̇lk ruhsat tari̇hi̇ / ruhsat yeni̇leme tari̇hi̇
İlk ruhsat tarihi: 25.12.2013 ;
Ruhsat yenileme tarihi: