KISA ÜRÜN BİLGİSİ - LITHURIL 300MG KAPSÜL
1. BE
LİTHURİL 300 mg Kapsül
2. KAL
Beher kapsülde;
Lityum karbonat 300 mg
Laktoz 117.25 mg
Sodyum laurilsülfat 4.25 mg
Yardımcı maddeler için bkz. 6.1.
3. FARMASÖT
Kapsül.
4. kl
4.1. terapötik endikasyonlar
4.2. Pozoloji ve uygulama
LİTHURİL oral yoldan kullanılır. Kapsüller gastrointestinal rahatsızlıkları önlemek için tok karnına alınmalıdır.
Clcr 10–50 ml /dakika: normal dozun % 50 – % 75’i uygulanır.
Clcr < 10 ml/ dakika: normal dozun % 25 – % 50’si uygulanır.
Hemodiyaliz: Diyaliz edilebilir (% 50 – %100).
Bilgi bulunmamaktadır.
12 yaşın altındaki çocuklarda etkisi ve güvenliği bilinmediğinden kullanılmamalıdır.
Akut manik atak tedavisinde: Yaşlı hastalar genellikle daha düşük dozlarda tedaviye olumlu yanıt verirler, önerilen başlangıç dozu günde bir ya da iki defa 300 mg’dır ve 0.6 –0.8 mEq/L arasında etkili serum düzeyleri sağlanır. Düzenli olarak serum lityum düzeyleri kontrol edilmelidir.Genellikle 1–3 hafta içinde semptomlar normalize olur.
4.3. kontrendikasyonlar
LİTHURİL aşağıdaki durumlarda kontrendikedir;
■ Lityum ya da preparatın içerdiği bileşiklere karşı aşırı duyarlılığı olanlarda,
■ Ciddi böbrek hastalığı olanlarda,
■ Tedavi edilmemiş veya tedavi edilemeyen hipotirodizmi olanlarda,
■ Ritim bozukluğu ile seyreden kardiyovasküler hastalığı olanlarda,
■ Hiponatremili hastalarda (örn. ciddi dehidratasyon durumu, düşük sodyum diyeti uygulayanlar veya Addison hastalığı olanlar),
■ Diüretik kullananlarda,
■ Gebelerde ve emzirenlerde.
4.4. özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Tedavi süresince düzenli olarak serum lityum düzeylerinin kontrol edilmesi gerekir.
Uzun QT sendromu / Torsades de Pointes’e neden olabilir. Bu nedenle tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kesinlikle kullanılmamalıdır.
Lityum toksisitesi, serum düzeyleri ile yakından ilgilidir ve terapötik dozlarda da görülebilir. Lityum'un terapötik seviyesi ve toksik seviyesi arasındaki marj dar olduğundan lityum serum düzeyinin sürekli izlenmesi gereklidir. İntihar riski olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Kardiyovasküler ya da tiroid hastalığı olan ya da sodyum atılımını değiştiren ilaç (örn. diüretikler, ACE inhibitörleri, NSAİİ’ler) alan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Bazı yaşlı hastalar lityum etkisine çok duyarlı olabilirler Bu hastalarda böbrek fonksiyonlarındaki değişiklikler izlenmeli ve tedavinin gerekliliği yeniden değerlendirilmelidir.
Böbrek yetmezliği durumunda lityum atılımı azalır ve lityum toksisitesi riski artar. LİTHURİL ciddi böbrek yetmezliği durumunda kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3). Hafif ve orta şiddette böbrek yetmezliği olan ve lityum tedavisi alan hastalarda serum düzeyleri yakından izlenmelidir.
Böbrek hastalığı olanlar ile poliüri ve polidipsi gözlenen hastalarda böbrek fonksiyonlarının izlenmesi gerekir.
Kusma, diyare, aşırı terleme ya da aşırı sodyum kaybı gibi serum lityum düzeyinde artışa neden olan koşullarda dozun azaltılması ya da lityum tedavisinin kesilmesi gerekebilir.
