KISA ÜRÜN BİLGİSİ - PAMIDRONAT DISODYUM DBL 90 MG/10 ML IV İNFÜZYON İÇIN ÇÖZELTI İÇEREN FLAKON
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
PAMIDRONAT DİSODYUM DBL 90 mg/10 mİ İ.V. infıizyon için çözelti içeren flakon
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
Etkin madde:
Pamidronat disodyum 90 mg
Sodyum hidroksit 25.8 mg
Yardımcı maddeler için 6.1 ’e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Tntravenöz infıizyon için çözelti
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1. terapötik endikasyonlar
Artmış osteoklast aktivitesi ile ilişkili durumların tedavisinde:
– Yaygın litik kemik metastazları ve multipl miyelom,
– Tümöre bağlı hiperkalsemi,
– Kemiğin paget hastalığında kullanılır.
4.2. pozoloji ve uygulama şekliyaygın litik kemik metastazları ve multipl miyelom
Yetişkin ve yaşlı hastalarda yaygın litik kemik metastazları ve multipl miyelom tedavisinde önerilen PAMIDRONAT DÎSODYUM DBL dozu her 4 haftada bir 90 mg’lık tek infüzyondur.
Kemik metastazı olan, 3 haftalık aralıklarla kemoterapi alan hastalarda PAMIDRONAT DİSODYUM DBL 90 mg, 3 haftalık periyotla da verilebilir.
Tümöre bağlı hiperkalsemi
Hastalar PAMIDRONAT DİSODYUM DBL uygulamasından önce ve uygulama sırasında uygun bir şekilde rehidrate edilmelidir.
Yetişkin ve yaşlı hastalarda pamidronat disodyumun bir tedavi süresinde kullanılacak toplam dozu, hastanın tedavi öncesi serum kalsiyum düzeylerine bağlıdır. Aşağıdaki kılavuz, düzeltilmemiş kalsiyum değerleri üzerine klinik verilerden elde edilmiştir. Bununla birlikte, verilen alanlar içindeki dozlar, rehidrate hastalarda serum proteini veya albumini için düzeltilmiş kalsiyum değerleri için de uygulanabilir.
Tablo 1: Serum kalsiyum seviyelerine göre önerilen dozlar
Başlangıçta serum kalsiyum konsantrasyonları | Önerilen toplam doz | |
(mmol/lt) | (% mg) | (mg) |
3.0’e kadar | 12.0’ ye kadar | 15–30 |
3.0–3.5 | 12.0– 14.0 | 30–60 |
3.5 –4.0 | 14.0–16.0 | 60–90 |
>4.0 | 90 |
Toplam pamidronat disodyum dozu, ya tek bir infuzyon şeklinde veya ardarda 2–4 gün boyunca birden fazla infuzyon şeklinde verilebilir. Hem başlangıç ve hem de tekrar tedavilerde, bir tedavi süresi için maksimum doz 90 mg’dır.
Genellikle pamidronat disodyum uygulandıktan 24– 48 saat sonra serum kalsiyum düzeyinde belirgin bir düşme gözlenir ve normalizasyona 3– 7 gün içerisinde ulaşılır. Eğer bu süre içinde normokalsemi sağlanamazsa bir doz daha verilebilir. Cevap süresi bir hastadan diğerine değişir ve hiperkalsemi tekrar görüldüğünde tedavi tekrarlanabilir. Klinik deneyim, tedavi sayısı arttıkça pamidronat disodyumun daha az etkili olabileceğini düşündürmektedir.
Kemiğin paget hastalığı
Yetişkin ve yaşlı hastalar için bir tedavi süresi için tavsiye edilen toplam pamidronat disodyum dozu 180–210 mg’dır. Bu doz haftada bir kez 30 mg’hk 6 doz şeklinde (toplam doz 180 mg) veya bir hafta arayla 60 mg’hk 3 doz şeklinde uygulanabilir. 60 mg’hk birim doz kullanıldığında, tedaviye 30 mg’hk başlangıç dozu ile başlanması önerilir (toplam doz 210 mg). Bu rejim, başlangıç dozu verilmeden, 6 ay sonra hastalığın remisyonuna ulaşıncaya kadar ve relaps oluştuğunda tekrar edilebilir.
PAMİDRONAT DİSODYUM DBL, asla bolus enjeksiyon şeklinde verilmemelidir (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarılan ve önlemleri). PAMİDRONAT DİSODYUM DBL kalsiyum içermeyen bir infuzyon çözeltisi (örn. % 0.9 sodyum klorür veya % 5 glikoz çözeltisi) ile seyreltilmeli ve yavaşça infüze edilmelidir. PAMİDRONAT DİSODYUM DBL, kalsiyum veya Ringer solüsyonu gibi divalan katyon içeren diğer solüsyonlar ile karıştınİmamahdır. PAMİDRONAT DİSODYUM DBL, diğer ilaçlardan farklı bir damar yolundan, tek başına verilmelidir.
PAMİDRONAT DİSODYUM DBL’nin infuzyon hızı 60 mg/saat (1 mg/dak.)’i geçmemeli ve infuzyon çözeltisindeki konsantrasyonu 90 mg/250 ml’yi aşmamahdır. 90 mg’hk bir doz 250 mİ infuzyon çözeltisi içinde normalde 2 saatte verilmelidir. Bununla beraber multipl miyelomlu ve tümöre bağh hiperkalsemili hastalarda 4 saatin üzerinde 90 mg/500 ml’yi aşmaması önerilir.
İnfuzyon bölgesindeki lokal reaksiyonlan en aza indirmek için kanül nispeten büyük bir vene dikkatle takılmahdır.
PAMİDRONAT DİSODYUM DBL, hayatı tehdit eden tümöre bağh hiperkalsemisi olan ve ciddi böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 30 ml/dakika) olan hastalarda, yaran riskinden fazla olduğu düşünülmüyorsa kullanılmamalıdır.
Diğer i.v. bisfosfonatlarda olduğu gibi, böbrek fonksiyonlannın, Örneğin serum kreatinin düzeyinin ölçümü gibi, her PAMIDRONAT Dİ S OD YUM DBL dozundan önce kontrol edilmesi önerilmektedir. Kemik metastazı ya da multipl miyelom için PAMIDRONAT DİSODYUM DBL kullanan ve böbrek fonksiyonlannda bozulma görülen hastalarda tedavi, böbrek fonksiyonları başlangıç değerinin % 10 fazlasına dönene kadar tedaviye ara verilmelidir. Bu öneri, aşağıda sonuçlan belirtilen böbrek bozukluklarımn saptandığı klinik çalışmalara dayanarak verilmiştir:
Normal başlangıç kreatinin seviyesi olan hastalar için, 0.5 mg/dl artış Anormal başlangıç kreatinin seviyesi olan hastalar için, 1.0 mg/dl artışBöbrek fonksiyonu normal veya yetersiz olan kanser hastalarında yapılan bir farmakokinetik çalışma, hafif (kreatinin klerensi 61–90 ml/dak.) ila orta derecede (kreatinin klerensi 30–60 ml/dak.) böbrek fonksiyonu bozukluğunda doz ayarlamasının gerekli olmadığım göstermiştir. Bu gruptaki hastalarda infuzyon hızı 90 mg/4 saat’i (yaklaşık 20–22 mg/saat) aşmamahdır.
Hafif-orta şiddette karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda yapılan bir farmakokinetik çalışma, doz ayarlamasının gerekli olmadığını göstermiştir (Bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler – Hepatik bozukluk). Pamidronat disodyum ağır karaciğer bozukluğu olan hastalarda çalışılmamıştır (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarılan ve önlemleri). Bu nedenle, ağır karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda PAMIDRONAT DİSODYUM DBL dikkatli kullanılmalıdır.
PAMIDRONAT DİSODYUM DBL’nin pediatrik hastalarda etkinliği ve güvenliliğine ilişkin sınırlı veri mevcut olduğundan, çocuklarda kullanımı önerilmemektedir.
Yaşh hastalarda herhangi bir doz ayarlaması gerekli değildir.
4.3. kontrendikasyonlar
PAMIDRONAT DİSODYUM DBL aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
– Pamidronata ya da diğer bisfosfonatlara veya PAMIDRONAT DİSODYUM DBL’nin içerdiği yardımcı maddelerden herhangi birine karşı bilinen aşırı duyarlılık gösteren hastalarda.
4.4. özel kullanım uyarıları ve önlemleri
PAMIDRONAT DİSODYUM DBL, hiçbir zaman bol us enjeksiyon şeklinde verilmemeli, daima seyreltilmeli ve yavaş intravenöz infuzyon şeklinde uygulanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
Hastalar uygun bir şekilde hidrate edildiklerinden emin olmak için PAMIDRONAT DİSODYUM DBL uygulamasından önce değerlendirilmelidir. Bu özellikle diüretik tedavi alan hastalarda önemlidir.
Standart hiperkalseminin metabolik parametreleri olan serum kalsiyum, fosfat, magnezyum ve potasyum değerleri pamidronat disodyum tedavisinin başlangıcını takiben incelenmelidir. Özellikle, tiroid ameliyatı geçirmiş olan hastalar, göreceli hipoparatiroidizm nedeni ile hipokalsemi gelişimine açık olabilir.
Kalp rahatsızlığı olan hastalarda, özellikle yaşlılarda, ilave olarak serum fizyolojik yüklemesi kalp yetmezliğini (sol ventrikül yetmezliği veya konjestif kalp yetmezliği) alevlendirebilir. Bu nedenle, kalp yetmezliği riski taşıyan kişiler başta olmak üzere, hastaların tümünde aşırı sıvı tedavisinden kaçınılmalıdır. Ateş de (influenza benzeri belirtiler) bu alevlenmeyi artırabilir.
Tümöre bağh hiperkalsemisi olan bazı hastalarda, bu durum ve etkili tedavisiyle ilişkili elektrolit değişiklikleri konvülsiyonlara zemin hazırlamaktadır.
Anemi, lökopeni veya trombositopeni olan hastalara düzenli hematolojik değerlendirme yapılmalıdır.
Böbrek bozukluğu:
Pamidronat di sodyumun da dahil olduğu bisfosfonatlar, böbrek fonksiyon bozuklukları ve potansiyel böbrek yetmezliği şeklinde de ortaya çıkan böbrek toksisİtesi ile ilişkilendirilmişlerdir. Başlangıç dozundan sonra ya da tek doz pamidronattan sonra böbrek bozukluğu, böbrek yetmezliği gelişmesi ve diyaliz bildirilmiştir. Multipl miyelomlu hastalarda pamidronat ile uzun süreli tedaviyi takiben böbrek fonksiyonlarında kötüleşme de (böbrek yetmezliği dahil) bildirilmiştir.
Pamidronat disodyum başlıca böbreklerden atılır (Bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler), bu nedenle böbrek advers reaksiyon riski, böbrek fonksiyonları bozulmuş hastalarda daha yüksek olabilir.
Klinik açıdan önemli olan, böbrek yetmezliğine neden olabilen böbrek fonksiyonlarının bozulması riskine bağh olarak, PAMİDRONAT DİSODYUM DBL’nin tek dozu 90 mg’ı aşmamah ve önerilen infüzyon süresine uyulmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
Diğer i.v. bisfonatlarda olduğu gibi, her bir pamidronat disodyum dozunun uygulanmasından önce serum kreatinin düzeyinin ölçülmesi gibi, böbrek fonksiyonlarının izlenmesi gerekir.
Uzun bir süre sık sık pamidronat disodyum infüzyonuna maruz kalan, özellikle önceden geçirilmiş böbrek hastalığı olan veya böbrek yetmezliği eğilimi olan hastalarda (örn; multipl miyelomu ve/veya tümöre bağh hiperkalsemi olan hastalar) böbrek fonksiyonunun standart laboratuvar (serum kreatinin ve BUN) ve klinik parametreleri her bir pamidronat dozunun verilmesinden önce değerlendirilmelidir.
Kemik metastazı ya da multipl miyelom için pamidronat disodyum ile tedavi edilen hastalarda böbrek fonksiyonları bozulmuş ise, tedaviye ara verilmelidir (Bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
PAMIDRONAT DÎSODYUM DBL, diğer bisfosfonatlarla birlikte verilmemelidir, çünkü kombine etkileri araştırılmamıştır.
Karaciğer bozukluğu:
Ağır karaciğer bozukluğu olan hastalarda klinik veri mevcut olmadığından, bu hasta grubu için özel bir öneride bulunulamaz ancak PAMIDRONAT DÎSODYUM DBL bu hastalara verilirken dikkatli olunmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli ve 5.2 Farmakokinetik özellikler).
Gebelik ve emzirme:
PAMIDRONAT DÎSODYUM DBL, yaşamı tehdit eden hiperkalsemi olguları hariç gebelerde kullanılmamalı, tedavi sırasında emzirme durdurulmalıdır (Bkz. Bölüm 4.6. Gebelik ve laktasyon).
Kalsiyum ve D vitamini katkısı:
Hiperkalseminin yokluğunda, litik kemik metastazları veya multipl miyelomu baskın olan ve kalsiyum veya D vitamini eksikliği riski taşıyan hastalar ve kemiğin paget hastalığı olan hastalarda, hipokalsemi riskini en aza indirmek için oral olarak kalsiyum ve D vitamini katkısı verilmelidir.
Çene kemiği osteonekrozu:
Pamidronat di sodyum da dahil olmak üzere bisfosfonat içeren tedavi kürü alan kanserli hastalarda çene kemiğinde osteonekroz bildirilmiştir. Bu hastaların çoğu kemoterapi ve kortikosteroid de alan hastalardır. Birçok hastada osteomiyelitin de dahil olduğu lokal enfeksiyon semptomları görülmüştür.
Pazarlama sonrası deneyim ve bu konudaki literatür çene kemiği osteonekrozu raporlarının büyük bir kısmının tümör tipine (ilerlemiş meme kanseri, multipl miyelom) ve kişinin diş durumuna (diş çekimi, periodontal hastalık, zayıf bağlantılı takma dişleri de içeren lokal travma) dayandığım ileri sürmektedir.
Kanser hastalan iyi oral hijyeni sürdürmeli ve bisfosfonatlarla tedaviden önce koruyucu diş hekimliği ile diş muayenelerini yaptırmalıdırlar.
Bu hastalar, tedavi süresince, eğer mümkün ise invasiv dental uygulamalardan uzak durmalıdırlar. Bisfosfonat tedavisi esnasında, çene kemiğinde osteonekroz gelişen hastalarda, diş ameliyatlan durumu kötüleştirebilir. Dental uygulamalara gereksinim duyan hastalarda, bisfosfonat tedavisinin kesilmesi çene kemiğinin osteonekroz riskini azaltsa da, bu konuda hiçbir veri bulunmamaktadır. Tedavi eden doktorun klinik görüşü, kişisel yarar/risk değerlendirmesine dayanarak her hastanın tedavi planını yönlendirmelidir.
Atipik femur kırıklan:
Uzun süreli osteoporoz tedavisi gören hastalar başta olmak üzere, bisfosfonat tedavisi sırasında atipik subtrokanterik ve diafızal femur kınklannın görüldüğü bildirilmiştir. Bu transvers veya kısa oblik kırıklar, küçük trokanterden suprakondiler kısma kadar, femurun herhangi bir bölgesinde meydana gelebilir. Bu kırıklar, minimum düzeyde travma sonrasında, kimi zaman da travma olmaksızın oluşur. Bazı hastalarda, komplet femur kırığı meydana gelmeden haftalar, hatta aylar önce, genellikle stres kırıklarının görüntülenme özellikleri ile ilişkilendirilen uyluk veya kasık ağrısı görülür. Kırıklar çoğunlukla bilateral olduğundan, devam eden femur cisim kırığı olan ve PAMIDRONAT DÎSODYUM DBL tedavisi verilen hastalarda kontralateral femur da muayene edilmelidir. Bu kırıkların iyileşme düzeylerinin kötü olduğu bildirilmiştir. Atİpik femur kırığı şüphesi olan hastalarda, yarar ve risk değerlendirmesi yapılarak, PAMIDRONAT DİSODYUM DBL tedavisi sonlandınlmalıdır. Pamidronat d i sodyum ile tedavi edilen hastalarda atipik femur kırıkları bildirilmiş olup, kırıkların oluşumunda pamidronat disodyum tedavisinin rolü kesin olarak bilinmemektedir.
Pamidronat disodyum tedavisi sırasında hastalara her türlü uyluk, kalça veya kasık ağrısını bildirmeleri önerilir. Bu tür semptomların geliştiği hastalar, inkomplet femur kırığı açısından değerlendirilmelidir.
Kas-iskelet ağrısı:
Pazarlama sonrası deneyimde, bisfosfonat alan hastalarda, ağır ve bazen kapasite kaybına neden olan kemik, eklem ve/veya kas ağrısı bildirilmiştir. Semptomların başlamasına kadar geçen süre ilaca başladıktan sonra 1 gün ile birkaç ay arasında değişmektedir. Çoğu hastada tedavi kesildikten sonra semptomlar ortadan kalkmaktadır. Bir alt grupta aym ilaca yeniden başlandığında ya da başka bir bisfosfonat kullanıldığında semptomlar tekrarlamaktadır.
Bu tıbbi ürün her flakonda 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermez*’.
4.5. diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Pamidronat disodyumun ilaç-ilaç etkileşim olasılığı oldukça düşüktür (Bkz. Bölüm 5.2. Farmakokinetik özellikler). Pamidronat disodyum, sıkça kullanılan antikanser ajanlar ile, bir etkileşme görülmeksizin, birlikte kullanılmıştır.
Dikkate alınması gereken, gözlemlenmiş etkileşimler:
Şiddetli hiperkalsemisi olan hastalarda pamidronat, kalsitonin ile kombine uygulanmış, sineıjist bir etki sonucu serum kalsiyum düzeylerinde daha hızlı bir düşme meydana gelmiştir.
Dikkate alınması gereken, beklenen etkileşimler:
Pamidronat disodyum, diğer nefrotoksik potansiyeli olan ilaçlar ile birlikte kullanılacağı zaman dikkat edilmelidir.
Multipl miyelom hastalarında, pamidronat disodyum, talidomid ile kombine kullanıldığı zaman böbrek işlev bozukluğu riski artabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
4.6. gebelik ve laktasyongebelik kategorisi: d.
Doğurganlık çağındaki kadınların, tedavi sırasında yüksek düzeyde etkili bir doğum kontrol yöntemi ile korunması gerekmektedir.
Pamidronat disodyumun gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri bulunmamaktadır. Yapılan hayvan çalışmalarında, teratojenite açısından kesin bir kanıta rastlanmamıştır (bkz. bölüm 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri). Pamidronat, kalsiyum homeostazı üzerinde farmakolojik bir etki sergileyerek, fetus ve yenidoğan için bir risk teşkil edebilir. Hayvanlarda tüm gebelik süresince kullanıldığında, pamidronatın, özellikle uzun kemiklerde açısal çarpıklığa yol açarak, kemik mineralizasyon bozukluğuna neden olduğu saptanmıştır.
İnsanlarda pamidronatın muhtemel riski kesin olarak bilinmediğinden, pamidronat disodyum yaşamı tehdit eden hiperkalsemi olguları hariç, gebelerde kullanılmamalıdır.
Çok sınırlı sayıda deneyim, pamidronatın matemal süt seviyesinin, saptanma sınırının altında olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, pamidronatın oral biyoyararlanımı düşük olduğundan, emzirme yollu total pamidronat emiliminin muhtemel olmadığı düşünülmektedir (bkz. Bölüm 5.2. Farmakokinetik özellikler). Ancak, son derece sınırlı sayıda deneyim ve pamidronatın kemik mineralizasyonu üzerinde önemli bir etki sergileme potansiyeli nedeniyle, tedavi sırasında emzirme durdurulmalıdır.
Sıçanlarda oral yolla 150 mg/kg pamidronat disodyum almış olan ana-babanın ilk jenerasyon yavrularında azalmış fertilite ortaya çıkmıştır; ancak bu durum, sadece hayvanlar aynı doz grubunun üyeleriyle çiftleştikleri zaman meydana gelmiştir. Pamidronat disodyum bu tip bir çalışmada intravenöz verilmemiştir.
4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Hastalar, pamidronat disodyum infuzyonunu takiben somnolans ve/veya baş dönmesi olasılığına karşı uyarılmalıdırlar. Bu durumda, araç sürmemeli, tehlikeli olabilecek makineleri kullanmamalı veya uyanıklılıktaki azalma nedeniyle tehlikeli olabilecek diğer aktiviteleri yapmamalıdırlar.
4.8. i̇stenmeyen etkiler
Yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir. En yaygın yan etkiler; infuzyonun ilk 48 saatinde görülen ateş (vücut sıcaklığında 1– 2 °C artış) ve asemptomatik hipokalsemidir. Ateş genellikle kendiliğinden düşer ve tedavi gerektirmez.
Klinik çalışmalarda görülen advers ilaç reaksiyonlarının özeti:
Klinik çalışmalarda görülen advers ilaç reaksiyonları, MedDRA’da sistem organ sınıflarına göre listelenmektedir. Her sistem organ sınıfı içerisinde, advers olay reaksiyonları, en yaygından en seyreğe doğru, görülme sıklıklarına göre sıralanmaktadır. Her görülme sıklığı kategorisinde, en şiddetliden başlayarak, advers ilaç reaksiyonları sunulmaktadır. Bununla birlikte, her advers ilaç reaksiyonu için karşılık gelen görülme sıklığı kategorisi, aşağıdaki aralıklar kullanılarak (CIOMS III) verilmektedir:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek>l/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Çok seyrek:
Herpes simpleks reaktivasyonu, Herpes zoster reaktivasyonu.
Yaygın: Anemi, trombositopeni, lenfositopeni.
Çok seyrek: Lökopeni.
Yaygın olmayan: Anaflaktoid reaksiyonları da kapsayan alerjik reaksiyonlar, bronkospazm/ dispne,Quincke (anjiyonörotik) ödemi.
Çok seyrek: Anaflaktik şok.
Çok yaygın: Hİpokalsemi, hipofosfatemi.
Yaygın: Hipokalemi, hipomagnezemi
Çok seyrek: Hiperkalemi, hipematremi
Yaygın: Semptomatik hipokalsemi (tetani, parestezi), baş ağrısı, uykusuzluk, somnolans.
Yaygın olmayan: Nöbetler, letarji, ajitasyon, baş dönmesi, Çok seyrek: Konfüzyon, görsel halüsinasyonlar.
Yaygın: Konjunktivit
Yaygın olmayan: Üveit (irit, iridosiklit).
Çok seyrek: Sklerit, episklerit, ksantopsi.
Bilinmiyor: Orbital inflamasyon
Yaygın: Atriyal fıbrilasyon
Çok seyrek: Sol ventrikül yetmezliği (dispne, akciğer ödemi), aşın sıvı yüküne bağh konjestif kalp yetmezliği (ödem).
Yaygın: Hipertansiyon.
Yaygın olmayan: Hipotansiyon
Bilinmiyor: Erişkin solunum sıkıntısı sendromu (ARDS), interstisyel akciğer hastalığı (ILD)
Yaygın: Bulantı, kusma, anoreksi, karın ağrısı, diyare, kabızlık, gastrit.
Yaygın olmayan: Dispepsi.
Yaygın: Döküntü.
Yaygın olmayan: Kaşıntı.
Yaygın: Geçici kemik ağrısı, eklem ağrısı, kas ağrısı, yaygın ağrı.
Yaygın olmayan: Kas krampları
Bilinmiyor: Şiddetli ve zaman zaman kemik, eklem ve/veya kaslarda ağrı, çene osteonekrozu (ONJ). Pamidronat disodyum dahil olmak üzere, bisfosfonat tedavisi sırasında atipik subtrokanterik ve diafizal femur kırıklarının (advers reaksiyon sınıfı) görüldüğü bildirilmiştir.
Yaygın olmayan: Akut böbrek yetmezliği.
Seyrek: Yıkılmış varyantı içeren fokal segmental glomerulosklerosis, nefrotik sendrom.
Çok seyrek: Daha önceden varolan böbrek hastalığının kötüleşmesi, hematüri.
Bilinmiyor: Renal tübüler bozukluklar (RTD), tübülointerstisyel nefrit ve glomerülonefropatiler
Çok yaygın: Ateş ve keyifsizlik, titreme, yorgunluk ve yüzde kızarıklığın eşlik ettiği influenza benzeri belirtiler.
Yaygın: İnfuzyon yerinde reaksiyonlar (ağn, kırmızılık, şişme, sertlik, flebit, tromboflebit).
Yaygın: Serum kreatinin değerinde artış.
Yaygın olmayan: Anormal karaciğer fonksiyon testleri, serum üre değerinde artış.
Seçilmiş advers ilaç reaksiyonlarının tanımı (sınıf etkisi):
Atrial fîbrilasyon: Zoledronik asit (4 mg) ve pamidronatın (90 mg) etkilerinin karşılaştırıldığı bir klinik çalışmada pamidronat grubundaki atrial fîbrilasyon advers olay sayısının (12/556, %2.2), zoledronik asit grubundakinden (3/563, %0.5) daha yüksek olduğu görülmüştür. Diğer bisfosfonatlarla gerçekleştirilen birkaç çalışmada da izole yüksek atrial fîbrilasyon insidansı vakaları bildirilmiştir. Pamidronat disodyum dahil bazı bisfosfonatlarla gerçekleştirilen izole çalışmalardaki bu atrial fîbrilasyon insidans artışının mekanizması bilinmemektedir.
Çene osteonekrozu: Pamidronat disodyum da dahil olmak üzere bisfosfonatlarla tedavi edilen kanser hastalarında osteonekroz (özellikle çene kemiğinde) bildirilmiştir. Bu hastaların çoğunda ostemiyelitin de dahil olduğu lokal enfeksiyon belirtileri görülmüştür ve raporların önemli bir kısmı, diş çekimleri veya diğer diş ameliyatları geçiren kanser hastalanm kapsamıştır. Çene kemiğinde görülen osteonekrozun kanser teşhisi, bir arada yürütülen çeşitli tedaviler, (örn. kemoterapi, radyoterapi, kortikosteroidler) ve yanında görülen hastalıklar (örn. anemi, koagülopati, enfeksiyon, daha önceden mevcut ağız hastalıkları) gibi risk faktörleri gösterilmiştir. Bağlantısı tayin edilmemiş olmakla beraber, iyileşmesi uzun sürebileceğinden dolayı, diş ameliyatlarının yapılmasından kaçınılması uygundur (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarılan ve önlemleri). Veriler çene kemiği osteonekrozu raporlarının büyük bir kısmının tümör tipine (ilerlemiş meme kanseri, multipl miyelom) dayandığını ileri sürmektedir.
4.9. doz aşımı ve tedavisi
Tavsiye edilenden daha fazla doz uygulanan hastalar dikkatle izlenmelidir. Tetani, hipotansiyon ve parestezi ile birlikte klinik olarak önemli hipokalsemi durumu kalsiyum glukonat infiizyonuyla tersine çevrilebilir.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
Etki mekanizması:
PAMİDRONAT DİSODYUM DBL’nin etkin maddesi olan pamidronat disodyum, güçlü bir osteoklastik kemik rezorpsiyonu inhibitörüdür. Hidroksiapatit kristallerine kuvvetle bağlanır ve bu kristallerin in vitro oluşumunu ve çözünmesini inhibe eder. Osteoklastik kemik rezorpsiyonunun in vivo inhibisyonu, hiç olmazsa kısmen ilacın kemik mineraline bağlanmasına bağlı olabilir.
Pamidronat osteoklast öncülerinin kemiğe tutunmasını ve sonuçta olgun, rezorbe eden osteoklastlara dönüşmesini engeller. Bununla beraber, kemiğe bağlı bisfosfonatın lokal ve direkt antirezorptif etkisi hakim, in vitro ve in vivo etki şekli olarak görülür.
5.1. farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Kemik rezorpsiyon inhibitörü
ATC kodu: M05BA03
Deneysel çalışmalar, tümör hücrelerinin aşılanması veya transplantasyonu sırasında veya önce verildiğinde pamidronatın tümöre bağlı osteolizi inhibe ettiğini göstermiştir. Pamidronatın tümöre bağh hiperkalsemi üzerine inhibitör etkisini gösteren biyokimyasal değişiklikler serum kalsiyum ve fosfat düzeylerinde düşme ve sekonder olarak idrar ile kalsiyum, fosfat ve hidroksiprolin atılmasının azalması ile karakterize edilir.
Hiperkalsemi ekstraselüler sıvı hacminde eksikliğe ve glomerüler filtrasyon hızında azalmaya yol açabilir. Hiperkalsemiyi kontrol ederek, pamidronat glomerüler filtrasyon hızını düzeltir ve hastaların çoğunda yükselmiş olan serum kreatinin düzeyini düşürür.
Klinik çalışmalar:
Yaygın litik kemik metastazı veya multipl miyelomu olan hastalarda yapılan klinik çalışmalarda pamidronatın iskelete bağlı olayları (hiperkalsemi, kırıklar, radyasyon tedavisi, kemiğe cerrahi müdahale, omurilik sıkışması) geciktirdiği veya önlediği ve kemik ağrısını azalttığı görülmüştür. Standart antikanser tedavi ile kombinasyon şeklinde kullanıldığında pamidronat disodyum metastazının ilerlemesinde gecikmeye neden olur. Buna ilaveten, sitotoksik ve hormonal tedaviye refrakter oldukları anlaşılan osteolitik kemik metastazlarında hastalığın stabilizasyonu veya sklerozu radyolojik olarak anlaşılabilir.
Kemik rezorpsiyonunun artmış olduğu lokal alanlar ve kemiğin yeniden şekillenmesinde kalitatif değişiklikler oluşması ile karakterize edilen kemiğin Paget hastalığında, pamidronat disodyum ile tedaviye iyi cevap alınır. Hastalığın klinik ve biyokimyasal olarak iyileşmesi kemik sintigrafısi, idrardaki hidroksipirolin ve serum alkali fosfatazmdaki azalma ve semptomatik iyileşme ile gösterilmiştir.
5.2 farmakokinetik özelliklerpamidronatın kal si fiye dokulara güçlü bir ilgisi vardır ve pamidronatın vücuttan total eliminasyonu deneysel çalışmalardaki zaman dilimi içinde gözlenmez. kalsifiye dokular bu nedenle “zahiri eliminasyon” yerleri olarak kabul edilirler.
Emilim:
Pamidronat disodyum intravenöz infüzyon şeklinde verilir. Emilim, infuzyon sonunda tamamlanır.
Dağılım:
Pamidronatın plazma konsantrasyonları infüzyon başladıktan sonra hızla yükselir ve infuzyon durdurulduğunda hızla düşer. Plazmadaki zahiri yanlanma ömrü yaklaşık 0.8 saattir. Bu nedenle zahiri kararlı durum konsantrasyonlan yaklaşık 2–3 saatten daha fazla süren infüzyonlarla elde edilir. 60 mg intravenöz infuzyonun 1 saat verilmesinden sonra, 10 nmol/ml pik plazma pamidronat konsantrasyonlan elde edilir.
Her bir pamidronat disodyum dozundan sonra hayvanlarda ve insanda, benzer oranda dozlar vücutta tutulur. Böylece, pamidronatın kemikte birikimi kapasite ile sınırlı değildir ve yalnızca verilen total kümülatif doza bağlıdır.
Plazma proteinlerine bağlı olarak dolaşan pamidronat oram nispeten düşüktür (~ % 54) ve kalsiyum konsantrasyonlan patolojik olarak yükseldiğinde artar.
B i yotransformasy on:
Pamidronatın hepatik ve metabolik klerensleri minör düzeydedir. Bu nedenle PAMİDRONAT DİSODYUM DBL, gerek metabolik düzeyde gerekse protein bağlama düzeyinde çok az ilaç-ilaç etkileşimi potansiyeli gösterir.
Eliminasyon:
Pamidronat, biyotransformasyon ile elimine olmaz ve hemen hemen yalmz böbrek yoluyla elimine edilir. İntravenöz infüzyondan sonra verilen dozun ~ % 20–55’i 72 saat içinde, değişmemiş pamidronat şeklinde idrarda toplanır. Deneysel çalışmalara göre, dozun kalan kısmı
vücutta tutulur. Vücutta tutulan dozun oranı doza (15–180 mg doz aralığında) ve infuzyon hızına (İ.25–60 mg/saat) bağlı değildir. İdrardaki pamidronat eliminasyonu bieksponansi yeldir, zahiri yarı ömrü 1.6–27 saat civarındadır. Zahiri total plazma klerensi 180 ml/dak.civanndadır ve zahiri renal klerensi 54 ml/dakikadır. Pamidronatın renal klerensinin kreatinin klerensi ile bağlantılı olma eğilimi vardır.
Böbrek yetmezliği:
Kanser hastalarında yapılan bir farmakokinetik çalışma, normal böbrek fonksiyonu olan hastalar ile hafıf-orta derecede böbrek bozukluğu olan hastalar arasında, pamidronatın plazma EAA’sı bakımından fark olmadığını göstermiştir. Pamidronatın EAA’sı, ciddi böbrek bozukluğu olan (kreatinin klerensi < 30 ml/dak.) hastalarda, böbrek fonksiyonları normal olan hastaların (kreatinin klerensi > 90 ml/dak.) yaklaşık 3 katıdır.
Karaciğer yetmezliği:
Pamidronatın farmakokinetiği, kemik metastazları riski taşıyan karaciğer fonksiyonu normal olan (n=6) ve hafif -orta şiddette karaciğer fonksiyon bozukluğu olan (n=9) erkek kanser hastalarında incelenmiştir. Her hastaya 4 saat içinde 90 mg’hk tek bir doz pamidronat disodyum verilmiştir. Normal ve hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalar arasındaki farmakokinetikte istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmasına rağmen, fark klinik olarak ilgili bulunmamıştır. Karaciğer bozukluğu olan hastalarda daha yüksek EAA (eğri altındaki alan) (%39,7) ve CmakS (%28,6) değerleri bulunmuştur. Yine de, pamidronat plazmadan hızla atılmıştır. İlacın verilmesinden 12–36 saat sonrasına kadar hastalarda ilaç seviyeleri teşhis edilememiştir. Pamidronat disodyum aylık olarak kullanıldığı için, ilaç birikmesi beklenmez. Hafıf-orta şiddette karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalar için pamidronat disodyum dozunda herhangi bir değişiklik önerilmemektedir (Bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
53 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akut toksisite: Pamidronatın toksisitesi i.v. uygulamadan sonra özellikle böbrekler gibi, kan akımının fazla olduğu organları direkt (sitotoksik) etkilemesi ile karakterizedir.
Üreme toksisitesi: Sıçan ve tavşanlarda yürütülen bolus intravenöz çalışmalar, tek bir intravenöz infuzyon için insanda önerilen en yüksek dozun 0.6 ila 8.3 katı dozlarda pamidronatın organojenez sırasında matemal toksisite ve embriyo/fetal etkiler oluşturduğunu saptamıştır. Pamidronatın sıçanlarda plasentayı geçebildiği ve sıçan ve tavşanlarda belirgin matemal ve non-teratojenik embriyo/fetal etkiler oluşturduğu gösterilmiş olduğundan gebelik sırasında kadınlara verilmemelidir.
Bisfosfonatlar, haftalarla yıllar arasında değişen bir süre boyunca kademeli olarak serbestlendikleri kemik matriksiyle birleşirler. Bisfosfonatın erişkin kemiğine birleşiminin miktarı ve bu nedenle sistemik dolaşıma geri salınım için mevcut miktarı, doğrudan bisfosfonat kullanımının süresi ve toplam dozla ilişkilidir. İnsanlardaki fetal risk hakkında çok sınırlı verilerin olmasına rağmen, bisfosfonatlar hayvanlarda fetal hasar oluşturmaktadır ve hayvan verileri bisfosfonatlann matemal kemiğe kıyasla fetal kemiğe girişinin daha fazla olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle, eğer bir kadın bisfosfonat tedavisi kürünü tamamladıktan sonra 12
gebe kalırsa teorik olarak fetusun zarar görme riski vardır (örn. iskelet anormallikleri ve başka anormallikler). Bisfosfonat tedavisinin kesilmesiyle gebe kalma arasındaki süre, kullanılan özel bisfosfonat ve uygulama yolu (orale karşı intravenöz) gibi değişkenlerin bu risk üzerindeki etkileri belirlenmemiştir.
Emziren sıçanlarda yapılan bir çalışmada, pamidronatın anne sütüne geçtiği belirlenmiştir.
Mutajenisite ve karsinojenik potansiyel: Bileşik mutajenik değildir ve karsinojenik potansiyeli olduğu gözlenmemiştir.
6. farmasöti̇k özelli̇kler
6.1. yardımcı maddelerin listesi
Flakon:
Mannitol Fosforik asit Sodyum hidroksit Enjeksiyonluk su6.2. geçimsizlikler
Polivinil klorür ve polietilen (% 0.9 a/h sodyum klorür solüsyonu veya % 5 a/h glukoz solüsyonu ile önceden doldurulmuş) infüzyon torbalarında olduğu gibi, cam şişeler ile de yapılan çalışmalarda pamidronat disodyum ile hiçbir geçimsizlik saptanmamıştır.
Geçimsizlik olasılığım engellemek için, kullanıma hazır hale getirilmiş PAMİDRONAT DİSODYUM DBL solüsyonu % 0.9 a/h sodyum klorür solüsyonu veya % 5 a/h glukoz solüsyonu ile seyreltilir.
Kullanıma hazır hale getirilmiş PAMİDRONAT DİSODYUM DBL solüsyonu, Ringer solüsyonu gibi kalsiyum içeren solüsyonlarına karıştırılmamalıdır.
6.3. raf ömrü
36 ay
6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler
Flakon ısıdan korunarak, 25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
Kullanım esnasında % 0.9 luk sodyum klorür çözeltisi ve % 5 glukoz infüzyon çözeltileriyle seyreltildikten sonra 25°C’nin altında kimyasal ve fiziksel olarak 24 saat stabildir. Bununla birlikte, mikrobiyolojik açıdan düşünüldüğünde, aseptik sulandırmayı ve seyreltmeyi takiben derhal kullanılması tercih edilir.
Hemen kullanılmayacak ise, kullanım öncesi bekletme koşullan ve süresi uygulayıcının sorumluluğundadır. Sulandırma, seyreltme arasındaki total zamanda buzdolabında 2– 8°C’ de saklanır ve uygulama sonu 24 saati aşmamahdır.
6.5. ambalajın niteliği ve içeriği
90mg/10mTlik 1 flakonluk ambalajda.
6.6. beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğine uygun olarak imha edilmelidir. Uygulama öncesinde mutlaka seyreltilmelidir.
înfuzyonda pamidronat disodyum konsantrasyonu 90 mg/250 ml’yi geçmemelidir.
Partikül gözlenirse çözeltiyi kullanmayınız.
7. ruhsat sahi̇bi̇
Oma İlaç Tekstil Kimyevi Maddeler Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Fatih Sultan Mehmet Cad. Yayabeyi Sokak
Arın îş Merkezi No: 9/4–5–6
Kavacık- İstanbul
8. ruhsat numarasi:
13.03.2008– 124/22
9. i̇lk ruhsat tari̇hi̇/ ruhsat yeni̇leme tari̇hi̇
İlk ruhsat tarihi: 13.03.2008– 124/22
Ruhsat yenileme tarihi: