Ilac kullanma talimatı Ana menüyü aç

TASKEN 300 MG/50 ML IV ENJEKTABL ÇÖZELTI İÇEREN FLAKON - kisa ürün bi̇lgi̇si̇

Etken madde içeren ilaçlar :

Dostupné balení:

KISA ÜRÜN BİLGİSİ - TASKEN 300 MG/50 ML IV ENJEKTABL ÇÖZELTI İÇEREN FLAKON

KISA ÜRÜN B

TAKSEN 300 mg/50 ml IV Enjektabl Çözelti İçeren Flakon

2. KAL

Her 1 ml çözelti için;

Etkin madde

Paklitaksel..­.............­.6.0 mg

Yardımcı madde(ler)

Polioksil 35 hint yağı.....527.0 mg

Susuz etanol.......­........397.6 mg

Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.

3. FARMASÖT

Flakon (İnfüzyon için konsantre çözelti)

Açık sarı, berrak likit çözelti.

4. kl

4.1. terapötik endikasyonlar

4.2. Pozoloji ve uygulama

Uygulama

TAKSEN, intravenöz infüzyon yoluyla uygulanır.

TAKSEN, infüzyondan önce % 0.9 enjektabl sodyum klorür, % 5 enjektabl Dekstroz, % 5 Dekstroz ve % 0.9 NaCl enjektabl ya da % 5 Dekstrozlu Ringer solüsyonu ile son konsantrasyon 0.3–1.2 mg/ml olacak şekilde aseptik tekniklerle seyreltilmelidir. Solüsyon oda sıcaklığında ve oda ışığında 27 saat stabil kalır.

Seyreltilen solüsyonlar buzdolabında saklanmamalıdır. Genellikle 24 saatlik infüzyonun sonuna doğru solüsyonda çökme bildirilmiştir. Bu çökmenin sebebi henüz bilinmemekle beraber muhtemelen seyreltilen solüsyonun süpersatürasyonuna bağlıdır. Çökelti riskini azaltmak için TAKSEN, seyreltmeden hemen sonra kullanılmalı ve çok fazla çalkalanmamalıdır. İnfüzyon setleri kullanılmadan önce iyice durulanmalıdır. İnfüzyon sırasında solüsyonun görünümü düzenli aralarla kontrol edilmeli ve eğer çökelti varsa tedavi kesilmelidir.

Solüsyon hazırlandıktan sonra formülün taşıyıcı maddesine bağlı olarak dumanlı bir görünüm olabilir ve bu durum filtrasyonla düzeltilemez. TAKSEN, mikropor membranı 0.22 mikrondan küçük olan in-line bir filtre eklenmiş IV infüzyon tüpü ile hastaya uygulanmalıdır. Bir in-line filtre ile IV tüpünden geçen solüsyonda önemli bir potens kaybı kaydedilmemiştir.

Özel popülasyonlara ili

Hafif ve orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda dozda değişiklikler önerebilmek için yeterli veri bulunmamaktadır. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda TAKSEN kullanımı önerilmemektedir.

Karaci

Karaciğer yetmezliği olan hastalarda özellikle Evre III/IV miyelosupresyon olmak üzere toksisite görülme riski artabilir. Hafif karaciğer yetmezliği olan hastalarda 3 saat süreyle TAKSEN infüzyonu ile toksisitenin arttığına dair herhangi bir veri bulunmamaktadır. TAKSEN daha uzun süreyle infüze edildiğinde orta ve ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalarda artan miyelosupresyon görülebilir. Hastalar miyelosupresyon gelişimi ön verileri için yakından izlenmelidir. Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalar TAKSEN ile tedavi edilmemelidir.

Pediyatrik popülasyon:

TAKSEN’in, pediyatrik popülasyonda etkinlilik ve güvenilirliğine dair yeterli veri bulunmamaktadır.

Geriyatrik popülasyon:

Kalp yetmezliği riskindeki artış nedeniyle, TAKSEN geriyatrik popülasyonda dikkatle kullanılmalıdır.

4.3. kontrendikasyonlar

TAKSEN;

Paklitaksel ya da formülasyondaki herhangi bir maddeye, özellikle polioksietil hint yağına karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda, Gebelik ve laktasyon döneminde, Başlangıç nötrofil sayısı 1,500/mm3’den düşük solid tümörü olan hastalarda, Başlangıç ya da takip eden nötrofil sayımları 1,000 hücre/mm3’ den düşük olan AIDS’e bağlı kaposi sarkomu olan hastalarda, Kaposi sarkomunda, tekrarlayan, ciddi ve kontrol altına alınamayan enfeksiyonların görüldüğü hastalarda kontrendikedir.

4.4. özel kullanım uyarıları ve önlemleri

TAKSEN, kanser kemoterapisi konusunda deneyimli bir doktorun gözetimi altında uygulanmalıdır. Önemli aşırı duyarlılık reaksiyonları gelişebileceğinden uygun destekleyici ekipmanların bulundurulması gerekir.

Diğer tüm antineoplastik ajanlarda olduğu gibi, TAKSEN de dikkatle kullanılmalıdır. Seyreltilerek infüzyon şeklinde uygulanmalıdır. Solüsyon seyreltmeleri aseptik koşullarda, eğitimli personel tarafından yapılmalıdır. Koruyucu eldivenler kullanılmalı, ilacın deri ve mukoza ile temas etmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır. TAKSEN cilt ile temas ederse derhal su ve sabunla yıkanmalıdır. Topik etkileşim sonrası deride yanma ve kızarıklık görülür. TAKSEN mukoz membranlarla temas ederse, bol su ile yıkanmalıdır. İnhalasyonu ile dispne, göğüs ağrısı, boğazda yanma ve bulantı bildirilmiştir.

TAKSEN, bir platin bileşiği ile kombinasyon halinde verileceği zaman platin bileşiğinden önce verilmelidir.

TAKSEN ile tedaviden önce antihistaminik, kortikosteroitler ve H2 antagonistleriyle ön tedavi uygulanmalıdır.

Tedavi gerektiren hipotansiyon ve dispne ile karakterize aşırı duyarlılık reaksiyonları, anjiyoödem ve generalize ürtiker ve anafilaksi, paklitaksel ile tedavi edilen hastaların % 2–4’ ünde görülmüştür. Ön tedaviye rağmen hastalarda nadiren fatal reaksiyonlar görülmüştür. Tüm hastalara kortikosteroid, difenhidramin ve H2 antagonistleri ile ön tedavi yapılmalıdır. Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonu görüldüğünde tedavi hemen kesilmeli ve semptomatik tedavi başlatılmalı ve bir daha hastaya paklitaksel uygulanmamalıdır.

Kemik iliği supresyonu (özellikle nötropeni) doza ve uygulanan programa bağlıdır ve doz sınırlayan toksisitedir. Tedavi sırasında sık sık kan sayımı yapılmalıdır. Başlangıç nötrofil sayısı 1500/mm3’den ve trombosit sayısı 100000/mm3’den az olan hastalara TAKSEN uygulanmamalıdır. TAKSEN ile yapılan bir kür tedavi sırasında ciddi nötropeni (500/mm3’den az) gelişmesi halinde sonraki kürlerin dozunun % 20 azaltılması önerilir.

Paklitaksel tedavisi sırasında nadiren ağır iletim anormallikleri kaydedilmiştir. TAKSEN uygulanması sırasında ciddi iletim anormallikleri gelişirse uygun tedavi başlatılmalı ve daha sonra TAKSEN uygulandığında devamlı olarak elektrokardiy­ografik gözlem yapılmalıdır.

Paklitaksel uygulanması sırasında hipotansiyon, hipertansiyon ve bradikardi gözlenmiştir; bu etkiler genellikle asemptomatiktir ve çoğunlukla tedavi gerektirmez. Ciddi vakalarda, doktorun kararı doğrultusunda paklitaksel infüzyonlarının kesilmesi ya da ara verilmesi gerekebilir. Özellikle paklitaksel infüzyonunun ilk saatlerinde vital bulguların sık sık gözlenmesi önerilir. Ciddi iletim anormallikleri olan hastalar dışında devamlı elektrokardiy­ografik gözlem gerekli değildir.

Küçük hücreli olmayan akciğer kanserli hastalarda, over ya da meme kanserli hastalara göre ağır kardiyovasküler etkiler daha sıklıkla gözlenmiştir. Klinik bir çalışmada AIDS’e bağlı kaposi sarkomlu bir hastada, kalp yetmezliği bildirilmiştir.

TAKSEN metastatik meme kanserinin başlangıç tedavisinde doksorubisin ya da trastuzumab ile kombine uygulandığında kalp fonksiyonları özellikle izlenmelidir. TAKSEN’in bu kombinasyonlarda tedavisinin düşünüldüğü hastalarda, hastaların anamnez, fiziksel muayene, elektrokardiyogram (EKG) incelemelerini kapsayan kardiyak incelemeleri yapılmalıdır. Hastanın kalp fonksiyonları tedavi süresince de izlenmelidir (örn. her üç ayda). Bu izleme kalp yetmezliği gelişen hastaların fark edilmesine yardımcı olabilir. Tedavi sırasında, tedaviyi gerçekleştiren doktor ventriküler fonksiyon değerlendirme sıklığına karar verirken, uygulanan antrasiklin kümülatif dozunu mg/m2) dikkatle değerlendirmelidir. Testlerde, kalp fonksiyonlarında kötüleşme görülürse, asemptomatik bile olsa, irreversibl kardiyak hasar da dahil olmak üzere kardiyak hasar oluşması potansiyeline karşı, tedavinin sürdürülmesi ile sağlanacak klinik yararlar, ilgili doktor tarafından dikkatle değerlendiril­melidir. Tedavinin devam edilmesine karar verilirse, kalp fonksiyonları daha sık izlenmelidir (örn: her 1–2 siklusda).

Her ne kadar periferal nöropati insidansı yüksekse de ciddi semptomlar nadiren ortaya çıkar. Ciddi vakalarda daha sonraki tüm paklitaksel kürlerinde dozun % 20 (kaposi sarkomlu hastalar için %25) azaltılması önerilir. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserli hastalar ve over kanserli hastalarda birinci basamak tedavisinde 3 saat süreyle infüzyon yoluyla uygulanan TAKSEN’in sisplatin ile kombinasyonunun nörotoksisite insidansı, TAKSEN’in tek başına uygulanımı ya da siklofosfamidi takiben sisplatin uygulanımına oranla daha yüksektir.

TAKSEN anhidr etanol içerir ve bu nedenle bütün hastalarda etanolün MSS üzerine olası etkileri ve diğer etkileri dikkate alınmalıdır. Çocuklar etanolün etkilerine yetişkinlerden daha duyarlı olabilir.

Paklitaksel toksisitesinin karaciğer enzimleri yüksek olan hastalarda arttığına dair bulgular vardır. TAKSEN orta dereceli ve ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalara uygulandığında dikkatli olunmalı ve doz ayarlamasına dikkat edilmelidir. Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalara uygulanmamalıdır.

TAKSEN’in intraarteryal uygulamasından özellikle kaçınılmalıdır. Lokal toleransın araştırıldığı hayvan çalışmalarında intraarteryal uygulamayı takiben ciddi doku reaksiyonları bildirilmiştir.

Ekstravazasyona sekonder reaksiyonlar dahil, enjeksiyon yeri reaksiyonları genellikle hafif olmuş ve eritem, yumuşaklık, deride renk değişmesi ya da enjeksiyon yerinde terleme şeklinde kendini göstermiştir. Bu reaksiyonlar 24 saatlik infüzyonla 3 saatlik infüzyonda olduğundan daha sık gözlenmiştir. Farklı bir yerde farklı bir bölgeye TAKSEN uygulanmasını takiben daha önce ekstravazasyon olan bir yerde deri reaksiyonlarının tekrarı nadiren bildirilmiştir. Paklitaksel alan hastalarda flebit, selülit, indurasyon, deride eksfolyasyon, nekroz ve firoz gibi daha ciddi olaylar nadiren bildirilmiştir. Bazı vakalarda enjeksiyon yeri reaksiyonları ya uzun süreli bir infüzyon sırasında ortaya çıkmış ya da bir hafta ile on gün geç görülmüştür. Halen ekstravazasyon reaksiyonları için bilinen bir tedavi yoktur. Ekstravazasyon olasılığı bulunduğuna göre ilaç uygulanması sırasında infüzyon yerinin yakından gözlenerek infiltrasyon olasılıklarının kontrol edilmesi önerilir.

Psödomembranöz kolit, eş zamanlı antibiyotik tedavisi görmeyen hastaların da dahil olduğu vakalarda nadir olarak bildirilmiştir. Bu reaksiyon, TAKSEN ile tedavi süresince yada tedaviden kısa süre sonra görülen ciddi yada devamlı diyare vakalarında ayırıcı tanı olarak dikkate alınmalıdır.

Kaposi sarkomlu hastalarda, ciddi mukozit nadirdir. Ciddi reaksiyonlar gelişirse, paklitaksel dozu %25 azaltılmalıdır.

Akciğerde radyasyon tedavisi ile kombine uygulanan TAKSEN ürünlerin uygulama sırasından bağımsız olarak intestisyel pnömoni gelişimine neden olabilir.

TAKSEN, polioksil 35 hint yağı içermektedir.Ciddi alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

TAKSEN, hacminin yaklaşık %50’si kadar, doz başına 20 g’a kadar etanol (alkol) içermektedir. Yani, her dozda yarım litre biraya ve büyük bir bardak (210 ml) şaraba eşdeğer etanol vardır.Alkol bağımlılığı olanlar için zararlı olabilir. Hamile veya emziren kadınlar, çocuklar ve karaciğer hastalığı yada epilepsi gibi yüksek risk grubundaki hastalar için dikkate alınmalıdır.

4.5. Di

Paklitaksel klerensi, simetidinin önce uygulanmasından etkilenmez.

Over kanserinin birinci basamak tedavisi için önerilen TAKSEN rejimi, sisplatinden önce verilmelidir. TAKSEN, sisplatinden önce verildiğinde, TAKSEN’in güvenlik profili, tek ajan olarak kullanıldığında bildirilenle uyumludur. TAKSEN, sisplatinden sonra verildiğinde hastalarda daha belirgin miyelosupresyon ve paklitaksel klerensinde yaklaşık % 20 azalma görmüştür. TAKSEN ve sisplatinle tedavi edilen hastalarda, jinekolojik kanserler için tek başına sisplatin kullanımı ile karşılaştırıl­dığında böbrek yetmezliği riskinde artış olabilir.

Paklitaksel ve doksorubisin birbirine yakın zamanlarda verildiğinde doksorubisin ve metabolitlerinin eliminasyonunun azalmasından dolayı TAKSEN, metastatik meme kanserinin başlangıç tedavisi için doksorubisinden 24 saat sonra uygulanmalıdır.

Paklitaksel metabolizması, sitokrom P450 CYP2C8 ve 3A4 izoenzimleri tarafından katalize edilir. Klinik çalışmalar, paklitaksel’in 6a-hidroksipakli­taksel’e çevrilmesi için CYP2C8 ile yönetilen metabolizmasının insanlardaki en büyük metabolizma yolu olduğunu göstermiştir. CYP3A4’ün baskın inhibitörü olarak bilinen ketokonazol’ün eş zamanlı uygulanması, paklitaksel’in eliminasyonunu elimine etmez, bu nedenle iki ilaç da doz ayarına gerek olmadan birlikte uygulanabilir. Paklitaksel ve diğer CYP3A4 subtratları/in­hibitörleri arasındaki ilaç etkileşimleri üzerine ilave veriler sınırlıdır. Bu nedenle CYP2C8 veya 3A4 inhibitörü (örn. Eritromisin, fluoksetin, gemfibrozil) ya da indükeri (örn. Rifampisin, karbamazepin, fenitoin, fenobarbital, efavirenz, nevirapin) olarak bilinen ilaçlar ile paklitaksel eş zamanlı uygulandığı zaman dikkatli olunmalıdır.

CYP2C8 inhibitörleri (örn. Atazanavir, gemfibrozil, ritonavir), CYP2C9 inhibitörleri (örn. Delavirdin, flukonazol, gemfibrozil, ketokonazol, nikardipin, NSAID’ler, sülfonamidler, tolbutamid) ve CYP3A4 inhibitörleri (örn. Azol antifungaller, klaritromisin, diklofenak, doksisiklin, eritromisin, imatinib, izoniyazid, nefazodon, nikardipin, propofol, proteaz inhibitörleri, kinidin, telitromisin, verapamil) paklitaksel düzeylerini/et­kilerini artırabilir.

CYP2C8 ve 2C9 indükleyicileri (örn. Karbamazepin, fenobarbital, fenitoin, rifampin, rifapentin, sekobarbital), CYP3A4 indükerleri (örn. Aminoglutemid, karbamazepin, nafsilin, nevirapin, fenobarbital, fenitoin, rifampisinler) paklitaksel düzeylerini/et­kilerini azaltabilir.

4.6. gebelik ve laktasyongebelik kategorisi: d

Çocuk do

Paklitaksel’in gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.

TAKSEN gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Gebelik dönemi

TAKSEN hamile bir kadına verildiğinde fetusa zarar verebilir. TAKSEN’in embriyo ve fetus üzerinde toksik olduğu tavşanlarda gösterilmiştir. Hamileler üzerinde çalışma yapılmamıştır. Diğer sitotoksik ilaçlarda olduğu gibi fetusa zarar verebileceğinden hamilelik sırasında kullanımı kontrendikedir. TAKSEN ile tedavi sırasında kadınlara hamile kalmamaları tavsiye edilir, eğer hasta hamile kalırsa hemen doktoruna bildirmelidir.

Laktasyon dönemi

İlacın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. TAKSEN emzirme sırasında kontrendikedir. TAKSEN tedavisi sırasında emzirmeye son verilmelidir.

Üreme yetene

TAKSEN’in embriyo ve fetus üzerinde toksik olduğu tavşanlarda ve fertiliteyi azalttığı da sıçanlarda gösterilmiştir.

4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

TAKSEN alkol içerdiği için MSS üzerine olası etkileri ve diğer etkileri göz önünde tutulmalıdır. Hastalar araç ve makine kullanırken dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdırlar.

4.8.

Aksi belirtilmediği durumda aşağıdaki yan etkiler, klinik çalışmalarda paklitaksel monoterapisi gören 812 hastaya ilişkin klinik çalışmalara aittir. Ayrıca sisplatin ile kombinasyon halinde paklitaksel alan daha önce tedavi uygulanmamış over kanseri veya küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olan hastalarda veya adjuvan koşullarda doksorubisin/si­klofosfamid uygulamasından sonra paklitaksel alan meme kanseri hastalarda daha yüksek frekans ve şiddette ve bu popülasyonlarda klinik açıdan anlamlı bir farkla meydana gelen toksisiteler de tanımlanmaktadır. Faz 3 over kanseri, meme kanseri, küçük hücreli olmayan akciğer kanseri ve Faz 2 Kaposi sarkomu çalışmalarında gözlenen önemli yan etkilerin sıklık ve ciddiyeti tedavi kolonuna göre sunulmaktadır.

Ayrıca pazarlama sonrası deneyim veya diğer klinik çalışmalarda seyrek şekilde görülen yan etkiler de bildirilmiştir.

Yan etkilerin sıklık ve ciddiyeti over, meme veya akciğer karsinomu veya Kaposi karsinomu tedavisi için paklitaksel alan hastalarda genel benzer olmakla birlikte AIDS’e bağlı Kaposi sarkomlu hastalarda daha yüksek sıklık ve ciddiyeti hematoloji toksisite, enfeksiyonlar ve febril nötropeni yaşanabilir. Bu hastalar daha düşük bir doz yoğunluğu ve destek tedavisine ihtiyaç duymaktadır. Sadece Kaposi sarkomu olan grupta veya bu popülasyonda daha yüksek şiddette ve klinik açıdan anlamlı bir farkla gözlenen toksisiteler tanımlanmaktadır.

Klinik çalışmalarda paklitaksel ile ilgili bildirilen diğer istenmeyen reaksiyonlar aşağıdaki sıklık derecesine göre listelenmiştir:

Çok yaygın (>1/10); yaygın >1/100, <1/10); Yaygın olmayan (>1/1000, <1/100); Seyrek (>1/10.000, <1/1000); Çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Çok yaygın :Enfeksiyöz epizodlar*, idrar yolları enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonları (ölümcül de olabilen), nozokomiyal enfeksiyon (özellikle Kaposi sarkomunda), ateş.

Yaygın olmayan :Septik şok.

Seyrek :Pnömoni, sepsis.

* Özellikle Kaposi sarkomlu AIDS hastalarında Sitamegalo virüs, Herpes Simpleks, Pneumocytis carinii, M. avium-intracellulare , özofagus kandidiyazisi, Kriptosporidiozis, Kriptokokal menenjit, lökoensefalopati gibi fırsatçı enfeksiyonlar sıktır.

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Çok yaygın :Kemik iliği supresyonu, nötropeni, trombositopeni, kanama,

anemi

Seyrek :Febril nötropeni.

Çok seyrek :Akut myeloid lösemi, myelodisplastik sendrom.

Ba

Çok yaygın :Minör aşırı duyarlılık reaksiyonları, özellikle döküntü, yüzde

ve boyunda kızarıklık

Yaygın :Aşırı duyarlılığa bağlı gelişen hipotansiyon, dispne, taşikardi,

hipertansiyon, göğüs ağrısı

Yaygın olmayan :Aşırı duyarlılık reaksiyonlarına bağlı seyrek sırt ağrısı vakaları ve titreme vakaları, tedavi gerektiren anlamlı aşırı duyarlılık reaksiyonları (genelde ilk iki kürde ve infüzyonun ilk saati içinde meydana gelmiştir)

Seyrek :Anafilaktik reaksiyonlar.

Çok seyrek :Anafilaktik şok.

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Çok seyrek :Anoreksi.

Bilinmiyor :Hiperglisemi

Psikiyatrik hastalıkları

Çok seyrek :Konfüzyonel durum.

Sinir sistemi hastalıkları*

Çok yaygın :Periferik nöropati

Seyrek :Motor nöropati (uçlarda güç azalması)

Çok seyrek :Paralitik ileusa ve ortostatik hipotansiyona neden olabilen

otonomik nöropati, grandmal nöbetler, konvulsiyonlar, sersemlik, baş ağrısı, ataksi ve nöroensefalopati,

* Her çalışmada ayrı şekilde bildirilen verilerde de görüldüğü gibi nörolojik toksisite, çalışmalar arasında farklı şekilde değerlendiril­miştir. Ayrıca nörolojik semptomların frekansı ve şiddeti daha önce ve/veya eşzamanlı olarak uygulanan nörotoksik maddelerden etkilenmiştir.

Göz hastalıkları

Çok seyrek :Optik sinir ve/veya görsel rahatsızlıklar (özellikle önerilenden yüksek dozlarda alan hastalarda ışık çakmaları şeklinde algılanan skotom)

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Çok seyrek :Ototoksisite (duyma kaybı ve tinnitus, vertigo)

Kardiyak hastalıkları

Çok yaygın :Elektrokardiyogram (EKG) anomalileri (spesifik olmayan repolarizasyon anomalileri, sinüs bradikardisi, sinüs taşikardisi ve erken vurular)

Yaygın :Bradikardi, kardiyovasküler olaylar

Yaygın olmayan :Miyokard infarktüsü, konjestif kalp yetmezliği (kombinasyon tedavisinde sık) bildirilmiştir. Senkop, ritim anomalileri

(asemptomatik ventriküler taşikardi, bigemini ve pacemaker takılmasını gerektiren tam AV bloğu), kardiyomiyopati

Çok seyrek :Atriyal fibrilasyon, supraventriküler taşikardi

Vasküler hastalıklar

Çok yaygın :Hipotansiyon

Yaygın olmayan :Hipertansiyon, tromboz, tromboflebit

Çok nadir :Şok

Solunum, gö

Seyrek :İnterstisyel pnömoni, akciğer fibrozu, pulmoner emboli,

dispne, plevral efüzyon, solunum yetmezliği. Eşzamanlı olarak radyoterapi uygulanan hastalarda bu uygulamaya bağlı pnömoni vakaları bildirilmiştir.

Çok seyrek :Öksürük.

Gastrointestinal hastalıkları

Çok yaygın :Bulantı/kusma, diyare ve mukozit bildirilmiştir.

Yaygın olmayan:İntestinal obstrüksiyon, intestinal perforasyon, pankreatit, iskemik kolit ve dehidratasyon vakaları bildirilmiştir.

Seyrek :Nötropenik enterokolit (tiflit) vakaları,

Çok seyrek :Mezenterik tromboz, psödomembranöz kolit, özofajit, kabızlık, asit, nötropenik kolit

Hepato-bilier hastalıklar

Yaygın :Başlangıçta karaciğer fonksiyonu normal olan hastalarda

alkalen fosfataz ve AST (SGOT) değerlerinde sırasıyla %22 ve %19 oranında yükselme

Yaygın olmayan :Bilirubin yüksekliği (%7)

Çok seyrek :Hepatik nekroz ve hepatik ensefalopati

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Çok yaygın :Alopesi

Yaygın :Geçici ve hafif tırnak ve cilt değişiklikleri

Seyrek :Radyasyon tekrarına bağlı cilt anomalileri vakaları ve bunun

yanı sıra makülopapüler döküntü, kaşıntı, eritem vakaları

Çok seyrek :Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroz, eritema multiforme, eksfoliyatif dermatit, ürtiker, onikoliz. (Tedavideki hastalar, el ve ayaklarına güneş koruyucusu uygulamalıdırlar).

Kas-iskelet bozuklukları, ba

Çok yaygın :Artralji, miyalji

Yaygın : Kemik ağrısı, bacak krampları, miyasteni, sırt ağrısı

Böbrek ve idrar hastalıkları

Çok yaygın :Grade III, IV renal toksisite (Kaposi sarkomunda sık)

Seyrek :Serum kreatininde reversibl yükselmeler, böbrek yetmezliği

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ili

Çok yaygın :Enjeksiyon yeri reaksiyonları (lokal ödem, ağrı, eritem, hassasiyet, indurasyon, selülite neden olan ekstravazasyon durumu)

Yaygın olmayan: Flebit, endürasyon, ciltte eksfoliasyon, nekroz ve fibroz

Seyrek :Asteni, halsizlik, pireksi, dehidrasyon, genel ödem, malazi

Pazarlama sonrası veriler:

Pazarlama sonrasında kazara inhalasyon yolu ile maruziyet neticesinde dispne, göğüs ağrısı, gözlerde yanma, boğaz ağrısı ve kusma bildirilmiştir. Topikal maruziyet sonrasında karıncalanma, yanma ve kızarıklık bildirilmiştir.

Kombinasyon Tedavisi Çalışmalarından Elde Edilen Yan Etki Deneyimleri: Aşağıdaki tartışma sisplatin ile kombine olarak paklitaksel alan daha önce tedavi görmemiş over kanseri ya da NSCLC olan hastalar, En İyi Destekleyici Bakım ile birlikte tek-ajan paklitaksel alan ameliyatın mümkün olmadığı NSCLC olan hastalar, adjuvan uygulamada doksorubisin/si­klofosfamid’den sonra paklitaksel alan meme kanserli hastalar, birinci basamak tedavi olarak paklitaksel ile birlikte trastuzumab alan metastatik meme kanserli hastalar ve AIDS’e bağlı Kaposi sarkomu olan hastaları yansıtmaktadır. Ayrıca, pazarlama sonrası deneyimlerinde ya da diğer klinik çalışmalarda bildirilen nadir olaylar da tanımlanmıştır.

Paklitaksel ile birlikte sisplatin: Over kanseri tedavisinde birinci basamak kemoterapi olarak 3 saatlik infüzyon şeklinde paklitaksel’i ta­kiben sisplatin ile tedavi edilen hastalarda, nörotoksisite, artralji/miyalji ve aşırı duyarlılık reaksiyonlarının, siklofosfamidi takiben sisplatin ile tedavi edilen hastalara göre daha sık ve şiddetli görüldüğü bildirilmiştir.

Miyelosupresyonun, 3 saatlik infüzyonla paklitaksel’i ta­kiben sisplatin tedavisinde siklofosfamidi takiben sisplatin tedavisine göre daha seyrek ve hafif olduğu görülmüştür.

CA139–209 ve CA139–022’de nörotoksisitenin çapraz çalışma karşılaştırması, paklitaksel ve sisplatin 75 mg/m2 ile kombine verildiğinde, 3 saatlik infüzyon ile 175 mg/m2 dozda paklitaksel ile ciddi nörotoksisite görülme sıklığı 24 saatlik infüzyon ile 135 mg/m2 doza göre daha yaygın olduğunu göstermiştir.

Paklitaksel ile birlikte sisplatin tedavisi gören hastalarda, jinekolojik kanserlerin tedavisi sırasında tek başına sisplatin tedavisi ile kıyaslandığında böbrek yetmezliği riskinde artış görülebileceği bildirilmiştir.

Paklitaskel ile birlikte trastuzumab: Metastatik meme kanserinin birinci basamak tedavisinde tek ajan paklitaksel’e kıyasla paklitaksel’in trastuzumabla kombine olarak 3 saatlik infüzyonla uygulanması sonucu daha sık bildirilen advers etkiler (paklitaksel ve trastuzumab ile ilişkisine bakılmaksızın); kalp yetmezliği, enfeksiyon, titreme, ateş, öksürük, döküntü, artralji, taşikardi, diyare, hipertoni, epitaksi, akne, herpes simplex, kazara yaralanma, uykusuzluk, rinit, sinüzit ve enjeksiyon yeri reaksiyonudur. Sıklıklardaki farklılıklar paklitaksel/tras­tuzumab kombinasyon tedavisinin tek ajan paklitaksel tedavisine kıyasla daha fazla sayıda ve daha uzun süreli olmasından kaynaklanıyor olabilir. Paklitaksel/tras­tuzumab kombinasyonu ve tek ajan paklitaksel tedavisinde ciddi yan etkiler benzer oranlarda bildirilmiştir.

Paklitaksel ile birlikte doksorubisin: Metastatik meme kanserinde önceden tedavi edilmemiş ve kemoterapi almamış hastalarda paklitaksel ve doksorubisin kombinasyon tedavisinde konjestif kalp yetmezliği bildirilmiştir.

Miyokardiyal enfeksiyon olayları seyrek bildirilmiştir. Paklitaksel tedavisi alan ve özellikle antrasiklinler ile kemoterapi almış hastalarda kardiyak disfonksiyon ve sol ventriküler enjeksiyon fraksiyonunun redüksiyonu veya ventriküler yetmezlik tipik olarak bildirilmiştir.

Paklitaksel ile birlikte radyoterapi: Eşzamanlı radyoterapi alan hastalarda radyasyon pnömoniti bildirilmiştir.

Özel popülasyonlara ili

Pediatrik hastalarda paklitaksel tedavisinin güvenilirlik ve etkinliği

gösterilmemiştir.

350–420 mg/m2 aralığındaki dozlarda 3 saatlik intravenöz infüzyonla paklitaksel uygulanan pediyatrik hastalarda yapılan bir klinik çalışmada merkezi sinir sisteminde toksisite (seyrek şekilde ölüme neden olmuştur) bildirilmiştir. Bu toksisite büyük olasılıkla kısa infüzyon süresiyle verilen paklitaksel aracının etanol bileşeninin yüksek dozundan kaynaklanmaktadır. Eşzamanlı olarak antihistaminik kullanımı bu etkiyi yoğunlaştırabilir. Paklitaksel’in doğrudan bir etkisi göz ardı edilemez ancak bu popülasyonda paklitaksel kullanımının güvenilirliği değerlendirilirken bu çalışmada kullanılan yüksek dozlar (erişkinlerde önerilen dozun iki katından fazlası) dikkate alınmalıdır.

Ya

İlerlemiş over kanseri, meme kanseri veya küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tedavisinde güvenilirlik ve etkinliğinin değerlendirildiği sekiz klinik çalışmada paklitaksel uygulanan 2228 hasta ve adjuvan meme kanseri çalışmasında paklitaksel almak üzere randomize edilen 1570 hastadan 649’u (%17) 65 yaş ve üstü ve 49’u (%1) 75 yaş ve üstündedir. Çalışmaların büyük bir kısmında şiddetli miyelosupresyon yaşlı hastalarda daha sık görülmüştür; bazı çalışmalarda şiddetli nötropeni yaşlı hastalarda daha yaygındır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hastalığında yapılan iki klinik çalışmada paklitaksel uygulanan yaşlı hastalardaki kardiyovasküler olay insidansı daha yüksektir. Etkinlik düzeyi genç ve yaşlı hastalar arasında benzer görünmekle birlikte incelenen yaşlı hasta sayısının az olması nedeniyle yeterli güvenlikle karşılaştırmalı etkinlik belirlenememek­tedir. Over kanserinin birinci basamak tedavisinin incelendiği çalışmada yaşlı hastalarda genç hastalara kıyasla daha düşük bir ortanca sağkalım görülmüş olmakla birlikte diğer etkinlik parametreleri genç hastalardan farklı değildir.

4.9. Doz a

TAKSEN doz aşımının bilinen bir antidotu yoktur. Doz aşımının başlıca komplikasyonları, kemik iliği supresyonu, periferal nörotoksisite ve mukozittir. Pediatrik hastalardaki doz aşımı etanol toksisitesi ile bağlantılıdır.

5. farmakoloji̇k özelli̇kler

5.1. farmakodinamik özellikler

ATC kodu: L01CD01

Farmakoterapötik grubu: Antineoplastik ajanlar, Taksanlar

Paklitaksel antimikrotübül bir ajandır. Tübülin dimerlerinden mikrotübül toplanmasını artırır ve mikrotübüllerin depolimerizasyonunu önleyerek, stabilize eder. Bu stabilite sonucu, hayati interfaz ve mitotik hücresel fonksiyonlar için gerekli olan, mikrotübül ağının normal dinamik reorganizasyonu inhibe olur. Paklitaksel ayrıca hücre siklusu süresince anormal mikrotübül demetlerinin oluşumunu ve mitoz sırasında çoklu mikrotübül asterlerini indükler.

Paklitakselin over kanseri ilk seçenek tedavisinde güvenlik ve etkinliği iki majör randomize kontrollü çalışma (siklofosfamid 750 mg/m2 + sisplatin 75 mg/m2 terapisi ile karşılaştırma) ile değerlendiril­miştir. Vakada (BMS CA 139–209), evre IIb-c, III ya da IV primer over kanserli, paklitakselle maksimum 9 tedavi kürü (3 saatlik infüzyonla 175 mg/m2) takiben sisplatin (75 mg/m2) ile tedavi ya da kontrol tedavisi gören yaklaşık 650 hasta bulunmaktadır. Bir diğer majör çalışmada (GOG 111/B-MS CA 139–022) 6 kür paklitakseli (24 saatlik infüzyonla 135 mg/m2) takiben sispaltin (75 mg/m2) ya da kontrol tedavisinin değerlendirildiği evre III/IV primer over kanserli, laparotomi aşamasından sonra >1 cm rezidüel hastalık ya da hafif metastazı olan yaklaşık 400 hasta bulunmaktadır. İki farklı paklitaksel dozu birbiriyle direkt olarak karşılaştırıl­mamıştır. Her iki çalışmada da paklitaksel ile sisplatin kombinasyon tedavisi gören hastalarda standart terapi gören hastalarla karşılaştırıl­dığında anlamlı oranda yüksek cevap oranı ve hayatta kalma süresinde uzama gözlenmiştir. İlerlemiş over kanserli hastalarda 3 saatlik infüzyonla paklitaksel/sis­platin uygulamasıyla siklofosfamid/sis­platin alan hastalar karşılaştırıl­dığında artan nörotoksisite, artralji ve miyalji fakat azalan miyelosupresyon gözlenmiştir.

Meme kanserinde adjuvan tedavide, nod pozitif meme kanserli 3121 hasta, adjuvan paklitaksel terapisi almış ya da 4 kür doksorubisin ve siklofosfamid (CALG 9344, BMS CA 139–223) sonrasında kemoterapi görmemiştir.Or­talama takip süresi 69 ay olmustur. Sonuçta, paklitaksel hastalarının AS terapisini tek basına alan (p = 0.0014) hastalara oranla hastalığın tekrarlama riskinde %18 oranında ve ölüm riskinde %19 oranında önemli bir azalma sağlanmıştır.

Retrospektif analizler, bütün hasta alt sınıflarında yararı göstermiştir. Hormon reseptör negatif olan/bilinmeyen tümörlü hastalarda hastalığın tekrarlama riskinin azalma oranı %28 (%95CI: 0.59–0.86) olmuştur. Hormon reseptör pozitif tümörlü alt grup hastalarda hastalığın tekrarlama riskinin azalma oranı %9 (%95CI: 0.78–1.07)’dur. Bununla birlikte çalışma dizaynı, antrasiklin ve siklofosfamidin 4 kürden fazla uygulanmasına göre olusturulmamıstır. Gözlenen etkilerin iki kol (Antrasiklin ve siklofosfamid 4 döngü; antrasiklin ve siklofosfamid + paklitaksel 8 döngü) arasındaki kemoterapi süresine kısmen baglı olduğu gözlenmiştir. Bu nedenle, paklitaksel ile adjuvan tedavisi, antrasiklin ve siklofosfamid terapisini uzatmak için alternatif olarak görülmektedir.

Nod pozitif meme kanseri adjuvan terapisi, benzer dizaynlı ikinci büyük klinik çalışmasında, 3060 hastaya randomize olarak ya da yüksek dozlarda 225 mg/m2 4 paklitaksel kürü olmadan takiben 4 kür antrasiklin ve siklofosfamid (NSABP B-28, BMS CA139–270) verilmiştir. Ortalama takip süresi 64 aydır. Paklitaksel hastalarında hastalığın tekrarlama riskinde, tek basına antrasiklin ve siklofosfamid (p = 0.006) ile tedavi gören hastalara göre %17’ye kadar önemli bir azalma saglanmıstır. Paklitaksel tedavisi ile %7’ye (%95CI: 0.78–1.12) kadar ölüm risk oranında azalma sağlanmıştır. Tüm alt grup analizleri paklitakseli desteklemektedir. Bu çalışmadaki hormon reseptör pozitif tümörlü hastalarda hastalığın tekrarlama riskinde %23 (%95CI: 0.6–0.92), hormon reseptör negatif tümörlü hastalarda hastalığın tekrarlama riskinde %10 (%95CI: 0.7–1.11) oranında azalma görülmüştür.

Metastatik meme kanseri ilk seçenek tedavisinde, paklitakselin etkinlik ve güvenilirliği, iki pivot, randomize, kontrollü açık çalışmayla değerlendiril­miştir. Birinci çalışmada (BMS CA 139–278), bolus doksorubisini (50 mg/m2) takiben 24 saat paklitaksel (220 mg/m2 3 saatlik infüzyon) (AT) kombinasyonu, standart FAS rejimi (5-FU 500 mg/m2, doksorubisin 50 mg/m2, siklofosfamid 500 mg/m2) ile karsılaştırılmı­ştır. Her iki uygulama her 3 haftada 8 kür olarak yapılmıştır. Bu randomize çalışmada metastatik meme kanserli, önceden kemoterapi almamış ya da yalnızca antrasiklin olmayan kemoterapide adjuvan tedavisi almıs 267 hasta kaydedilmiştir. Sonuçlar AT alan hastalarda ilerleme zamanları FAS tedavisi ile karşılaştırıl­dığında anlamlı farklılık (8.2’ye karsı 6.2 ay, p=0.029) göstermiştir. Ortalama hayatta kalma oranı FAS’a karsı paklitaksel/dok­sorubisin (18.3’e karsı 23 ay, p=0.004) yönündedir. AT ve FAS tedavilerinde sırasıyla %7 ve %50 taksan içeren takip kemoterapide %44 ve %48’dir. Ayrıca tüm cevap oranı AT kolunda FAS koluna göre anlamlı derecede yüksektir (%68’e karsı %55). Tam cevap paklitaksel/dok­sorubisin hastalarının %19’unda, FAS grubunda hastaların %8’inde görülmüştür. Sonuçta tüm etkinlik sonuçları, körlü bağımsız derlemelere uygunluk göstermektedir.

İkinci pivot çalısmada paklitaksel ve Herceptin kombinasyonunun etkinlik ve güvenilirliği planlanmış alt grup analizi HO648g çalışması (önceden adjuvan antrasikli tedavisi almış metastatik meme kanserli hastalar) ile degerlendiril­mistir. Herceptin etkinligi paklitaksel ile kombine halde önceden adjuvan antrasiklin tedavisi görmemiş hastalarda onaylanmamıştır. Metastatik meme kanserli, kuvvetli pozitif HER2’li (2+ ya da 3+ immünohistokimyasal yollarla ölçülmüş) önceden antrasiklinlerle tedavi edilmiş 188 hastada her üç haftada, trastuzumab (4 mg/kg yükleme dozu ve sonrasında haftalık 2 mg/kg) ve paklitaksel (175 mg/m2) 3 saatlik infüzyon kombinasyonu ile tek olarak paklitaksel (175 mg/m2) 3 saatlik infüzyonla tedavi karşılaştırıl­mıştır. Paklitaksel en az 3 haftada en az 6 kür, trastuzumab hastalık ilerleyinceye kadar haftalık olarak verilmistir. Çalışma paklitaksel/tras­tuzumab kombinasyonunun, tek basına paklitaksel kullanımı ile karşılaştırdığında hastalık ilerleme zamanı dönemleri (6.9’a karsı 3 ay), cevap oranı (%41’e karsı %17) ve cevap süresinde (10.5’e karsı 4.5 ay) anlamlı derecede yararlı olduğunu göstermektedir. Paklitaksel/tras­tuzuma kombinasyonunda en önemli toksisite kardiyak disfonksiyon olmuştur (Bkz. 4.8).

İlerlemiş küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin tedavisinde 175 mg/m2 paklitakseli takiben 80 mg/m2 sisplatin ile iki faz III çalışması (paklitaksel içeren rejim uygulanan 367 hasta) değerlendiril­miştir. Her iki çalışma da randomizedir. Biri 100 mg/m2 sisplatin ile karşılaştırma, digeri 100 mg/m2 tenipozitin kullanılmasını takiben karşılaştırma için 80 mg/m2 sisplatinin kullanıldığı (karşılaştırıcı 367 hasta) çalışmadır. Sonuçlar her bir vaka için benzerdir.

Primer sonuçlar için, mortalite, paklitaksel içeren rejim ile karşılaştırıcı arasında anlamlı bir fark (ortalama hayatta kalma süresi paklitaksel içeren rejimde 8.1 ve 9.5 ay, karşılaştırıcı rejimde 8.6 ve 9.9 aydır.) göstermemektedir. Benzer olarak, ilerlemesiz hayatta kalma süresi iki tedavi arasında anlamlı farklılık göstermemektedir. Klinik cevap oranları dönemler içinde anlamlı yararlar mevcuttur. Yasam kalitesi sonuçları paklitaksel içeren rejimlerde, tat alma kaybı dönemi ve periferal nöropati (p < 0.008) sürelerinin daha kısa oldugunun açık kanıtının saglanması yararı söz konusudur.

AIDS’e bağlı Kaposi sarkomu tedavisinde, paklitakselin etkinlik ve güvenilirligi ilerlemis Kaposi sarkomalı, önceden sistemik kemoterapi ile tedavi edilmiş hastalarda karşılaştırmalı olmayan çalışmalarla değerlendiril­miştir. Baslıca bitiş noktası en iyi tümör cevabı olmuştur. 107 hastanın 63’ünde lipozomal antrasiklin rezistansı hesaba katılır. Bu alt grubun çekirdek etkinlik populasyonu oluşturması hesaplanmıştır. Tüm basarı oranı (tam/parsiyel cevap) lipozomal antrasiklin-rezistan hastalarda 15 kür tedavi sonrasında %57 (CI 44-%70)’dir. Cevapların %50’den fazlası 3. kürden sonra görülmüştür. Lipozomal antrasiklin-rezistan hastalarda sonuçlar daha önce hiç proteaz inhibitörleri almamış (%55.6) ve paklitaksel ile tedaviden en az 2 ay önceye kadar bir proteaz inhibitörü almamış hastalarla (%60.9) karşılaştırıl­abilirdir. Çekirdek populasyonda hastalığın ilerleme süresi, ortalama 468 gün bulunmuştur (%95 CI 257-NE). Ortalama hayatta kalma süresi hesaplanmamıştır; fakat %95 güven aralığında en düşük 617 gündür.

5.2. farmakokinetik özelliklerpaklitaksel, beyaz tozdur. metanol, etanol, kloroform, etil asetat, dimetil sülfoksitte çözünür.

Emilim:

İntrevenöz uygulanır.

Dağılım:

İntravenöz uygulanışından sonra paklitakselin plazma konsantrasyonları bifazik düşüş gösterir. Başlangıçtaki hızlı düşüş, periferal bölümlere dağılımı ve ilacın eliminasyonunu gösterir. 24 saatlik infüzyonla 135 – 175 mg/m2’lik dozların uygulandığı hastalarda görülen total vucüt klerensi, sırasıyla 21.7 – 23.8 L/saat/m2, doruk plazma konsantrasyonu 195 ya da 365 ng/ml, eğri altı alanı (EAA) ise 6300 ve 7993 ng/saat/ml’ken. 3 saatlik infüzyonla görülen total vücut klirensi, sırasıyla 17.7 – 12.2 L/saat/m2, doruk plazma konsantrasyonu 2.17 ya da 3.65 Lig/ıııl ve eğri altı alanı (EAA) ise 7952 ve 15,007 ng/saat/ml’dir.

IV uygulamayı takiben paklitaksel tüm vücut sıvılarına ve dokularına dağılır. 24 saatlik infüzyonla 135 ya da 175 mg/m2’lik dozlarda paklitaksel verilen hastalarda kararlı durum dağılım hacmi, 227 – 688 L/m2’dir ve bu da paklitakselin ekstravasküler dağılımının yaygın olduğunu ve/veya dokulara bağlandığını gösterir. Paklitaksel, merkezi sinir sistemine penetre olmaz, fakat IV infüzyonu takiben askitik sıvılarda tespit edilmiştir. İlacın ortalama % 89 – 98’ u plazma proteinlerine bağlanır. Dağılım yarı ömrü ortalama 0.34 saat ve eliminasyon yarı ömrü ortalama 5.8 saattir. 3 saatlik IV infüzyon ile 175 mg/m2’lik paklitaksel alan hastalarda dağılım yarı ömrü ortalama 0.27 saat ve eliminasyon yarı ömrü ortalama 2.33 saattir. 15 – 285 mg/m2 dozlarında 1 ve 6 saatlik infüzyonları takiben ortalama terminal yarı ömrü 5.3 – 17.4 saattir.

Biyotransforma­syon:

Paklitaksel karaciğerde metabolize edilir. En önemli metaboliti, 6a-hidroksipakli­takseldir ve sitokrom P450 izoenzimi CYP2C8 ile metabolize edilir, ayrıca CYP3A4 ile iki minör metabolit olan 3’-p-hidroksipaklitaksel ve 6a,3’-p-hidroksipakli­taksele dönüşür.

Eliminasyon:

Paklitaksel ve metabolitleri, safra eliminasyonu ile feçesle atılır. Üriner atılımı minimumdur. Uygulanan dozun % 10’undan azı değişmemiş olarak idrarla atılır. 1–6 ya da 24 saatlik IV infüzyonu takiben dozun % 1.3–12.6’sı değişmemiş ilaç olarak idrarla atılır.

Paklitaksel eliminasyonu üzerine renal ve/veya hepatik yetmezliğin etkisi tam olarak açıklanamamıştır. Paklitaksel, temel olarak karaciğerde metabolize edilir ve sınırlı veriler, paklitaksel kle rensinin hepatik yetmezliği olan hastalarda azaldığını göstermektedir.

Doğrusal/doğrusal olmayan durum:

Artan dozlarda uygulanan 3 saatlik infüzyonlar lineer olmayan bir farmakokinetik göstermiştir.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Paklitaksel ve doksorubisinin eş zamanlı kullanıldığı klinik çalışmalarda, doksorubisinin ve metabolitlerinin dağılma ve eliminasyonu uzar. Paklitaksel doksorubisinden hemen sonra uygulandığında, doksorubisine toplam maruz kalma, iki ilacın 24 saatlik aralıkla uygulanmasına kıyasla %30 daha yüksek olur. Paklitakselin diğer terapilerle kombinasyon halinde kullanılması için lütfen, sisplatin, doksorubisin veya trastuzumab kullanımı üzerine bilgi için bu tıbbi ürünlerin Kısa Ürün Bilgilerine başvurunuz.

Yaş ve cinsiyet :

Sistemik paklitaksel maruziyetinde hastalar arası değişkenlik minimumdur.

Böbrek/Karaciğer yetmezliği :

Paklitakselin böbrek ya da karaciğer disfonksiyonu durumunda 3 saatlik infüzyonunu takiben metabolizması formal olarak araştırılmamı­ştır.Hemodiya­lize giren ve 3 saatlik 135 mg/m2 dozda paklitaksel uygulanan hastalar için farmakokinetik parametreler diyalize girmeyen hastalarla aynı aralıklar içindedir.

5.3. klinik öncesi güvenlilik verileri

Paklitakselin karsinojenik potansiyeli araştırılmamıştır. Bununla beraber farmakodinamik etki mekanizması değerlendiril­diğinde paklitaksel potansiyel bir karsinojenik ve genotoksik ajandır. Paklitakselin mutajenik olduğu in vitro ve in vivo memeli test sistemlerinde gösterilmiştir.

6. farmasöti̇k özelli̇kler

6.1. yardımcı maddelerin listesi

Polioksil 35 hint yağı

Sitrik asit

Susuz etanol

6.2. geçimsizlikler

Seyreltilmemiş konsantrenin infüzyon solüsyonların hazırlanmasında kullanılan plastik PVC aletlerle temas etmemesi gerekir. Hastanın PVC infüzyon torbalarından, setlerinden ya da diğer tıbbi cihazlardan sızabilecek olan DEHP [di-(2-etilhekzil)ftalat] ile temasını en aza indirgemek için seyreltilen Taksen enjektabl solüsyonları cam veya polipropilen şişelerde ya da plastik torbalarda (polipropilan, poliolefin) saklanmalı ve polietilen kaplı uygulama setleri ile hastaya verilmelidir. Mikropor membranı 0.22 mikrondan büyük olmayan in-line filtre ile uygulanmalıdır. PVC kaplı tüpün girişi ve çıkış ağzının kısa tutulduğu filtre sistemlerinde önemli DEHP sızıntısı olmamaktadır.

Geçimlilik çalışmalarının olmadığı durumlarda, bu tıbbi ürün diğer tıbbi ürünler ile karıştırılmamalıdır.

6.3. raf ömrü

24 ay

6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler

Açılmamış TAKSEN, orijinal ambalajında 25°C altındaki oda sıcaklıklarında saklandığında, ambalajın üzerindeki tarihe kadar stabil kalır.

Buzdolabında saklanan açılmamış flakonlar, oda sıcaklığına ulaşınca biraz çalkalamayla çözünen bir tortu oluşur. İlacın kalitesi etkilenmez. Eğer solüsyon bulanıksa ya da tortu çözülmüyorsa o flakon atılır. Dondurulan üründe olumsuz bir etki oluşmaz.

Mikrobiyolojik açıdan ürün seyreltildikten sonra derhal kullanılmalıdır. Seyreltilen solüsyonlar buzdolabında saklanmamalıdır. İnfüzyon için seyreltilen solüsyon 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında 27 saat stabildir. Bu süre içinde kullanılmayan ürün atılmalıdır.

6.5. Ambalajın niteli

50 ml Tip I cam renksiz flakon, 20 mm gri teflon kaplamalı tıpa, 20 mm aluminyum kapak

6.6. Be

TAKSEN, antineoplastik bir ilaçtır ve dikkatle kullanılmalıdır. Solüsyon seyreltmeleri özel alanlarda sorumlu personel tarafından aseptik koşullarda yapılmalıdır. Eldiven kullanılmalıdır. Deri ve mukoz membranlarla temas etmemesi için gereken önlemler alınmalıdır. Eğer deriyle temas ederse derhal su ve sabunla yıkanmalıdır. Deriyle teması yanma ve kızarıklığa yol açar. Mukoz membranlarla temas ederse bol suyla yıkanmalıdır. İnhalasyonu takiben dispne, göğüs ağrısı, boğazda yanma ve bulantı rapor edilmiştir.

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi ürünlerin kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj atıklarının kontrolü yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAH

Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.

Bağlarbaşı, Gazi Cad. No : 40

Üsküdar / İSTANBUL

Tel. : 0216 492 57 08 Fax : 0216 334 78 88

8. ruhsat numarasi(lari)

231/26

9.

Ruhsat yenileme tarihi: –