KISA ÜRÜN BİLGİSİ - SALAZOPYRIN 500MG ENTERIK TABLET
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
SALAZOPYRİN 500 mg enterik tablet
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
Etkin madde
Her enterik tablet 500 mg salisilazosülfapiridin (sülfasalazin) içerir.
Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Barsakta çözünen tablet
Sarı-turuncu renkte, elips şeklinde, konveks, enterik kaplı tablet
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1 terapötik endikasyonlar
Steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlara (NSAİİ) yanıt vermeyen romatoid artritli hastaların tedavisinde, Ülseratif kolitin indüksiyon ve remisyon idame tedavisinde, Aktif Crohn hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere endikedir.
4.2 pozoloji ve uygulama şeklisalazopyri̇n dozu hastanın tedaviye vereceği cevaba ve salazopyri̇n’e karşı toleransına göre ayarlanmalıdır.
Gece dozu arasındaki aralık 8 saati geçmemelidir.
Daha önce SALAZOPYRİN kullanmamış hastalarda dozun birkaç hafta içinde kademeli olarak artırılması önerilir.
Yetişkinler
Ağır atak: SALAZOPYRİN tabletler günde 4 defa 2–4 tablet olacak şekilde steroidler ile birlikte kullanılır. Tabletlerin hızlı şekilde geçişi ilacın etkililiğini azaltır. Gece dozu arasındaki aralık 8 saati geçmemelidir.
Hafif atak: Günde 4 defa 2–4 tablet olacak şekilde steroidler ile kombine veya tek başına kullanılır.
İdame tedavisi: Ülseratif kolitte nükslerin önlenmesi amacıyla uygulanmasında önerilen doz günde 2–3 defa 2 tablettir. Yan etkiler görülmediği sürece bu dozla idame tedavisine devam edilmelidir. Doz yeterli olmadığı takdirde günde 3–4 defa 2–4 tablete çıkarılmalıdır.
Çocuklar
Doz vücut ağırlığı oranında hesaplanır.
Akut atak veya nüks etme: Her 24 saatte 40– 60mg/kg olacak şekilde 3–6 doza bölünerek İdame dozajı: Her 24 saatte 20–30mg/kg olacak şekilde 4 doza bölünerek
Crohn hastalığında
SALAZOPYRİN ülseratif kolitlerin ataklarında kullanıldığı şekilde uygulanmalıdır.
Romatoid artritte
Uzun sure NSAİİ ile tedavi gören romatoid artritli hastalarda midede hassasiyet gözlenmektedir. Bu nedenle bu hastalığın tedavisinde enterik kaplı SALAZOPYRİN tabletler tavsiye edilmektedir.
Hasta günlük 1 tablet kullanımıyla tedaviye başlar, toleransa ve cevaba göre dozaj günde 4 defa 1 tablet olana kadar, her hafta günlük 1 tablet arttırılır. Etkinin başlangıcı yavaştır ve 6 hafta boyunca belirgin bir etki gözlenmez. ESR ve C-reaktif protein azalması ile beraberinde değişiklikte ilerleme gözlenir. NSAİİ ile SALAZOPYRİN eş zamanlı kullanılabilir.
Yetişkinlerde dozun aşağıdaki şemaya uygun olarak artırılması önerilir.
1. hafta | 2. hafta | 3. hafta | 4. hafta ve sonrası | |
Sabah | 1 tablet | 1 tablet | 2 tablet | |
Akşam | 1 tablet | 1 tablet | 2 tablet | 2 tablet |
Deneyler klinik etkinin, tedavinin 6–10’uncu haftasında ortaya çıktığını göstermiştir. Uzun süreli tedavilerde SALAZOPYRİN etkililiğini ve güvenliliğini muhafaza eder.
SALAZOPYRİN, ağızdan alınmalı ve yeterli miktarda su ile yutulmalıdır. Tabletler gün boyunca düzenli aralıklarla, yemeklerden sonra ve kırılmadan alınmalıdır.
SALAZOPYRİN kullanımında oluşacak muhtemel yararın, ilacın kullanımına bağlı risk oranından daha fazla olduğu durumlarda böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda veya kan bozuklarının görüldüğü hastalarda SALAZOPYRİN dikkatle kullanılabilir.
Pediyatrik popülasyon:
2 yaşın altında kullanımı yoktur
Sistemik juvenil romatoid artrit hastası çocuklarda kullanımı serum hastalığı benzeri reaksiyon verir. Bu hastalarda SALAZOPYRİN kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Dozaj ayarlamasına gerek yoktur.
4.3 kontrendikasyonlar
Sülfasalazin ve metabolitleri, sülfonamidler, salisilatlar ve diğer NSAİİ’a karşı aşırı duyarlı olan hastalarda intestinal ve üriner obstrüksiyonlarda, porfirialı hastalarda, iki yaşından küçük çocuklarda kontrendikedir.
4.4 özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Sülfasalazin tabletlere başlanmadan önce ve tedavinin ilk üç ayı boyunca iki haftada bir, diferansiyel beyaz hücre sayımı dahil tam kan sayımı ve karaciğer fonksiyon testleri yapılmalıdır. Aynı testler, ikinci üç aylık dönem boyunca ayda bir kez ve sonrasında ise, üç ayda bir ve klinik açıdan endike olduğunda yapılmalıdır. İdrar analizi ve böbrek fonksiyonu değerlendirmesi de, sülfasalazin tabletler ile tedavi boyunca periyodik olarak yapılmalıdır. Tedavinin takip eden döneminde ise, klinik olarak endike olan durumlarda hasta takip edilmelidir. SALAZOPYRİN tedavisi sırasında boğaz ağrısı, ateş, ciltte solukluk, purpura ya da sarılık gibi klinik bulguların görülmesi kemik iliği baskılanmasının, hemoliz ya da hepatotoksisitenin belirtisi olabilir. Bu durumda, kan testi sonuçları alınana kadar ilaç kesilmelidir (bkz. Bölüm 4.4 “Laboratuvar testleriyle etkileşim”).
Karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği veya kan diskrazisi olan hastalarda, hastanın klinik durumuna göre SALAZOPYRİN kullanımına karar verilmelidir.
Ciddi alerjisi veya bronşiyal astımı olan hastalarda SALAZOPYRİN dikkatli kullanılmalıdır.
Çocuklarda eşlik eden sistemik başlangıçlı juvenil romatoid artrit hastalığıyla kullanımı serum hastalığı benzeri reaksiyon ile sonuçlanabilir. Bu nedenle bu hastalarda sulfasalazin önerilmez.
Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği olan hastalarda, SALAZOPYRİN hemolize neden olabileceği için, bu hastalar hemolitik anemi yönünden kontrol edilmelidir.
SALAZOPYRİN, folik asit emilimini ve metabolizasyonunu inhibe ettiği için folik asit eksikliği görülebilir. Folik asit eksikliğine bağlı olarak kan sayımında makrositoz ve pansitopeni gibi ciddi değişiklikler oluşabilir. Bu durum folik asit veya folinik asit (lökovorin) uygulanması ile düzeltilebilir.
Böbrek hasarı durumunda, kristalüri ve taş oluşumunu önlemek amacıyla hasta uygun miktarda sıvı almalıdır.
Bazı durumlarda, SALAZOPYRİN tedavisi sırasında oligospermi ve infertilite görüldüğü bildirilmiştir. İlacın bırakılmasıyla 2–3 ay içinde bu etkiler ortadan kalkar.
Laboratuvar testleriyle etkileşim
Sulfasalazin veya metaboliti olan mezalamin/ mesalazine maruz kalan hastalarda yalancı pozitif test sonucuna neden olan üriner normetanefrinin sıvı kromatografisi ile yapılan ölçümlerle olası etkileşimler raporlanmıştır.
Sulfasalazin veya metabolitleri özellikle 340 nm’de ultraviyole absorbans ile etkileşebilir ve bu dalga boyu civarındaki ultraviyole absorbansı ölçmek için NAD(H) veya NADP(H) kullanan bazı laboratuvar tahlilleri ile etkileşime girebilir. Bu tahlillere örnek olarak üre, amonyak, LDH, a-HBDH ve glukoz verilebilir. Sulfasalazin tedavisi yüksek dozlarda verildiğinde alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST), kreatin kinaz-kas/beyin (CK-MB), glutamat dehidrojenaz (GLDH) veya tiroksin ile de etkileşim gösterebilir. Kullanılan yöntem için laboratuvara danışılmalıdır. Sulfasalazin alan hastalarda bu laboratuvar sonuçlarının yorumlanması konusunda dikkatli olunmalıdır. Sonuçlar klinik bulgularla bağlantılı olarak yorumlanmalıdır.
4.5 Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
SALAZOPYRİN ile birlikte kullanıldığında, digoksin emiliminde azalma nedeniyle digoksinin serum seviyelerinin tedavi edici seviyelerin altında kaldığı bildirilmiştir.
Sülfonamidler bazı hipoglisemik ajanlar ile kimyasal olarak benzer özelliklere sahiptir. Sülfonamid kullanan hastalarda hipoglisemi gözlenmiştir. Eş zamanlı olarak sülfasalazin ve hipoglisemik ajanlar kullanan hastalar yakından takip edilmelidir. Tiyopürin 6-merkaptopürin (veya ön ilacı olan azatiyoprin) ve oral sülfasalazinin birlikte kullanıldığı durumlarda, tiyopürin metiltransferaz enzimi inhibe edildiği için kemik iliği baskılanması ve lökopeni geliştiği bildirilmiştir.
Romatoid artritli hastalarda, sülfasalazin ve metotreksat birlikte kullanıldıklarında ilaçların farmakokinetik özelliklerinin değişmediği bilindiği halde, bulantı gibi gastrointestinal yan etkilerin görülme sıklığının arttığı belirtilmiştir.
SALAZOPYRİN, metenamin ile etkileşime girebilir.
SALAZOPYRİN; hamileliğin ilk birkaç haftasında sinir tüp bozukluklarını (örn. Spina Bifida) azaltmada kullanılan folat ile etkileşime girebilir.
Özel popülasyonlara ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
4.6 gebelik ve laktasyongebelik kategorisi: b
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) SALAZOPYRİN’in, çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kullanılmasının potansiyel yararı fetüse olan potansiyel risk ile karşılaştırılarak kontrasepsiyon yöntemi kullanılıp kullanılmayacağına karar verilmelidir.
SALAZOPYRİN’in, gebelerde maruziyetine ilişkin klinik veri mevcut değildir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik / embriyonal / fetal gelişim / doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir.
Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
Klinik araştırmalar ve bildirilen yan etkiler ilacın fetus üzerinde istenmeyen etkiler meydana getirdiğini göstermemiştir. Gebelik sırasında sülfasalazin kullanılmasının, fetal zarar oluşturma olasılığı uzak görülmektedir. Bununla birlikte, oral sulfasalazin folik asit absorbsiyonunu ve metabolizmasını inhibe ederek folik asit yetersizliğine neden olur. İlaç hamilelik sırasında ancak çok gerekli olduğunda kullanılmalıdır. Gebelik sırasında sülfasalazine maruz kalan kadınların bebeklerinde nöral tüp hasarları olduğuna dair bildirimler mevcuttur ancak sülfasalazinin bu hasarlardaki rolü belirlenmemiştir.
Sülfasalazin ve sülfapiridin, süte düşük miktarda geçer. Bu ilacı alırken hastalar emzirmekten kaçınmalıdır. Sülfasalazin kullanmakta olan annelerin emzirdiği bebeklerde kanlı dışkı veya ishal bildirilmiştir. Bu sonucun bildirildiği vakalarda, annenin sülfasalazini bırakmasından sonra bebeklerde kanlı dışkı veya ishal ortadan kalkmıştır.
Bazı durumlarda, SALAZOPYRİN tedavisi sırasında oligospermi ve infertilite görüldüğü bildirilmiştir. İlacın bırakılmasıyla 2–3 ay içinde bu etkiler ortadan kalkar.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerinde etkiler
SALAZOPYRİN’in araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde bilinen bir etkisi yoktur.
4.8 i̇stenmeyen etkiler
İstenmeyen etkilerin yaklaşık %75’i tedaviyi takip eden ilk 3 ay içerisinde, %90’ı devam eden 6 ay içerisinde gözlenir. Bazı istenmeyen etkiler doza bağımlıdır ve semptomlar genellikle dozun azaltılmasıyla ortadan kalkar.
Sulfasalazin intestinal bakteriler tarafından sülfapiridin ve 5-aminosalisilata parçalanır, bu nedenle sülfonamid veya salisilat bağımlı istenmeyen etkiler gözlenmesi muhtemeldir. Yavaş asetilatör hastalarda sülfapiridine bağlı istenmeyen etkiler daha çok gözlenir. En çok karşılaşılan istenmeyen etkiler bulantı, baş ağrısı, kızarıklık, iştah kaybı ve sıcaklık artışıdır.
İstenmeyen etkiler aşağıdaki kategorilere göre listelenmiştir:
Çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/100 ila <1/10); yaygın olmayan ( > 1/1.000 ila <1/100);
seyrek (> 1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor: eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Bilinmiyor: Psödomembranöz kolit
Yaygın: Lökopeni
Yaygın olmayan: Trombositopeni*
Bilinmiyor: Agranülositoz, aplastik anemi, hemolitik anemi, Heinz body anemisi, hipoprotrombinemi, lenfadenopati, makrositoz, megaloblastik anemi, methemoglobinemi, nötropeni, pansitopeni
Bilinmiyor: Anaflaksi, polyarteritis nodosa, serum hastalığı
Bilinmiyor: İştah kaybı
Yaygın: Uykusuzluk
Yaygın olamayan: Depresyon
Bilinmiyor: Halüsinasyon
Yaygın: Baş ağrısı, sersemlik, tat alma bozuklukları
Yaygın olmayan: Konvülsiyonlar
Bilinmiyor: Aseptik menenjit, ataksi, ensefalopati, periferik nöropati, koku bozuklukları
Yaygın: Konjuktival ve skleral enjeksiyon
Yaygın: Kulak çınlaması
Yaygın olmayan: Vertigo
Bilinmiyor: Allerjik miyokardit, siyanoz, perikardit
Yaygın olmayan: Vaskülit
Yaygın olmayan: Dispne
Bilinmiyor: Fibröz alveolit, eozinofilik infiltrasyon, interstisyel akciğer hastalığı
Çok yaygın: Gastrik sorunlar, mide bulantısı
Yaygın: Karın ağrısı, diyare, kusma, stomatit
Yaygın olmayan: Ülseratif kolitin alevlenmesi, pankreatit, parotit
Bilinmiyor: Hepatik yetmezlik, fulminant hepatit, hepatit*
Yaygın: Prurit
Yaygın olmayan: Alopesi, ürtiker
Bilinmiyor: Epidermal nekroliz (Lyell sendromu), Stevens-Johnson sendromu, eozinofili ve sistemik semptomlar ile birlikte ilaç döküntüsü (DRESS), toksik püstüloderma, eritem, eksantem, eksfoliyatif dermatit, periorbital ödem, fotosensivite, liken planus.
Yaygın: Artralji
Bilinmiyor: Sistemik lupus erythematosus
Yaygın: Proteinüri
Bilinmiyor: Nefrotik sendrom, interstisyel nefrit, kristalüri*, hematüri.
Bilinmiyor: Geri dönüşümlü oligospermi
Yaygın: Ateş
Yaygın olmayan: Yüzde ödem
Bilinmiyor: Deri ve vücut sıvılarının sarılaşması
Yaygın olmayan: Karaciğer enzimlerinde artış
Bilinmiyor: Oto-antikorların indüksiyonu
*Daha fazla bilgi için Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri’ne bakınız.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi'ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir (; e- posta: ; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9 doz aşımı ve tedavisi
Aşırı duyarlılık söz konusu değilse ilacın oral toksisitesi düşük akut duyarlılık seviyesindedir. Spesifik bir antidotu yoktur ve destekleyici tedavi verilmelidir.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1 farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: İntestinal antienflamatuar ajanlar
ATC kodu: A07EC01
Salisilazosülfapiridin (sülfasalazin), sülfapiridin ve salisilik asidin bir asit-azo bileşiğidir. İltihaplı barsak hastalıkları ve aktif romatoid artrit tedavisinde kullanılır.
Uygulamadan sonra dozun yaklaşık %90’ı kolona ulaşır, burada bakteri tarafından sülfapiridine (SP) ve mesalazine (ME) parçalanır. Bunlar aktif metabolitlerdir. Bakteri tarafından parçalanmamış sülfasalazin (SASP) de çeşitli semptomlarda aktiftir. SP’nin çoğu absorbe edilir, hidroksilasyon veya glukuronidasyonu gerçekleştirilir; idrarda hem metobolize olmuş SP, hem de değişmemiş SP bulunur. Bir kısım ME geri emilir ve kolon duvarında asetillenir, böbrekten eliminasyonu genellikle AC-ME şeklindedir. SASP, safra ve idrar ile değişmeden atılır.
İlaç ve metabolitleri, immunomodulatuar ve antibakteriyel etkiler gösterirken, aynı zamanda araşidonik asit yolağı üzerine ve bazı enzimlerin aktivitesini değiştirerek etki gösterir. Kesin sonuç inflamatuvar barsak hastalığı aktivitesinde klinik olarak azalmadır. Romatoid artrit hastalığında CRP seviyesinde ve inflamasyonun diğer indikatörlerinde belirgin düşüş 1–3 ay içerisinde gözlenir. ME’nin bu etkiden sorumlu olmadığı düşünülmektedir.
Radyografik çalışmalar erken hastalarda iki yıldan uzun sürede plasebo veya hidroksiklorokine kıyasla progresyonda (larsen veya sharp skoru) azalma göstermiştir. İlacın kullanımına son verildiği durumda fayda görülmeye devam etmiştir.
5.2 farmakokinetik özellikleren-tabletler ile yapılan çalışmalar, sasp tozun eşdeğer bir dozuna kıyasla temel parametrelerde istatistiksel anlamlı farklılıklar göstermemektedir ve aşağıda sunulan değerler, normal tabletlerden elde edilmiştir. barsak hastalığında salazopyrin kullanımı açısından, adr insidansı ile ilgili olanlar dışında sistemik düzeylerin önem taşıdığına dair bir kanıt elde edilmemiştir. burada, yaklaşık 50 mcg/ml’nin üzerindeki sp düzeyleri, özellikle yavaş asetilatörlerde belirgin bir adrs riskiyle ilişkilidir.
3 g’lik tek oral doz şeklinde verilen SASP ile ilgili olarak; SASP’nin doruk serum düzeyleri 3–5 saatte elde edilmiştir, eliminasyon yarılanma ömrü 5,7±0,7 saat, etki görülene kadar geçen süre 1,5 saat olarak bulunmuştur. İdame tedavisi sırasında SASP’nin renal klirensi 7,3±1,7 mL/dakika olmuştur, bu değerler SP için 9,9±1,9 ve AC-ME için 100±20 olmuştur. Serbest SP plazmada ilk olarak, tek doz uygulamasından 4,3 saat sonra ortaya çıkmış ve absorpsiyon yarılanma ömrü 2,7 saat olmuştur. Eliminasyon yarılanma ömrü 18 saat olarak hesaplanmıştır.
Mesalazinin dönüşümünde, idrarda yalnızca AC-ME (serbest ME değil) gösterilebilmiştir; asetilasyon muhtemelen, büyük ölçüde kolon mukozasında sağlanmıştır. 3 g SASP dozundan sonra, etki görülene kadar geçen süre 6,1±2,3 saat olmuştur ve plazma düzeylerinde toplam ME 2 mcg/mL’den düşük bulunmuştur. İdrarla atılma yarılanma ömrü 6,0±3,1 saat olmuş ve bu değerler temelinde absorpsiyon yarılanma ömrü 3,0±1,5 saat bulunmuştur. GFH’ye karşılık gelen renal klirens sabiti 125 mL/dakika olarak hesaplanmıştır.
Romatoid artrit ile ilgili olarak üstte yer alan veriler haricinde herhangi bir farklılık gösteren bir veri bulunmamaktadır.
5.3 klinik öncesi güvenlilik verilerisıçanlarda ve farelerde yapılan iki yıllık karsinojenisite çalışmalarında sülfasalazin bazı karsinojenisite kanıtları göstermiştir. sıçanlarda, mesane ve böbrekte transizyonel hücre papillom insidansında küçük bir artış olmuştur. bu tümörlerin ilacın direkt genotoksik etkisi ile değil de, idrarda taş oluşması sonucu mekanik etki ile olduğu düşünülmektedir. farelerde, hepatoselüler adenom ve karsinom insidansında artış gözlenmiştir. hepatoselüler neoplazi indüksiyon mekanizması araştırılmış ve sülfasalazinin insanlarla ilgili olmayan, türe özgü bir etkisi olduğu anlaşılmıştır.
Klinik dışı çalışmalardan elde edilen bilgilere dayanarak, sülfasalazinin insanlar için karsinojenik risk oluşturmadığı düşünülmektedir. Sülfasalazin kullanımı, insan epidemiyolojisi çalışmalarında neoplazi gelişimi ile ilişkili değildir.
Sülfasalazin, HPRT genindeki bakteriyel ters mutasyon testinde (Ames testi) veya L51784 fare lenfoma hücre testinde mutajenite göstermemiştir. Sülfasalazinin kardeş kromatid değişikliklerini veya kromozom bozukluklarını Çin hamsterı ovaryum hücrelerinde indüklemediği görülmüştür ve in vivo fare kemik iliği kromozomal bozukluk testleri negatiftir. Fakat, sülfasalazin sıçan ve fare mikronükleus testlerinde ve insan lenfosit kardeş kromatid değişiklikleri, kromozamal bozukluk, mikronükleus testlerinde pozitif veya şüpheli mutajenik yanıt göstermiştir. Sülfasalazinin kromozomal hasarı indüklemesinin nedeni olarak doğrudan genotoksik bir mekanizmadan ziyade folik asit seviyelerindeki düzensizlik olduğu düşünülmektedir.
6. farmasöti̇k özelli̇kler
6.1 yardımcı maddelerin listesikolloidal silikon dioksit
Magnezyum stearat
Prejelatinize nişasta
Selüloz asetat fitalat
Propilen glikol
Aseton*
Alkol (%95)
Bitmiş üründe bulunmaz.
6.2 geçimsizlikler
Uzun süre kullanılabilen bazı yumuşak kontak lensler tedavi sırasında kalıcı olarak kirlenebilir.
6.3 raf ömrü
24 ay
6.4 saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C’ nin altındaki oda sıcaklığında ve ambalajında saklayınız.
6.5 ambalajın niteliği ve içeriği
PVC/Alu blister ambalaj
50 film tablet içeren bilister ambalaj
6.6 beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği” ve “ambalaj ve ambalaj atıklarının kontrolü yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. ruhsat sahi̇bi̇
PFIZER İLAÇLARI Ltd.Şti.
Muallim Naci Cad. No:55
34347 Ortaköy/İSTANBUL
8. ruhsat numarasi
223/34
9. i̇lk ruhsat tari̇hi̇/ruhsat yeni̇leme tari̇hi̇
İlk ruhsat tarihi: 28/01/2010
Ruhsat yenileme tarihi: 28/01/2010