Sodyum düzeylerinde artış serum lityum düzeylerini düşürür. Bu nedenle lityum tedavisi alan hastalarda yeterli sıvı alımı sağlanmalı ve sodyum miktarının azalmasına ya da yükselmesine neden olan sodyum içeren ilaçların ve gıdaların alımından kaçınılmalıdır.
Bir kapsül 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermez”.
Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorbsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Lityum tedavisine başlamadan önce
– Böbrek fonksiyonlarının değerlendirildiğinden emin olmak önemlidir.
– Özellikle kardiyovasküler hastalığı olanlarda, kardiyak fonksiyon
değerlendirilmelidir.
– Tiroid fonksiyonu ölçülmelidir. Lityum tedavisine başlamadan önce hastalar ötiroid olmalıdır.
– Renal, kardiyak ve tiroid fonksiyonları periyodik olarak değerlendirilmelidir.
Kan lityum düzeylerinin izlenmesi
Lityum serum konsantrasyonu, lityum kullanılmadan önce bir örnek alınarak ölçülmelidir (örn. son dozdan 12 saat sonraki çukur düzey).
Toksik etkiler daha düşük konsantrasyonlarda gözlenebilse de bu etkilerin, serum lityum konsantrasyonları yaklaşık 1.5 mmol/litre’ye geldiğinde oluşması beklenir. Bu halde tedavi kesilmeli ve bunun çok ciddi bir durum olduğu göz ardı edilmemelidir.
Aşağıdaki durumlarda serum lityum konsantrasyonları daha sık (eski haline gelene kadar haftalık izlem) kontrol edilmelidir:
– Doz veya lityum formülasyonundaki (biyoyararlanım farklılığı olabilir) değişiklikler, – Önemli bir hastalığın başlaması,
– Sodyum alımında belirgin bir değişiklik olması,
– Sıvı alımında belirgin bir değişiklik olması,
– Lityumun böbreklerden atılımını etkileyen ilaçlarla tedavi,
– Elektrolit dengesini bozan ilaçlarla tedavi.
Hastalar, poliüri veya polidipsi gelişmesi halinde bunu bildirmeleri konusunda uyarılmalıdır. Bulantı ve kusma atakları veya tuz/su kaybına neden olan diğer durumlar (aşırı diyet dahil) da mutlaka bildirilmelidir. Hastalara, normal su ve tuz alımlarını sürdürmeleri tavsiye edilmelidir.
Majör cerrahiden 24 saat önce lityum alımı durdurulmalıdır, ancak minör cerrahi uygulamalarında, sıvı ve elektrolit dengesi dikkatli izleniyorsa, normal dozda uygulamaya devam edilebilir.
Uzun dönem lityum tedavisi alacak olan tüm hastalara doktorları tarafından, toksisiteyi gösteren semptomlarla ilgili açık yönlendirmeler yapılmalı (toksisite semptomları için bkz. bölüm 4.9) ve eğer bu semptomlar gözlenirse medikal yardım alma aciliyeti ile ilgili tavsiyelerde bulunulmalıdır.
4.5. Di
Artan veya azalan lityum düzeyleri ya da diğer mekanizmalar ile ilişkili olarak etkileşim gözlenebilir. Bunlardan en önemlisi nörotoksisite olup, normal terapötik düzeylerde SSS üzerine etkili diğer ajanlarla eş zamanlarda uygulandığında gelişir.
Antipsikotik ilaçlarla eş zamanlı kullanımı önlenmelidir.
Aşağıdaki ilaçların lityum ile eş zamanlı uygulaması lityum konsantrasyonlarında ve dolayısıyla toksisite riskinde artışa neden olabilir:
■ Böbrek yetmezliğine neden olabilen tüm ilaçların lityum düzeylerini artırma potansiyeli ve buna bağlı olarak toksisite riski vardır. Eğer bu ilaçların kullanımı zaruri ise, lityum kan düzeyleri dikkatle izlenmeli ve gerekirse doz ayarlaması yapılmalıdır.
■ Antibiyotikler (metronidazol, tetrasiklinler, ko-trimoksazol, trimetoprim). Not: Ko-trimoksazol veya trimetoprim ile eş zamanlı kullanıldığında, normal veya düşük düzeylerde bile, toksik semptomlar görülebilir. Non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar (selektif siklooksijenaz (COX) II inhibitörleri dahil).
■ Renin anjiyotensin sistemini etkileyen ilaçlar (ACE inhibitörleri, losartan gibi anjiyotensin reseptör antagonistleri),
■ Diüretikler (bitkisel ürünler dahil). Yukarıda sözü geçen etkilere ek olarak, tiazid diüretikleri, muhtemel sıvı retansiyonu ve lityum toksisitesi ile sonuçlanan paradoksik antidiüretik etki gösterir. Kıvrım (loop) diüretikleri (dikkat uyarısı belirtilmiş olmakla birlikte, daha çok furosemid ile bumetanidin lityum retansiyonuna neden olduğu görülmüştür),
■ Elektrolit dengesini etkileyen diğer ilaçlar, örn. steroidler, lityum atılımını değiştirebilir ve bu nedenle kullanılmamalıdırlar.
Aşağıdaki ilaçların lityum ile eş zamanlı uygulaması lityum konsantrasyonlarında azalmaya ve dolayısıyla etki kaybına neden olabilir:
■ Ksantin preparatları (örn. teofilin, kafein),
■ Yüksek oranda sodyum içeren preparatlar (sodyum bikarbonat),
■ Karbonik anhidraz inhibitörleri (asetazolamid),
■ Üre,
■ Klorpromazin.
Aşağıdaki ilaçların lityum ile eş zamanlı uygulaması, lityum düzeyleri normal aralıkta olsa bile, toksisite semptomlarına neden olabilir
■ Karbamazepin,
■ Fenitoin,
■ Metildopa,
■ Klonazepam,
■ Trisiklik ve tetrasiklik antidepresanlar
■ Kalsiyum kanal blokerleri (örn. diltiazem, verapamil). Bu ilaçlar terapötik seviyelerde, nörotoksik reaksiyonlara neden olabilir.
■ Nöromusküler blokerler. Bu ilaçlar terapötik seviyelerde, nörotoksik reaksiyonlara neden olabilir.
■ Haloperidol ve fenotiyazinler ile lityumun eş zamanlı kullanımı nörotoksisite riskini artırır.
■ Lityum ve MAO inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımından fatal malign hiperpireksi nedeniyle kaçınılmalıdır. MAO tip B inhibitörü (selegilin) ile risk daha düşüktür.
■ Potasyum iyodür, lityum’un hipotiroid etkisini artırır. Lityum ile sibutraminin kombine kullanımı serotonin sendrom riskini artırabilir. Bu kombinasyondan kaçınılmalıdır.
Selektif serotonin reuptake inhibitörleri (SSRI): Lityum ile eş zamanlı kullanımı serotonin sendromuna neden olabilir (örn. fluoksetin, fluvoksamin).
COX II inhibitörleri dahil non-steroidal antienflamatuvar ilaçlar(NSAİİ): NSAİİ tedavisine başlandığında veya tedavi kesildiğinde serum lityum konsantrasyonları daha sık izlenmelidir.
Triptanlar: Serotonin sendromunu düşündüren lityum toksisitesi raporlanmıştır.
Lityum, özellikle yüksek kan düzeylerinde, QT intervalinde artışa neden olabilir. Bu nedenle QT intervalinde uzama riski oluşturan ilaçlarla eş zamanlı kullanımı önlenmelidir ve artan yaş, cinsiyet (kadın), konjenital uzun QT sendromu, kardiyak ve tiroid rahatsızlıkları ve metabolik rahatsızlıklar (hipokalsemi, hipokalemi, hipomagnezemi gibi) gibi diğer potansiyel risk faktörleri ile ilgili değerlendirme yapılmalıdır.
QT’de uzamaya ve torsade de pointese neden olma açısından yüksek risk taşıyan ilaçlar: sınıf Ia antiaritmikler (dizopiramid, prokainamid, kinidin), sınıf III antiaritmikler (amiodaron, sotalol), arsenik trioksit, artemisinin preparatları, dolasetron mesilat, meflokin, intravenöz eritromisin, amisulprid, haloperidol, pimozid, sertindol, terfenadin, tioridazin.
Tedaviye başlandıktan sonra ve hasta semptomatik olduğunda ya da hastalık veya tedavide aritmi veya etkileşim riskini artıran bir değişiklik olduğunda EKG yapılmalıdır.
■ Düşük sodyum diyeti. Sodyum alımındaki ani azalma lityum düzeylerini artırır.
■ Hastalık gelişimi lityum toksisitesini artırır.
■ Tedavi süresince ADH plazma düzeyinde yükselmeler oluşur.
1 2 yaşın altındaki çocuklarda etkisi ve güvenliği bilinmediğinden kullanılmamalıdır.
Yaşlı hastalarda terapötik serum düzeylerini elde etmek için düşük doz kullanılmalıdır. Ayrıca yaşlı hastalar, genç hastalar tarafından tolere edilebilen serum düzeylerinde bile advers reaksiyonlar gösterebilir.
4.6. gebelik ve laktasyongebelik kategorisi d.
Lityum’un gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır. Lityum kullanan kadınlarda yeterli kontraseptif yöntemlerin kullanımı tavsiye edilir. Planlı bir gebelik durumunda lityum tedavisinin kesilmesi mutlak suretle tavsiye edilir.
Lityum tedavisi, gerekli olmadıkça, gebelik döneminde, özellikle ilk trimester boyunca kullanılmamalıdır. İnsan çalışmalarında fetus üzerine zararlı etki gösterdiğine dair epidemiyolojik kanıtlar mevcuttur. Lityum plasentadan geçer. Hayvan çalışmalarında lityumun fertiliteyi, gestasyonu ve fetal gelişimi etkilediği raporlanmıştır. Kardiyak veya diğer rahatsızlıklarda artış, özellikle Ebstein anomalisi raporlanmıştır. Bu nedenle, lityum kullanan kadınlarda mutlaka ultrason veya elektrokardiyogram tetkiki gibi bir pre-natal diagnoz tavsiye edilir. Tedavi durdurulduğunda ciddi risk altında kalabileceği bilinen bazı vakalarda, lityum tedavisi gebelik süresince kesilmemelidir.
Gebelik süresince lityum tedavisinin sürdürülmesi gerekirse, serum lityum düzeyleri yakından izlenmelidir. Böbrek fonksiyonları gebelikte kademeli olarak ve doğumda aniden değiştiği için ölçümler daha sık tekrarlanmalıdır. Doz ayarlaması yapılmalıdır. Lityum tedavisinin doğumdan hemen önce kesilmesi ve doğumdan birkaç gün sonra yeniden başlatılması tavsiye edilir.
Yenidoğanda, neonatal dönem içerisinde sıvı tedavisi gerektiren lityum toksisitesi belirtileri gözlenebilir. Düşük serum lityum konstanstrayonu ile doğan yenidoğanda, tedavi uygulanmaksızın normale dönen flasid görünüm söz konusu olabilir.
Emzirme dönemiyle ilgili yeterli insan verisi olduğundan, hayvanlarda üreme ile ilgili yeterli sayıda çalışma bulunmamaktadır. Süte geçtiği için lityum kullanılırken, emzirme yapılmamalıdır (bkz. “4.3 Kontrendikasyonlar” bölümü).
Lityumun bazı hayvanlarda ve memeli türlerinde embriyonal gelişimi ve üremeyi olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir.
Lityumun erkek ratlarda fertiliteyi düşürdüğü ve insan ve hayvan spermatozoalarında yapılan in vitro çalışmalarda spermisidal etki gösterdiği bildirilmiştir.
4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Lityum, zihinsel ve fiziksel faaliyetleri azaltabileceğinden dikkat isteyen işlerde (araba kullanma gibi) çalışanlar uyarılmalıdır.
4.8.
İstenmeyen etkilerin sıklık gruplandırması şöyledir:
Çok yaygın ( > 1/10); yaygın ( > 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan ( > 1'1000 ila < ^/^00); seyrek ( > 1/10.000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Yan etkiler genellikle lityum düzeyleri ile ilişkilidir ve plazma lityum konsantrasyonları 1.0 mmol/L’nin altında olan hastalarda daha az yaygındır.
Tedavi başlangıcında: Ellerde ince titreme, poliüri ve susama oluşur. Keza tedavinin ilk birkaç gününde geçici ve hafif bulantı ve genel huzursuzluk olabilir. Bu yan etkiler genellikle tedavi esnasında veya doz azaltılarak düzelir. Şayet devam ederse tedavi kesilmelidir. Aşağıdaki reaksiyonlar serum lityum seviyesine bağlı olarak ve tedavi düzeylerinde de görülebilir.
Bilinmiyor: Lökositoz.
Bilinmiyor: Antinükleer antikorlarda artış.
Bilinmiyor: Guatr da dahil olmak üzere tiroid fonksiyon bozuklukları, hipotiroidizm ve hipertiroidizm, hiperparatiroidizm, paratiroid adenom.
Bilinmiyor: Hiperkalsemi, hipermagnezemi, hiperglisemi, anoreksi, kilo artışı.
Bilinmiyor: Uzun dönem kullanımda, koma, psödotümör serebri, geri dönüşümsüz lityum etkin nörotoksisite sendromu (SILENT), ensefalopati, stupor, nöbet, nöroleptik malign sendrom, myastenia gravis, serotonin sendromu, parkinsonizm, ekstrapiramidal semptomlar, ataksi, baş dönmesi, hafıza kaybı, hafif kognitif bozukluklar, nistagmus, konuşma bozukluğu, vertigo, hiperaktif derin tendon refleksi, sersemlik hissi, ellerde ince titreme.
Bilinmiyor: Kısmi görme kaybı, bulanık görme.
Bilinmiyor: Kardiyak arrest, ventriküler fibrilasyon, ventriküler taşikardi, ventriküler aritmi, Torsade de pointes, QT intervalinde uzama, kardiyomiyopati, aritmi, bradikardi, sinüs node disfonksiyonu, EKG değişiklikleri.
Bilinmiyor: Periferal dolaşım kollapsı, hipotansiyon.
Bilinmiyor: Gastrit, bulantı, diyare, kusma, kserostomi, tükrük artışı. Lityum tuzları tat duyusunda bozuklukla ilişkili bulunmuştur (metalik tat).
Bilinmiyor: Alerjik raş, psöriazis alevlenmesi, akne benzeri erüpsiyonlar, alopesi, akne, papüler cilt rahatsızlığı, follikülit, kaşıntı, raş.
Bilinmiyor: Kaslarda zayıflık,
Bilinmiyor: Nefrojenik diabetes insipidus semptomları, böbrek fonksiyonlarında bozukluk, böbreklerde kalıcı değişmeler, nefrotik sendrom, uzun dönem tedavi sonrası böbreklerde interstisyel değişikliklerle seyreden histopatolojik değişmeler, poliüri, polidipsi.
Bilinmiyor: Seksüel disfonksiyon.
Bilinmiyor: Lityum toksisitesine bağlı gözlenen etkiler; ani beklenmedik ölüm, ödem, asteni, letarji, susama, yorgunluk, malazi,
Bazı yan etkiler lityum düzeyleri arttığında gözlenir. Bu semptomlar için “4.9 Doz aşımı” bölümüne bakınız.
4.9. Doz a
Lityumun terapötik indeksi dardır. Lityum doz aşımının semptomları (lityum toksisitesi) hastalık gelişimine, iyatrojenik nedenlere ve kendi kendini zehirlemeye bağlı oluşabilir.
Kronik lityum tedavisi alan hastalardaki herhangi bir doz aşımında, hastanın durumu potansiyel açıdan ciddi olarak değerlendirilmelidir. Tek doza bağlı akut doz aşımı genellikle düşük risk taşır ve hastalar, serum lityum konsantrasyonundan bağımsız olarak, sadece hafif semptomlar gösterir. Bununla birlikte böbrek yetmezliği nedeniyle lityum atılımında bir gecikme söz konusu olursa, özellikle yavaş salımlı preparatlarda, gecikmeli olarak daha ciddi semptomlar gözlenebilir. Tek doza bağlı doz aşımında fatal doz büyük olasılıkla 5 g’ın üstündedir.
Sıvı ve elektrolit dengesinin korunmasında ve ayrıca yeterli böbrek fonksiyonlarının sağlanmasında özel önem gösterilmelidir. Hiçbir durumda sodyum atılımına neden olan diüretikler kullanılmamalıdır.
Kronik lityum tedavisi alan hastalarda akut doz aşımı, yüksek olmayan bir doz aşımı olsa da ekstravasküler dokularda lityum doygunluğu olduğundan, ciddi toksisiteye neden olabilir.
Lityum konsantrasyonu yükselen bir hastada toksisite riski altta yatan şu hastalıklara bağlı olarak artmaktadır: hipertansiyon, diyabet, konjestif kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, şizofreni, Addison hastalığı.
Semptomların ortaya çıkışı gecikebilir, özellikle kronik lityum tedavisi uygulanmayan hastalarda veya uzatılmış salımlı preparat kullanımı sonrasında, 24 saat boyunca pik etkiler oluşmayabilir.
Hafif şiddetli: Bulantı, diyare, bulanık görme, poliüri, baş dönmesi, dinlenme halinde görülen ince titreme, kaslarda zayıflık ve uyuşukluk.
Orta şiddetli: Konfüzyon artışı, göz kararması, kas seğirmesi ve derin tendon reflekslerinde artış, miyoklonik kasılmalar, koreoatetoid hareketler, üriner veya fekal inkontinans, stuporun eşlik ettiği yorgunluk. Hipernatremi.
Şiddetli: Koma, konvülsiyonlar, serebral belirtiler, sino-atriyal bloğun eşlik ettiği kardiyak disaritmiler, dolaşım kollapsları ve böbrek yetmezliği.
Lityum zehirlenmesinin spesifik antidotu yoktur. Hafif vakalarda doz azaltılmalı veya kesilmelidir.
Sıvı ve elektrolit dengesinin korunmasında ve ayrıca yeterli böbrek fonksiyonlarının sağlanmasında özel önem gösterilmelidir. Hiçbir durumda sodyum atılımına neden olan diüretikler kullanılmamalıdır.
Tüm hastalar en az 24 saat gözlem altında tutulmalıdır. Semptomatik hastalarda EKG izlenmelidir. Hipotansiyonu düzeltecek işlemler uygulanmalıdır.
Uzatılmış salım olmayan preparatlar için ve bir saat içinde 4 g’ın üstünde lityum alan erişkinlerde veya önemli miktarda lityum aldığı bilinen çocuklarda gastrik lavaj düşünülmelidir. Yavaş salımlı tabletler midede parçalanmaz ve çoğu lavaj tüpünden geçemeyecek kadar büyüktür. Bağırsak dekontaminasyonu kronik birikimde yararlı değildir. Yavaş salımlı preparatlardan yüksek miktarda kullanan hastalarda tüm bağırsak iritasyonu yararlıdır.
Not: Aktif kömür lityumu adsorblamaz.
Şiddetli zehirlenmelerde seçilecek tedavi hemodiyalizdir ve belirgin nörolojik özellik gösteren tüm hastalarda düşünülmelidir. Bu, lityum konsantrasyonlarını hızlı bir şekilde düşürmenin en etkili yoludur. Ancak diyaliz durdurulduğunda önemli rebound artışları beklenmelidir ve tedavinin uzaması veya tekrarlanması gerekebilir.
Ayrıca, serum lityum konsantrasyonlarından bağımsız olarak şiddetli semptom gözlenen hastalarda akut, akut başlayıp kronikleşen veya kronik doz aşımı durumlarında da hemodiyaliz düşünülmelidir.
Not: Klinik iyileşme, serum lityum konsantrasyonlarının düşmesinden daha uzun bir süre sonra, kullanılan yöntemden bağımsız olarak, görülür.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1. farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu : Santral Sinir Sistemi İlaçları, Antimanik İlaçlar
ATC kodu : N05AN01
Lityum karbonat, bir lityum tuzu olup, lityum iyonu kaynağı olarak kullanılır. Lityum sinir ve kas hücrelerindeki sodyum transportunu değiştirir. Serotonin ve/veya norepinefrinin reuptake’ini etkiler. Ancak affektif hastalıklardaki etki mekanizması kesin olarak bilinmemektedir.
5.2. farmakokinetik özellikleremilim:
LİTHURİL gastrointestinal sistemden tam ve hızla absorbe olur. 0,5–3 saat içinde pik serum düzeyine erişir.
Dağılım:
6–10 saat içinde tüm vücuda dağılır. Yüksek oranda kemik, tiroid bezi, beyin dokusu ve serumda bulunur. Plazma proteinlerine bağlanmaz.
Biyotransformasyon:
Lityum karbonat, metabolize edilmez.
Eliminasyon:
Böbrek fonksiyonu normal olan hastalarda eliminasyon yarı ömrü 2–24 saattir.
Lityum, idrar yoluyla değişmemiş olarak atılır, az miktarda dışkı ve terde de tespit edilebilir. Lityum glomerüllerden filtre edilir, filtre edilen lityumun % 80’i proksimal tübüllerden geri absorbe edilir.
Böbrek yetmezliği olan hastalarda serum yarı ömrü sırasıyla 36 ve 40–50 saattir.
Yaşlı hastalarda serum yarı ömrü sırasıyla 36 ve 40–50 saattir.
Plasenta bariyerini geçer ve sütle itrah edilir.
5.3. klinik öncesi güvenlilik verileri :
Lityumun bazı hayvanlarda ve memeli türlerinde embriyonal gelişimi ve üremeyi olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir.
Lityumun erkek ratlarda fertiliteyi düşürdüğü ve insan ve hayvan spermatozoalarında yapılan in vitro çalışmalarda spermisidal etki gösterdiği bildirilmiştir.
6. farmasöti̇k özelli̇kler
6.1. yardımcı maddelerin listesi
Laktoz
Povidon K-17
Sodyum laurilsülfat
Magnezyum stearat
Kapsül boyar maddeleri:
Titanyum dioksit
İndigokarmin
Eritrosin
6.2. geçimsizlikler
Bulunmamaktadır.
6.3. raf ömrü
60 aydır.
6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler
25o C’nin altındaki oda sıcaklığında ve kuru bir yerde muhafaza ediniz.
6.5. Ambalajın niteli
Cam şişe içerisinde 100 kapsül bulunur.
6.6. Be
Özel bir gereklilik yoktur.
“Tıbbi ürünlerin kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj ve ambalaj atıklarının kontrolü yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAH
KOÇAK FARMA İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
Gazi Cd. 64–66 Bağlarbaşı
Üsküdar / İSTANBUL
Tel. : 0216 492 57 08 Fax : 0216 334 78 88
8. ruhsat numarasi
215/21
9.
İlk ruhsat tarihi: 27.03.2008
Ruhsat yenileme tarihi: