KISA ÜRÜN BİLGİSİ - SINTAB 40 MG FILM TABLET
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
SİNTAB 40 mg film tablet
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
Her bir film tablet; 40 mg sitalopram (49.96 mg sitalopram hidrobromür olarak) içerir.
Laktoz granül 46.10 mg
Yardımcı maddeler için 6.1 ’e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Film Tablet
Beyaz, oval, ortası çentikli film kaplı tabletler.
Tabletler eşit iki parçaya bölünebilir.
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1. terapötik endikasyonlar
Depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi,
Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu,
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.
4.2. pozoloji ve uygulama şeklitedavi süresi
Antidepresan etki genelde 2–4 hafta İçinde görülür. Antidepresanlarla tedavi semptomatik olduğundan, iyileşmeden sonra relapslan engellemek için genellikle 6 ay gibi uygun bir süre boyunca tedavi devam ettirilmelidir. Tekrarlayım (ünipolar) depresyonu olan hastalarda yeni krizlerin önlenmesi için, idame tedavisine birkaç yıl devam edilmelidir.
Panik bozukluğu tedavisi amacı ile kullanıldığında SÎNTAB, yaklaşık 3 ay sonra maksimum etki gösterir ve tedaviye devam edildiği sürece cevap korunur.
OKB tedavisinde etkinin başlaması 2–4 hafta olup, iyileşme zaman içinde görülür.
Selektif Seretonin Geriahm Inhibİtörü (SSRI) tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır. Yoksunluk reaksiyonu riskini azaltmak için sitalopram ile tedaviye son verileceği zaman doz, en az 1 – 2 haftalık süre içinde kademeli olarak azaltılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun azaltılması veya tedavinin kesilmesini takiben tolere edilemeyen semptomlar meydana gelirse, önceden reçete edilen doza devam edilmesi düşünülebilir. Daha sonra doktor daha yavaş bir hızla dozu azaltmaya devam edebilir.
Erişkinler
Depresyon tedavisi
SİNTAB oral yoldan tek doz olarak, günde 20 mg kullanılır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg’a yükseltilebilir.
Panik bozukluğu tedavisi
Günlük 20 mg’lık doza çıkmadan önce ilk hafta, günde 10 mg oral doz önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg’a yükseltilebilir.
OKB tedavisi
Başlangıç için önerilen günlük doz 20 mg’dır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg’a yükseltilebilir.
SİNTAB günde tek doz olarak kullanılır. SİNTAB besin alımından bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında alınabilir.
Hafif veya orta böbrek bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Şiddetli böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klerensi < 30 ml/dakika, Bkz. Bölüm 5.2) dikkatli olunması tavsiye edilir.
Hafif veya orta karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedavinin ilk İki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 20 mg’a yükseltilebilir. Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedbirli olunması ve çok dikkatli doz titrasyonu yapılması tavsiye edilir (Bkz. Bölüm 5.2).
SİNTAB, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlann tedavisinde kullanılmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.4).
Yaşlı hastalarda doz, önerilen günlük dozun yansına düşürülmelidir (ör. günlük 10–20 mg).
Yaşlı hastalar için önerilen doz günde en fazla 20 mg’dır.
CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizörler
CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizör olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz günde en fazla 20 mg’a yükseltilebilir (Bkz. Bölüm 5.2).
43. kontrendikasyonlar
Etkin madde veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşın duyarlılığı olanlarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm 6.1).
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAPI)
Sitalopram, günde 10 mg üzeri selejilinin de dahil olduğu bir MAPI ile beraber kullanılmamalıdır. Geri dönüşümsüz bir MAPI ile tedaviye son verildikten 14 gün sonrasına kadar veya geri dönüşümlü bir MAPI ile tedaviye son verildikten sonra bu ilacın kullanma talimatında belirtilen zaman sonuna kadar sitalopram verilmemelidir. MAOI’ler ile tedaviye, sitalopram tedavisine son verildikten 7 gün sonra başlanabilir (Bkz. Bölüm 4.5)
Kan basıncının yakından gözlenmesi ve İzlenmesi için yeterli imkanın olmadığı durumlarda, sitalopramın linezolid ile birlikte kullanılması kontrendikedir.
Pimozid ile birlikte kullanılması kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.5).
Sitalopram, bilinen uzamış QT aralığı veya konjenital uzamış QT sendromu olan hastalarda kontrendikedir.
Sitalopramın QT aralığım uzattığı bilinen diğer tıbbi ürünler ile kullanımı kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.5).
Film tabletler laktoz granül içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.4. Özel kullanım uyardan ve önlemleri
Yaşlı hastalarda ve karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tedavi için bakınız bölüm 4.2.
Antidepresan ilaçların özellikle çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında ilaç dozunun artınlma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşın hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.
Çocuklar ve 18 vasin altındaki adolesanlarda kullanımı
Antidepresanlar, çocuklar ve 18 yaşm altındaki adolesanlarm tedavisinde kullanılmamalıdır. Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar ve adolesanlar, plasebo ile tedavi edilenlerle karşılaştınldığmda intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihar düşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sık gözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme karan alınırsa, hasta intihar semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle İzlenmelidir.
Bununla beraber, çocuklar ve adolesanlarm büyüme, olgunlaşma ve kognitif ve davranışsal gelişimlerine ilişkin uzun süreli güvenlilik verileri yeterli değildir.
Paradoksal anksivete
Panik bozukluğu olan bazı hastalar, antidepresan tedavisinin başında artan anksiyete semptomları yaşayabilir. Bu paradoksal reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk iki hafta içinde çoğunlukla hafifler. Olası paradoksal anksiyojenik etkileri azaltmak için düşük başlangıç dozu önerilir (Bkz. Bölüm 4.2).
Hiponatremi
Muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon salgısı sebebiyle, SSRI kullanımı ile beraber nadir görülen bir yan etki olarak hiponatremi bildirilmiştir ve genellikle tedavinin sonlandınlmasıyla geri dönüşümlüdür. Özellikle yaşlı kadın hastalarda risk daha yüksektir.
întihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme
Depresyon, intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilişkili olaylar) riskinde artış ile kendini gösterir. Bu risk, anlamlı bir remisyon oluşuncaya kadar devam etmektedir. Tedavinin ilk birkaç haftası veya daha fazla sürede bir gelişme oluşamayabileceği için hastalar, bir gelişme oluşuncaya kadar yakından izlenmelidir. Genel klinik tecrübeye göre iyileşmenin erken evrelerinde intihar riski artabilir.
Sitalopramın reçetelendirildiği diğer psikiyatrik durumlar da intiharla ilişkili olayların riskinde bir artış ile ilişkilendirilebilir. İlave olarak bu durumlar majör depresİf bozukluklar ile eş zamanlı olabilir. Bundan dolayı majör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken uygulanan önlemlerin aynısı diğer psikiyatik bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken de uygulanmalıdır.
İntiharla ilişkili olaylar geçmişi olan hastalar veya tedavi başlangıcından önce anlamlı derecede intihar düşüncesi sergileyen kişilerde intihar düşüncesi veya intihar girişimi riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tedavi sırasında dikkatle izlenmelidir.
Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkin hastalarda, antidepresanlara ilişkin yapılan, plasebo kontrollü bir meta-anal iz çalışması, 25 yaşm altındaki hastalarda intihar davranışı riskinin, plasebo ile karşılaştırıldığında, antidepresan alanlarda arttığım göstermiştir.
Hastalar yakından izlenmelidir ve bilhassa yüksek risk taşıyan hastalara, özellikle tedavinin erken evrelerinde ve doz değişikliklerini izleyen dönemlerde eşlik edilmelidir. Hastalar (ve hastaya bakım verenler), herhangi bir klinik kötüleşme, intihar davranışı veya düşüncesi ve davranışlarda olağan dışı değişiklikler ortaya çıkması olasılığına karşı hastanın izlenmesi gerektiği konusunda ve bu semptomlar ortaya çıktığında hemen bir doktora başvurması gerektiği konusunda uyarılmalıdır.
Akatizi/nsikomotor huzursuzluk
SSRI/SNRI (Serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörü) kullanımı, akatizi gelişimi (sübjektif olarak hoş olmayan veya sıkıntılı huzursuzluk ile karakterize ve çoğu kez oturamama veya hareketsiz duramama ile karakterize) ile ilişkilendİrilmiştir. Bu durum çoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftası içinde oluşmaktadır. Bu semptomların geliştiği hastalarda, dozun artırılması zararlı olabilir.
Mani
Manik-depresif hastalarda, manik faza doğru değişim görülebilir. Hasta manik faza girerse sitalopram tedavisi sonlandınlmalıdır.
Nöbetler
Antidepresan ilaçlarda nöbetler potansiyel risktir. Nöbet gelişen her hastada sitalopram tedavisi bırakılmalıdır. Stabil olmayan epilepsi hastalarında sitalopram kullanımından kaçınılmalıdır ve kontrollü epilepsi hastalan dikkatle izlenmelidir. Nöbet sıklığında artış olursa sitalopram tedavisi kesilmelidir.
Diyabet
Diyabeti olan hastalarda bir S SRİ ile tedavi, glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir.
Serotonin sendromu
SSRI tedavisi gören hastalarda nadiren serotonin sendromu bildirilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni ve hipertermi gibi semptomların birlikte oluşumu bu durumun gelişimine işaret edebilir. Sitalopram ile tedavi derhal sonlandınlmalı ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.
Serotoneriik ilaçlar
Sitalopram, sumatriptan veya diğer triptanlar, tramadol, oksitriptan ve triptofan gibi serotonerjik etkileri olan ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Kanama
SSRI'lar ile tedavide deri kanama zamanı ve/veya ekimoz, jinekolojik kanamalar, gastrointestinal kanamalar ve diğer deri ve mukoza kanamaları gibi kanama anomalileri bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8). SSRI’larla tedavi edilen yaşlı hastalarda gastrointestinal kanama riski artabilir. SSRI kullanan hastalarda, özellikle trombosit fonksiyonunu etkilediği bilinen etkin maddeler veya kanama riskini artırabilen diğer etkin maddeler ile birlikte kullanımda ve aynca kanama bozukluğu geçmişi olan hastalarda dikkatli olunması tavsiye edilir (Bkz. Bölüm 4.5).
Glokom
Diğer SSRI’larla olduğu gibi, sitalopram midriyazise neden olabileceği için dar açılı glokomu olan veya glokom hikayesi olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
EKT (Elektrokonvülsif terapi)
SSRI’larm ve EKT’nin eşzamanlı uygulanması konusunda kısıtlı klinik tecrübe olduğu için dikkatli olunmalıdır.
St. John’s Wort
Sitalopram ve St. John’s Wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel preparatlann birlikte kullanımında yan etkiler daha yaygın olabilir, bu nedenle, sitalopram ve St. John’s Wort preparatlan birlikte kullanılmamalıdır (Bkz. Bölüm 4.5).
SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavi sonlandınldığında, özellikle aniden kesildiğinde yoksunluk semptomları yaygındır (Bkz. Bölüm 4.8). Sitalopram ile yürütülen bir rekürans önleme çalışmasında aktif tedavinin kesilmesinden sonraki yan etkiler, sİtaloprama devam eden hastaların %20’sine karşı tedavinin kesildiği hastaların %40’ında görülmüştür.
Yoksunluk semptomlarının riski, tedavi süresi ve dozu ile doz azaltma hızım içeren birkaç faktöre bağlı olabilir. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (imsomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfuzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozukluktan en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir fakat bazı hastalarda şiddetli olabilirler.
Çoğu zaman tedavi kesildikten sonraki İlk birkaç gün içinde ortaya çıkarlar fakat nadiren, istemeden doz atlamış olan hastalarda da bu tür semptomların görüldüğü bildirilmiştir.
Bu semptomlar genellikle kişiye özgüdür ve çoğu zaman iki hafta içinde çözümlenmesine rağmen bazı bireylerde bu süre uzayabilir (2–3 ay veya daha uzun). Bu nedenle, tedavi kesileceği zaman sitalopram, hastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya aylık sürede kademeli olarak azaltılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2 SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları).
Psikoz
Depresif episodlan olan psikotik hastalarda tedavisi, psikotik semptomları artırabilir.
OT aralıfa uzaması
Sitalopramın doza bağlı olarak QT aralığında uzamaya neden olduğu bulunmuştur. Pazarlama sonrası dönemde ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (Bkz. Bölüm 4.3, 4.5, 4.8, 4.9 ve 5.1).
Belirgin bradikardisi olan hastalarda veya yakın zamanda akut miyokart enfarktüs geçirmiş veya kompanse olmayan kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması önerilir.
Hipokalemi veya hipomagnezemi gibi elektrolit bozuklukları malign aritmi riskini artırır. Sitalopram ile tedaviye başlamadan önce bunların düzeltilmesi gereklidir.
Stabil kardiyak hastalığı olan hastalar tedavi ediliyorsa, tedaviye başlamadan önce elektrokardiyografi (EKG) ile değerlendirilmesi düşünülmelidir.
Eğer sitalopram ile tedavi sırasında kardiyak aritmi oluşursa, tedavi sonlandınlmalıdır ve EKG uygulanmalıdır.
Yardımcı maddeler
Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
4.5. diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Farmakodinatnik etkileşimler
Farmakodinamik seviyede; sitalopramın moklobemid ve buspiron ile birlikte kullanımı sonucu birkaç serotonin sendromu vakası görülmüştür.
Kontrendike kombinasyonlar
MAO inhibitörleri
Sitalopram ve MAO inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımı, serotonin sendromu dahil, ciddi istenmeyen etkilerle sonuçlanabilir (Bkz. Bölüm 4.3).SSRI İle birlikte, geri dönüşümsüz bir MAOI olan selejilin ve geri dönüşümlü MAOI olan linezolid ve moklobemid de dahil olmak üzere bir MAOI atan ve SSRI tedavisini yeni bırakıp MAOI tedavisine başlamış hastalarda ciddi ve bazen ölümcül reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzer özelliklere rastlanmıştır. Bir etkin maddenin bir MAOI ile etkileşim semptomları; hipertermi, rijidite, miyokloni, yaşamsal göstergelerde olası ani değişiklikler ile otonomik instabilite, konfuzyon, irritabilite ve koma ve deliryuma kadar ilerleyen aşın ajitasyonu kapsayan mental durum değişiklikleridir (Bkz. Bölüm 4.3).
Pimozid
Çalışmanın başından itibaren sürekli olmamasına karşın, 11 gün boyunca günde 40 mg rasemik sitalopram ile tedavi edilenlere 2 mg tek doz pimozidin beraber uygulanması, pimozidin E AA ve Cmaks değerlerinde artışa yol açmıştır.
Uzun QT sendromuna neden olan diğer ilaçlarla birlikte kullanım:
Pimozid ve sitalopramın beraber kullanımı ÇT, aralığında yaklaşık olarak 10 msn’lik ortalama bir artış ile sonuçlanmıştır. Pimozidin düşük dozunda elde edilen etkileşim nedeniyle sitalopram ve pimozidin beraber kullanımı kontrendikedir.
Kullanımında önlem gerektiren kombinasyonlar
Selejilin (selektif MAO-B inhibitörü)
Sitalopram (günde 20 mg) ve selej ilinin (günde 10 mg) (selektif bir MAO-B inhibitörü) eş zamanlı uygulandığı bir farmakokinetik/farmakodinamik etkileşim çalışmasında, klinik olarak belirgin etkileşimler gözlenmemiştir. Sitalopram ve günde 10 mg’dan yüksek dozlarda selej İlinin eş zamanlı kullanımı kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3).
Serotonerjik tıbbi ürünler
Lityum ve triptofan
Sitalopramın lityumla beraber verildiği klinik çalışmalarda farmakodinamik etkileşimlere rastlanmamıştır. Ancak, SSRI’lar lityum veya triptofan ile beraber verildiğinde etki artışına dair raporlar mevcuttur, bu sebeple, sitalopramın bu ilaçlarla beraber kullanımında dikkat edilmelidir. Lityum seviyelerinin rutin izlenmesine her zamanki gibi devam edilmelidir.
Serotonerjik ilaç (ör: tramadol, sumatriptan) ile beraber alınması, 5-HT’ye bağlı etkilerin artışına yol açabilir. Daha fazla bilgi edilenene kadar, sitalopram ve sumatriptan ve diğer triptanlar gibi 5-HT agonistlerinin eş zamanlı kullanımı önerilmez (Bkz. Bölüm 4.4).
St. John ’s Wort
SSRI’lar ile St. John’s Wort (hypericum perforatum) arasında istenmeyen etkilerin artışı ile sonuçlanabilecek dinamik etkileşmeler olabilir (Bkz. Bölüm 4.4). Farmakokinetik etkileşimler araştırılmamıştır.
Kanama
Antikoagülanlar, non-steroid antİenflamatuvar ilaçlar (NSAID), asetil salisiiik asit, dipiridamol ve tiklopidİn gibi platelet fonksiyonunu etkileyen tıbbi ürünler veya kanama riskini artırabilen diğer ilaçlar (ör: atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, trisiklik antidepresanlar) ile aynı anda tedavi edilen hastalarda dikkat gerekmektedir (Bkz. Bölüm 4.4).
Elektrokonvülzif tedavi (EKT)
Elektrokonvülzif tedavi ile sitalopramın kombine kullanımının risk veya yararlarını ortaya koyan klinik çalışma mevcut değildir (Bkz. Bölüm 4.4).
Alkol
Sitalopram ve alkol arasında herhangi bir farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşim gösterilmemiştir. Ancak, sitalopram ve alkolün birlikte kullanılması önerilmez.
Nöbet eşiğim düşüren tıbbi ürünler
SSRI’lar nöbet eşiğini düşürebilirler. Nöbet eşiğini düşürme etkisi olan ilaçlar (ör: antidepresanlar [trisiklikler, SSRI’lar], nöroleptikler [fenotiyazinler, tiyoksantenler ve butirofenonlar]), meflokin, bupropiyon ve tramadol) ile eş zamanlı kullanımda dikkatli olunması önerilir.
OT aralığı uzaması
Sitalopram ve QT aralığım uzatan diğer tıbbi ürünler arasında farmakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar yapılmamıştır. Sitalopram ve bu ilaçların ilave etkileri dışlanamamaktadır. Bu nedenle, sîtalopramın Sınıf IA ve III antiaritmikler, antipsikotikler (ör: fenotiyazin türevleri, pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazı antimikrobİyal ajanlar (ör: sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin, anti-sıtma ilaçlan özellikle halofantrin), bazı antihistaminikler (astemizol, mizolastin) gibi QT aralığım uzatan tıbbi ürünler ile eş zamanlı uygulanması kontrendikedir.
Farmakokinetik etkileşimler
Sitalopramm demetilsitaloprama biyotrasformasyonu; sitokrom P450 sistemi izozimieri olan CYP2C19 (yaklaşık % 38), CYP3A4 (yaklaşık % 31) ve CYP2D6 (yaklaşık % 31) tarafindan gerçekleştirilir. Sitalopramm birden fazla CYP tarafindan metabolize edilmesi gerçeği; biyotransformasyon inhibisyonunun, bir enzimin inhbisyonunun diğer biri tarafindan dengelenebileceği olasılığından daha düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle, sitalopramm diğer ilaçlarla beraber alınmasının, farmakokinetik ilaç etkileşimleri oluşturma riski düşüktür.
Yiyecek
Sitalopramm absorpsiyonu ve diğer farmakokinetik özelliklerinin yiyeceklerden etkilendiğine dair bir bildirim olmamıştır.
Diğer ilaçların sitalopram farmakokinetiği üzerine etkisi
Ketokonazol (potent CYP3A4 inhibitörü) ile beraber alınması sitalopramm farmakokinetiğini değiştirmemiştir. Lityum ve sitalopram ile yapılan farmakokinetik etkileşim çalışmasında herhangi bir farmakokinetik etkileşime rastlanmamıştır. Simetidin (potent CYP2D6, 3A4 ve 1A2 inhibitörü) sitalopramm ortalama kararlı durum seviyelerinde orta derecede artışa yol açmıştır. Sitalopram, simetidin ile birlikte uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.
Sitalopramm diğer ilaçlar üzerine etkileri
Sitalopramla metoprololün (bir CYP2D6 substratı) beraber alındığı bir farmakokinetik / farmakodinamik etkileşim çalışması; metoprolol konsantrasyonlarında iki katı artış olduğunu göstermiştir ancak, metoprololün sağlıklı gönüllülerde kan basıncı ve kalp hızı üzerinde olan etkisinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmemiştir. Sitalopram ve metoprolol eş zamanlı uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.
Sitalopram ve demetilsitalopram; belirgin inhibitör etkisi olduğu bilmen diğer SSRI’larla karşılaştırıldığında, CYP2C9, CYP2E1 ve CYP3A4’ün ihmal edilebilir ölçüde inhibitörleri ve sadece CYP1A2, CYP2C19 ve CYP2D6’nın zayıf inhibitörleridir.
Levomepromazin, digoksin ve karbamazepin
Sitalopram, CYP1A2 substratlan (klozapin ve teofilin), CYP2C9 (varfarin), CYP2C19 (imipramin ve mefenitoin), CYP2D6 (spartein, imipramin, amitriptilin, risperidon) ve CYP3A4 (varfarin, karbamazepin (ve metaboliti karbamazepin epoksit) ile birlikte verildiğinde bir değişim gözlemlenmemiş veya klinik olarak önemli olmayan çok küçük değişiklikler görülmüştür.
Sitalopram ve levomepromazin veya digoksin arasında, sitalopramın P-glikoproteini indüklediği veya inhibe ettiğini gösteren herhangi bir etkileşim gözlenmemiştir.
Desipramin, imipramin
Bir farmakokinetik çalışmada, sitalopram ve imipramin seviyelerinde herhangi bir etki gösterilmezken, imipraminin primer metaboliti olan desipramin seviyelerinde artış olmuştur. Desipramin sitalopram ile kombine edildiğinde, desipraminin plazma konsantrasyonlarında artış gözlenmiştir. Desipramin dozunun azaltılması gerekebilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. gebelik ve laktasyongebelik kategorisi c’dir.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Gebe kadınlara ait yayımlanmış veriler (2500’den fazla maruziyet sonucu) herhangi bir malformatif feto-/neonatal toksisiteye İşaret etmemektedir. Hamilelerde kullanımı hakkında klinik tecrübe sınırlıdır. Ancak, çok açıkça gerekli olmadıkça ve risk/yarar değerlendirmesi çok dikkatli yapılmadan sitalopram gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Hamileliğin ileri evrelerinde (özellikle son Üç ayında) sitalopram kullanımı devam ederse, yeni doğanlar gözlemlenmelidir. Hamilelik sırasında ilacın aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır.
Hamileliğin ileri evrelerinde SSRI/SNRI kullanımı sonrası yeni doğanlarda şu etkiler oluşabilir: solunum güçlüğü, sİyanoz, apne, nöbetler, sıcaklık dengesizliği, besleme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotonİ, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, imtabilite, letarji, sürekli ağlama, uyuklama hali ve uyuma zorluğu. Bu semptomlar, serotonerjik etkilerden veya kesilme semptomlarından dolayı olabilir. Örneklerin çoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya 24 saatten az bir süre içinde başlamaktadır.
Gebelik sırasında, özellikle ileri evrelerinde, SSRI kullanımına ilişkin epidemiyolojik veriler, yeni doğanda kalıcı pulmoner hipertansiyon riskinde artış olduğunu ortaya koymaktadır. Risk,
1000 gebelikten yaklaşık 5’inde gözlemlenmiştir. Genel popülasyonda, 1000 gebelikten 1–2’sinde kalıcı pulmoner hipertansiyon vakası meydana gelmektedir.
Sitalopram anne sütüne geçmektedir. Emmekte olan bebeğin, annenin günlük dozunun (mg/kg) yaklaşık % 5’ini alacağı tahmin edilmektedir. Yeni doğanlarda herhangi bir etki görülmemiştir veya minör etkiler görülmüştür. Ancak mevcut bilgi, çocuklardaki riskin değerlendirilebilmesi için yetersizdir. SİNTAB emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Hayvan verileri sitalopramm sperm kalitesini etkilediğini göstermiştir (Bkz. Bölüm 5.3). SSRI’lar ile olan insan vaka raporları sperm kalitesindeki etkilerin geri dönüşümlü olduğunu göstermiştir. İnsan fertilitesi üzerindeki etkisine ait veriler yetersizdir.
4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Sitalopramm araç ve makine kullanma üzerinde hafif veya orta düzeyde etkisi bulunmaktadır. Psikoaktif tıbbi ürünler, acil durumlara tepki verme ve değerlendirme yetisini azaltabilirler. Hastalar bu etkiler hakkında bilgilendirilmeli ve araç veya makine kullanma yeteneklerinin etkilenebileceği konusunda uyarılmalıdır.
4.8. i̇stenmeyen etkiler
Sitalopramla gözlemlenen advers etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Tedavinin ilk veya ikinci haftalarında daha sık olarak görülürler ve ardından genellikle kaybolurlar. Advers etkiler “MedDRA Tercih Edilen Terim”e göre verilmiştir.
Şu reaksiyonlar için doz yanıt ilişkisi vardır: terleme artışı, ağız kuruluğu, uykusuzluk, uyuklama hali, ishal, bulantı ve yorgunluk.
Aşağıdaki tablo, çift-kör plasebo kontrollü çalışmalarda veya pazarlama sonrası dönemde hastaların %1’i ve % Tinden fazlasında görülen ve SSRI’lar ve/veya sitalopramla ilişkilendirilen advers etkilerin yüzdesini göstermektedir. Sıklıklar şu şekilde gruplandınlmaktadır: çok yaygın (>1/10); yaygm (>1/100, <1/10); yaygm olmayan (>1/1.000, <1/100); seyrek (>1/10.000, <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
MedDRA Sistem Organ Sınıfı | Sıklık | Advers etki |
Kan ve lenf sistemi bozuklukları | Bilinmiyor | Trombositopeni |
Bağışıklık sistemi bozuklukları | Bilinmiyor | Hipersensitivite Anafilaktik reaksiyon |
u V» | MedDRA Sistem Organ Sınıfı | Sıklık | Advers etki |
Endokrin bozuklukları Metabolizma ve beslenme bozuklukları | Bilinmiyor Yaygın | Uygunsuz ADH salgısı İştah azalması, kilo azalması | |
Yaygın olmayan | İştah artışı, kilo artışı | ||
Seyrek | Hiponatremi | ||
Bilinmiyor | Hipokalemi | ||
Psikiyatrik bozukluklar | Yaygın | Ajitasyon, libido azalması, anksiyete, sinirlilik hali, konfuzyonel durum, orgazm anomalisi (kadın), anormal rüyalar | |
Yaygm olmayan | Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyon, mani | ||
Bilinmiyor | Panik atak, bruksizm, huzursuzluk, intihar düşüncesi, intiharla ilişkili 1 davranışlar | ||
Sinir sistemi bozuklukları | Çok yaygm | Uyuklama hali, uykusuzluk | |
Yaygm | Tremor, parestezi, baş dönmesi, dikkat bozukluğu | ||
Yaygm olmayan | Senkop | ||
Seyrek | Grand mal konvülsiyon, diskinezi, tat alma bozukluğu | ||
Bilinmiyor | Konvülsiyon, serotonin sendromu, ekstrapiramidai bozukluk, akatizi, hareket bozukluğu | ||
Göz bozuklukları | Yaygm olmayan | Midriyazis | |
Bilinmiyor | Görme bozukluğu |
MedDRA Sistem Organ Sınıfı | Sıklık | Advers etki | |
Kulak ve iç kulak bozuklukları | Yaygın | Çınlama | |
Kardiyak bozukluklar | Yaygın olmayan | Bradikardi, taşikardi | |
Bilinmiyor | Elektrokardiyogramda QT uzaması, Torsades de Pointes dahil ventriküler aritmi | ||
Vasküler bozukluklar | Seyrek | Kanama | |
Bilinmiyor | Ortostatik hipotansiyon | ||
Solunum sistemi, göğüs ve mediastınal bozukluklar | Yaygın | Esneme | |
Bilinmiyor | Burun kanaması | ||
Gastrointestinal bozukluklar | Çok yaygın | Ağız kuruluğu, bulantı | |
Yaygın | İshal, kusma, kabızlık | ||
Bilinmiyor | Gastrointestinal kanama (rektal kanama dahil) | ||
Hepato-bilİer bozukluklar | Seyrek | Hepatit | |
Bilinmiyor | Anormal karaciğer fonksiyon testleri | ||
Deri ve deri altı doku bozuklukları | Çok yaygın | Terleme artışı | |
Yaygın | Kaşıntı | ||
Yaygın olmayan | Ürtiker, alopesi, kızarıklık, purpura, fotosensitivite | ||
Bilinmiyor | Ekimoz, anjiyoödem | ||
Kas-iskelet sistemi bozuklukları, bağ doku ve kemik bozuklukları | Yaygın | Miyalji, artralji |
MedDRA Sistem Organ Sınıfı | Sıklık | Advers etki |
Böbrek ve idrar yolu bozuklukları | Yaygın olmayan | Üriner retansiyon |
Üreme sistemi ve meme bozuklukları | Yaygm | İktidarsızlık, boşalma bozukluğu, boşalma eksikliği |
Yaygm olmayan | Kadın: Menoraji | |
Bilinmiyor | Galaktore Kadm: Metroraji Erkek: Priapizm | |
Genel ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar | Yaygm | Yorgunluk |
Yaygm olmayan | Ödem | |
Seyrek | Yüksek ateş |
Hasta sayısı: Sitalopram/plasebo = 1346/545
Sitalopram tedavisi sırasında veya tedavinin sonlandınlmasınm ardından erken dönemde, intihar düşüncesi ve intihar ile ilişkili davranışlara ilişkin vakalar bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4).
Kemik kırılmaları
Esas olarak 50 yaş ve üzerindeki hastalarda yürütülen epidemijolojik çalışmalar, SSRI ve trisiklik antidepresan alan hastalarda kemik kırılması riskinde bir artış olduğunu göstermiştir. Bu riski oluşturan mekanizma bilinmemektedir.
OT aralığı uzaması
Pazarlama sonrası dönemde, ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemİsi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (Bkz. Bölüm 4.3,4.4,4.5,4.9 ve 5.1).
Sitalopram tedavisinin sonlandınlması, özellikle aniden kesilmesi yaygın olarak yoksunluk semptomlarına neden olur. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfuzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygm olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir ve kişiye özgüdür. Fakat bazı hastalarda şiddetli olabilir ve/veya daha uzun sürebilirler. Bu nedenle, sitalopram tedavisi daha fazla gerekli görülmediğinde tedavinin kesilirken doz kademeli olarak azaltılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2 ve 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirilmesi gerekmektedir (; e-posta: ; tel: O8003140008;faks: 03122183599).
4.9. doz aşımı ve tedavisi
Toksisite
Sitalopramın doz aşımı konusunda kapsamlı klinik veri sınırlıdır ve birçok vaka bildirimi diğer ilaçlar/alkol ile beraber kullanımındaki doz aşımlarım içermektedir. Sitalopramla tek başına doz aşımında ölüm vakaları bildirilmiştir fakat ölüm vakalarının çoğunluğu beraber kullanıldığı ilaçların doz aşımım içermektedir.
Semptomlar
Sitalopram doz aşımında şu semptomlar bildirilmiştir: konvülsiyon, taşikardi, uyuklama hali, QT aralığı uzaması, koma, kusma, tremor, hipotansiyon, kalp durması, bulantı, serotonin sendromu, ajitasyon, bradikardi, baş dönmesi, dal bloğu, QRS uzaması, hipertansiyon ve midriyazis, Torsades de Pointes, stupor, terleme, siyanoz, hiperventilasyon ve atriyal ve ventriküler aritmi.
Tedavi
Sitalopramın bilinen spesifik bir antidotu bulunmamaktadır. Tedavi, semptomatik ve destekleyici olmalıdır. Aktif kömür, sodyum sülfat gibi ozmotik olarak çalışan bir laksatif ve midenin boşaltılması dikkate alınmalıdır. Eğer bilinç bozukluğu varsa, hasta entübe edilmelidir. EKG ve yaşamsal belirtiler izlenmelidir.
Konjestif kalp yetmezliği/bradiaritmileri olan hastalarda, QT aralığım uzatan ilaçlan eş zamanlı kullanan veya metabolizması etkilenmiş (ör: karaciğer bozukluğu olan) hastalarda aşın doz durumunda EKG izlenmesi tavsiye edilir.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1. farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu: antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri.
ATC kodu: N 06 AB 04
Etki mekanizması
Biyokimyasal çalışmalar ve davranış çalışmalan sitalopramın, serotonin (5-HT)-geri aliminin potent bir inhibitörü olduğunu göstermiştir. Uzun dönem sitalopram tedavisi sonucu 5-HT geri alım inhİbisyonuna tolerans oluşmaz.
Sitalopram, noradrenalin (NA), dopamin (DA) ve gama aminobütirik asit (GABA) geri alımı üzerinde herhangi bir etkisi olmayan veya minimal etkisi olan çok selektif bir Serotonin Geri Alım înhibitörü’dür (SSRI). Sitalopramın; 5-HT]A, 5-HT2, DA D; ve D2 reseptörleri, dp a2-, Ş-adrenoreseptörleri, histamin H(, muskarinik kolineıjik, benzodiazepin ve opioid reseptörleri gibi bir dizi reseptöre afinitesi yoktur veya çok azdır.
Sitalopramın ana metabolitlerinin, potens ve selektivite oranlan sitalopramdan daha düşük olmasına rağmen SSRI özelliğini taşırlar. Ancak, metabolitlerin selektivite oranlan birçok yeni SSRI’nmkinden daha yüksektir. Metabolitler genel antidepresan etkisine katkıda bulunmazlar.
Farmakodinamik etkileri
Hızlı göz hareketi (REM) uykusunun önlenmesi, antidepresan aktivitenin göstergesi olarak kabul edilir. Sitalopram; trisiklik antidepresanlar, diğer SSRI’lar ve monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri gibi REM uykusunu önler ve derin yavaş dalga uykusunu artırır.
Sitalopram opioid reseptörlere bağlanmasa da, bilinen opioid analjeziklerin antinosiseptif etkisini kuvvetlendirir.
İnsanlarda sitalopram kognitif (entellektüel işlev) ve psikomotor performansı düşürmez. Tek başına veya alkolle beraber kullanılsa da, sedatif özellikleri yoktur veya çok azdır.
Gönüllü bireylerde yapılan tek doz çalışmasında, sitalopramın tükürük salgılamayı azaltmadığı görülmüştür. Sağlıklı gönüllülerde yapılan herhangi bir çalışmada, sitalopramın kardiyovasküler parametreler üzerinde belirgin etkisi görülmemiştir. Sitalopramın büyüme hormonu serum seviyeleri üzerinde etkisi yoktur. Sitalopram, serotoninin proklaktin uyarıcı etkisine sekonder olarak, diğer SSRI’lar gibi, plazma prolaktin düzeylerini artırabilir. Ancak bunun klinik bir anlamlılığı görülmemiştir.
Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çift-kör plasebo kontrollü EKG çalışmasında, QTc (Fridericia düzeltmesi) için başlangıçtan itibaren değişim günlük 20 mg dozda 7.5 ms (%90 C1 5.9–9.1) ve günlük 60 mg dozda 16.7 ms (%90 C1 15.0–18.4) olmuştur (Bkz. Bölüm 4.3, 4.4,4.5,4.8 ve 4.9).
5.2. farmakokinetik özellikleremilim:
Emilim hemen hemen tamdır ve besin alımından bağımsızdır (Tma^ ortalama 3 saat). Oral biyoyararlanım yaklaşık % 80’dir.
Dağılım:
Görünür dağılım hacmi (V^ yaklaşık 12–17 L/kg’dır. Sitalopram ve ana metabolitleri için plazma proteinine bağlanması % 80’in altındadır.
Biyotransformasvon:
Sitalopram; aktif demetilsitalopram, didemetilsitalopram, sitalopram-N-oksit ve aktif olmayan bîr deamine propiyonik asit türevine metabolize olur. Ana bileşikten daha zayıf olmalarına rağmen, tüm aktif metabolitler de SSRI’dır. Değişmeden kalan sitalopram plazmadaki baskın bileşiktir. Demetilsitalopram ve didemetilsitalopram konsantrasyonları genellikle, sitalopram konsantrasyonunun sırasıyla % 30–50 ve % 5–10’udur. Sitalopramın demetilsitaloprama biyotrasformasyonu; CYP2C19 (yaklaşık % 38), CYP3A4 (yaklaşık % 31) ve CYP2D6 (yaklaşık % 31) tarafından gerçekleştirilir.
Eliminasvon
Eliminasyon yanlanma ömrü (T ) yaklaşık l'A gündür. Sistemik sitalopram plazma klerensi (Kls) yaklaşık 0.3–0.4 L/dakika ve oral plazma klerensi (Kl^) yaklaşık 0.4 L/dakikadır. Sitalopramın önemli kısmı (% 85) karaciğerden, geri kalan % 15’i böbreklerden atılır; günlük dozun %12–23’ü değişmemiş sitalopram olarak idrarla atılır. Karaciğer (rezidüel) klerensi yaklaşık 0.3 L/dakika, böbrek klerensi yaklaşık 0.05–0.08 L/dakikadır.
Doğrusallık:
Kinetiği doğrusaldır. Kararlı durum plazma seviyelerine 1–2 haftada ulaşılır. 300 nmol/L’lik (165–405 nmol/L) ortalama konsantrasyonlara 40 mg’lik günlük dozla erişilmiştir.
Yaslı hastalar (65 yas üstü)
Yaşlı hastalarda metabolizmanın hızının düşük olması sonucu, daha uzun yanlanma ömürleri (1.5–3.75 gün) ve düşük klerens değerleri (0.08–0.3 L/dakika) gözlenmiştir. Aynı dozla tedavi edilen yaşlı hastalarda kararlı durum plazma konsantrasyon değerleri daha genç hastalara göre yaklaşık iki kat daha fazladır.
Karaciğer yetmezliği
Karaciğer işlevi azalmış olan hastalarda sitalopram daha yavaş elimine edilir. Karaciğer işlevi normal olan hastalara göre, sitalopram yanlanma ömrü yaklaşık iki kat daha uzun ve belirli bir dozda sitalopram kararlı durum plazma konsantrasyonları yaklaşık iki kat daha fazladır.
Böbrek yetmezliği
Sitalopram; böbrek işlevi hafif ve orta derecede azalmış olan hastalarda daha yavaş elimine olur ancak bunun sitalopramın farmakokinetiği üzerine önemli bir etkisi yoktur. Böbrek işlevi ciddi derecede azalmış olan (kreatinin klerensi < 30 ml/dakika) hastaların tedavisine ait bilgi mevcut değildir (Bkz. Bölüm 4.2).
Polimorfizm
İn vtvo araştırmalar, sitalopram metabolizmasının spartein/debrizokin oksidasyonunun (CYP2D6) polimorfizmi üzerine klinik olarak önemli etkisi olmadığım göstermiştir. CYP2C19 için önlem olarak, zayıf metabolize edici olduğu bilmen kişilerde başlangıç dozu olarak 10 mg dikkate alınmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2).
53. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akut toksisite:
Sitalopramın akut toksisitesi düşüktür.
Kronik toksisite:
Kronik toksisite çalışmalarında, sitalopramın terapötik kullanımına ilişkin, endişe arz edecek bir duruma rastlanmamıştır.
Üreme toksisitesi:
Üreme toksisite çalışmalarından (segment I; fertilite ve genel üreme performası, segment II; teratojenite ve segment III; peri-post natal çalışmalar) alman verilere göre, göstermeye sebep yoktur.
Matemal toksisite oluşturan günlük 56 mg/kg dozlarda, sıçanlarda yapılan embriyotoksisite çalışmalarında, omurga ve göğüs kafesi kemiğinde, kemik anomalileri görülmüştür. Matemal plazma seviyesi, insanlardaki terapötik konsantrasyonun 2–3 katıdır. Sıçanlarda, sitalopram, fertilite, gebelik ve postnatal gelişim üzerinde etki yapmamış ancak yavruların doğum kilolarında azalma görülmüştür. Sitalopram ve metabolitleri, matemal plazma düzeyinin 10–15 katı daha fazla fötal konsantrasyonlara erişir.
Hayvan verileri sitalopramın fertilite indeksinde ve gebelik indeksinde düşüşe, insanın maruz kaldığı dozların üzerindeki dozlarda anormal sperm ve implantasyon sayısında azalmaya neden olduğunu göstermiştir.
Mutaienik ve karsinoienik potansiyel:
Sitalopramın mutajenik veya karsinojenik etki potansiyeli yoktur.
6. farmasöti̇k özelli̇kleri̇
6.1. yardımcı maddelerin listesi
Tablet çekirdeği
Mısır nişastası
Laktoz granül
PVP K-90
Avicel PH 200
Magnezyum stearat
Kaplama
HPMC
PEG400
Titanyum dioksit
6.2. geçimsizlikler
Yeterli veri yoktur.
V
63. raf ömrü
24 ay
6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler
25* C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. ambalajın niteliği ve içeriği
Kutuda, Al/PVDC/PE/PVC blisterde 28 film tablet.
6.6. beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yonetmelik”lerine uygun olarak imha edilmelidir.
7. ruhsat sahi̇bi̇
Tripharma İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Reşitpaşa Mahallesi, Eski Büyükdere Cad. No:4
34467 Maslak/Sanyer/İSTANBUL
8. ruhsat numarasi
227/31
9. i̇lk ruhsat tari̇hi̇/ruhsat yeni̇leme tari̇hi̇
İlk ruhsat tarihi: 07.12.201 ORuhsat yenileme tarihi: