KISA ÜRÜN BİLGİSİ - HEPARİN SODYUM PANPHARMA 25.000 IU/5 ML I.V. ENJEKSİYONLUK SOLÜSYON İÇEREN FLAKON
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
HEPARIN SODIUM PANPHARMA 25 000 IU/5ml IV Enjeksiyonluk Solüsyon İçeren Flakon
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
Her 5 ml’de;
Heparin sodyum.....25 000 LU.
Benzil alkol.............50.00 mg
Sodyum klorür...........17.50 mg
Yardımcı maddelerin tam listesi için 6.1 *e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Enjeksiyonluk solüsyon.
Renksiz-sarımsı, berrak solüsyon.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4. L Terapötik endikasyonlar
Aşağıdaki durumlarda endikedir:
– Derin ven trombozu, pulmoner emboli ve arteryel tromboembolik olayların profilaksisİ,
– Derin ven trombozu, pulmoner emboli, stabil olmayan angina pektoris, akut miyokard enfarktüs ve akut periferik arter oklüzyonun tedavisi,
– Miyokardiyal infarktüsünü takiben mural tromboz profilaksisİ, Ekstrakorporeal dolaşım ve hemodiyalizde endikedir.
4.2. pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji:
İntravenöz olarak veya subkutan kullanılır. HEPARIN SODIUM PANPHARMA intramüsküler yolla uygulanmamalıdır.
Heparin solüsyonunun konsantrasyonu 5 000 lU/mL'dir, Tüm heparin preparatları aynı konsantrasyonu içermediği için heparin dozu LU. olarak belirlenmelidir.
Operasyonu takiben: Her 8–12 saatte bir 5 000 ünite subkutan olarak 7–10 gün veya hasta en azından ayakta tedavi edilinceye kadar.
Laboratuar izleme, düşük doz heparin profılaksisi sırasında gerekli değildir.
Eğer izleme istenirse, Aktİve edilmiş Kısmi Tromboplastin Zamanı (aPTT) anlamlı derecede uzamadığından, anti-Xa tayinleri kullanılmalıdır.
Laboratuar testleri günlük olarak yapılmalıdır. İdeali her gün aynı saate ve ilk numune tedavi başlangıcından 6 saat sonra, daha sonra her doz değişimini takiben 4–6 saat içerisinde alınmalıdır. Heparinin tüm – doz tedavisi esnasında, günlük laboratuar izlemede, aktive edilmiş kısmi tromboplastin zamanının (aPTT değeri) normal aralığın orta noktasının 1.5–2.5 katına veya kontrol değerine ayarlanması mutlaka gereklidir.
Derin ven trombozu, pulmoner emboli, stabil olmayan angina pektoris ve akut periferik arter oklüzyonun tedavisi:Yükleme dozu: 5 000 ünite intravenöz (şiddetli pulmoner embolide 10 000 ünite gerekebilir). İdame dozu: 1 000 – 2 000 ünite/saat intravenöz infuzyonla veya
12 saatte 10 000 – 20 000 ünite subkutan veya
4 saatte 5 000 – 10 000 intravenöz enjeksiyonla.
Miyokardiyal infarktüsü takiben mural trombozun profilaksisi: En az 10 gün, 12 saatte bir 12 500 ünite subkutan. Ekstrakorporeal dolaşım ve hemodiyalizde:Kardiyopulmoner by-pass: Başlangıçta 300 ünite/kg intravenöz, sonra aktive edilmiş pıhtılaşma zamanı (ACT)’ nı 400 – 500 saniye arasında korumak için doz ayarlanabilir.
Hemodiyaliz ve hemofıltrasyon: Başlangıç 1 000 – 5 000 ünite,
îdame: 1 000 – 2 000 ünite/saat, pıhtılaşma zamanını >40 dakika korumak için doz ayarlanır.
% 5 glukoz veya % 0.9 sodyum klorür içinde devamlı intravenöz infüzyon yoluyla veya aralıklı intravenöz enjeksiyon veya subkutan enjeksiyon yoluyla uygulanır.
Heparinin intravenöz enjeksiyon hacmi ISml’yi geçmemelidir.
Heparinin etkisi kısa süreli olduğundan, aralıklı intravenöz enjeksiyon yerine, intravenöz infüzyon İle veya subkutan enjeksiyonla uygulama tercih edilmektedir.
Dikkatli uygulanmalıdır. İlerlemiş renal ve hepatik hastalığı bulunan hastalarda, doz miktarında azaltma gerekebilir. Şiddetli renal bozukluğu olanlarda ve yaşlılarda (özellikle yaşlı kadınlarda) kanama riski artmaktadır.
Doz azaltılması ve aPTT izlenmesi tavsiye edilir.
Derin ven trombozu, pulmoner emboli ve arteryel tromboembolik olayların profılaksisi için: Doz önerilmez.
Derin ven trombozu, pulmoner emboli, stabil olmayan angina pektoris ve akut periferik arter oklüzyonun tedavisi için:
Yükleme dozu: 50 ünite/kg intravenöz
İdame dozu: 15–25 ünite/kg/saat intravenöz infüzyonla veya
12 saatte 250 ünite/kg subkutan veya
4 saatte 100 ünite/kg intravenöz enjeksiyonla.
Doz aPTT veya anti-Xa tayinine göre ayarlanır, subkutan olarak her 12 saatte bir 5 000 –10 000 ünite.
4.3. kontrendikasyonlar
HEPARIN SODIUM PANPHARMA aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır;
Heparin’e veya ilacın içeriğindeki yardımcı maddelere karşı aşırı duyarlılığı olanlarda, Prematüre bebekler veya yeni doğanlarda (benzİl alkol içerdiğinden), Yüksek miktarda alkol tüketenler, aktif kanaması olanlar veya diğer kanama hastalığı olanlar, ciddi karaciğer hastalığı bulunan (özofagus varisler dahil), purpura, şiddetli hipertansiyon, aktif tüberküloz veya aşın kılcal damar permabiliteli hastalarda, Halen veya önceden trombositopenisi bulunan hastalar. Heparin kullanan hastalarda nadiren oluşan deri nekrozu durumunda; trombositopeni riskine karşı, heparin’in subkütan veya intravenöz yoluyla daha fazla kullanımına devam edilmemesi gerekmektedir. Ameliyat sonrası kanama riskleri nedeniyle beyin ameliyatlarında, omurilik ve gözde, kanama riski bulunan bölgelerde yapılacak işlemlerde, henüz ameliyat olmuş hastalarda, lumbar ponksiyon veya bölgesel anestetik blok yapılan hastalar da heparin kullanılmamalıdır.Kanama eğilimi bulunan hastalarda veya gerçek veya potansiyel olarak bir kanama bölgesine sahip, örneğin hiyatus fıtığı, peptik ülser, neoplazma, bakteriyel endokardit, retinopati, kanamalı hemoroid, kafa içi kanaması şüphesi olan hastalarda, serebral tromboz veya düşük tehdidi olan hastalarda HEPARİN SODIUM PANPHARMA göreceli risk ve yararlan dikkatlice hesaplanmalıdır.
4.4. özel kullanım uyanları ve önlemleri
Heparin ile tedavi edilen (küratif veya koruyucu dozlarda) bir hastada;
İskemik felç, Miyokard enfarktüsü, Alt uzuvlarda akut iskemi, Pulmoner embolizm, Flebit, Tromboz şiddetlenmesi gibi trombotik vakalar olması halindeHeparin kaynaklı trombositopeni (HIT) sistematik olarak düşünülmeli ve bir trombosit (platelet) sayımı testi acilen gerçekleştirilmelidir.
Riskli durumlarda:
Peptik ülser, koryoretinal vasküler hastalık öyküsü olan veya beyin ve spinal kord ameliyatını takiben postoperatif periyotta lomber ponksiyon performansı intraspinal kanama riski için dikkate alınmalıdır. Mümkün olduğunca ertelenmelidir.
Platelet sayımının izlenmesi:
HIT riskine bağlı olarak, endikasyona ve uygulanan doza bakmaksızın platelet sayımının izlenmesi gereklidir. Tedaviden önce bir kez, sonrasında 21 gün boyunca haftada 2 kez platelet sayımı gerçekleştirlmeli, bu periyottan sonra tedavinin kesin uzatılması gereken durumlarda platelet sayımının gözlenmesi sıklığı tedavi durdurulana kadar haftada l’e yükseltilmelidir.
Heparin, aldosteron’un adrenal sekresyonunu baskılayabilir, bu durum hipoaldosteronizm ile birlikte hiperkalemi ve/veya metabolik asidoz’a yol açar. Bu olay yüksek potasyum kan seviyelerine sahip yüksek riskli hastalarda (diyabet hastaları, kronik böbrek yetmezliği olan hastalar, metabolik asi doz hikayesi olan hastalar, ACE inhibitörleri ve NSAIDs gibi potasyum kan seviyesini artıran İlaçlar kullanan hastalar) gözlenmiştir. Hiperkalemi riski tedavi boyunca artar vc genellikle geri dönüşümlüdür. Tedavinin uzaması halinde plazma potasyum seviyeleri yüksek riskli hastalarda İzlenebilir. Plazma potasyum miktarı, riskli hastalarda heparin tedavisinden önce ve 7 günden fazla tedavi gören tüm hastalarda mutlaka ölçülmelidir.
Heparin kaynaklı trombositopenİ (HIT):
İmmünolojik orijinli, bazen tromboza neden olan (fraksiyonlanmamış heparin ve daha az sıklıkla düşük molekül ağırlıklı heparinlerin neden olduğu) tip II trombositopenİ olarak bilinen heparin kaynaklı trombositopenİ riski vardır. HIT, < 100,000 değerindeki platelet sayımı ve/veya platelet sayımındaki %30–50 oranında belirgin bir düşüş ile iki ardışık ölçümle belirlenir. Başlıca, heparin uygulanmasını takiben 5–21. günler arasında gelişir (10 gün’ lük bir pik insİdansı ile) fakat heparin ile tedavi sırasında trombositopenİ öyküsü olan hastalarda daha erken oluşabilir. Sonuç olarak bu tipteki bir öykü derinlemesine mülakat sırasında sistematik olarak araştırılmalıdır. Ek olarak, ilacın tekrar sataşması (rechallenge) vakasının nüksetme riski birkaç yıl hatta ömür boyu sürebilir (Bkz bölüm 4.3).
5 günden fazla bir süre heparin tedavisi görenlerde trombosit ölçümü mutlaka yapılmalı ve trombositopeni gelişimi görülen hastalarda tedavi derhal durdurulmalıdır.
Tüm durumlarda, HIT başlangıcı acil bir durumdur ve uzman tavsiyesi gerektirir.
Platelet sayımındaki belirgin herhangi bir düşüş (başlangıçtaki değerin %30–50’si), değer kritik seviyeye ulaşmadan önce bir uyan olarak görülmelidir. Platelet sayımındaki düşüşün gözlenmesi her zaman;
Acil bir platelet sayımını Düşüş doğrulanmışsa heparin tedavisinin durdurulmasını gerektirir.Bu koşullar altında, yapılacak acil ölçümler in vitro veya İmmünolojik platelet agregasyon testlerinin sonuçlarına bağlı değildir; çünkü yalnızca bazı uzmanlaşmış laboratuarlar bu testleri rutin olarak yürütür ve sonuçlar en iyi ihtimal birkaç yıl sonra elde edilir. Bu testler yine de komplikasyonun tanısına yardım etmek için gerçekleştirilmelidir. Tedavi devam ederse büyük bir tromboz riski vardır.
MIT’in trombotik komplikasyonlarının tedavisi veya önlenmesiAntİkoagülasyona devam edilmesi gerekli görülüyorsa heparin, başka sınıf bir antitrombotik ajan ile değiştirilmelidir: danaparoİd sodyum veya hinıdin, duruma göre profılaktik veya küratif dozlarda verilir.
Oral antikoagülan ilaçlarla yer değiştirilme, oral antikoagülanlar ile trombotik olgunun şiddetlenme riskine bağlı olarak yalnızca bir defa platelet sayımı normale döndüğünde meydana gelmelidir.
Her ne kadar heparine karşı aşın duyarlılık nadir olsa da, alerji geçmişi olan hastalara 1,000 I.U lik bir deneme dozu tatbik edilmesi önerilmektedir. Düşük moleküler ağırlıklı heparinlere karşı aşın duyarlı olan hastalarda özen gösterilmelidir
Önerilen düşük doz rejimi, hastaların çoğunda, pıhtılaşma süresinde bir değişiklik yaratmamaktadır. Ancak, heparine karşı kişisel tepkisi olan hastaların büyük ameliyatlarında tedavinin kan pıhtılaşması üzerindeki etkisi mutlaka gözlem altında tutulmalıdır.
Spinal veya epidural anestezi durumunda dikkat edilmelidir (spinal hematom riski).
Heparin direnci:
Heparinin antikoagülan etkisi kişiden kişiye belirgin farklılıklar gösterir.
Terapötik bir hedefe ulaşmak için bir standart dozdaki heparine yetersiz yanıt olarak tanımlanan heparin direnci, hastaların yaklaşık %5 – 30’unda görülür.
Heparin direncinin gelişimine yol açan faktörler şunlardır:
– Normalin % 60'ından daha az antitrombin III aktivitesi (antitrombin III -bağımlı heparin direnci):
Azalmış antitrombin III aktivitesi, kalıtımsal ya da daha yaygın olarak, sonradan kazanılmış (çoğunlukla ikincil preoperatif heparin tedavisi, kronik karaciğer hastalığı, nefrotik sendrom, kardiyopulmoner by-pass, düşük dereceli yaygın intravasküler koagülasyon veya ilaç kullanımına bağlı Örneğin aprotinin, östrojen veya muhtemelen nitrogliserin kullanımı) olabilir.
– Normal veya normalin üstünde antitrombin III düzeyleri olan hastalar (antitrombin III -bağımsız heparin direnci):
Tromboembolik hastalıklar, artmış heparin klirensi
– Heparin bağlayıcı proteinlerin, faktör VIII, von Willebrand faktör, fıbrinojen, trombosit faktör 4 veya histidinden – zengin glikoprotein’in yükselmesi:
Aktif enfeksiyon (sepsis veya endokardit)
Ameliyat öncesi intra-aortik balon kontrpulsasyon
Trombosit azlığı
Trombositoz
İleri yaş
Plazma albümin konsantrasyonu 35g/dl
Heparin direnci, akut hastalarda, maligniteli ve gebelik veya doğum sonrası dönemde sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
HEPARİN SODIUM PANPHARMA koruyucu olarak benzil alkol 50 mg içermektedir. Şüpheli hastalara reçete edilirken dikkat edilmelidir. Prematüre bebekler ve yeni doğanlara uygulanmaması gerekir. Bebeklerde ve 3 yaşma kadar olan çocuklarda toksik reaksiyonlara ve aleıjik reaksiyonlara sebebiyet verebilir.
HEPARIN SODIUM PANPHARMA her dozunda 23 mg’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında sodyum içermez.
4.5. diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Analjezikler: Trombosit agrcgasyonunu etkileyen ilaçlarla örneğin: Asetilsalisilik asit (analjezik ve antipiretik dozda), asetilsalisilik asit (plateletleri inhibe eden dozda) ve diğer NSAID’ler ile dikkatli kullanılmalıdır. Ketorolak ile kanama riski artar (düşük – doz heparinle birlikte bile kullanılmasından kaçınılmalıdır).
Kortikostereoidler (gluko-): Addison hastalığının tedavisinde yerine koyma tedavisi olarak kullanılan hidrokortizon haricinde.
Antikoagülanlar, trombosit inhibitörleri, v.b: Oral antikoagülanlar, epoprostenol, klopidogrel, tiklopidin, streptokinaz, dipridamol, dekstran solüsyonları ile veya koagülasyonu etkileyebilen diğer ilaçlarla kanama riski artar.
Sefalosiporinler: Heparin İle birlikte aynı zamanda kullanıldığında bazı sefalosporinler, örneğin sefaklor, sefıksim ve seftriakson koagülasyon prosesini etkilerler ve bu nedenle de kanama riskini arttırabilirler.
ACE İnhibitörleri: Birlikte kullanılması ile hiperkalemi oluşabilir.
Nitratlar: Eşzamanlı olarak heparinle, intravenöz gliseril trinitrat infuzyonu uygulandığında heparin aktivitesinin azaldığı rapor edilmiştir.
Trombolitİk İlaçlar:
Hemorajik risk artabilir. Hasta düzenli olarak izlenmelidir.
Probenesid: Hcparinin antikoagülan etkisi artabilir.
Sigara İçmek: Nikotin, heparinin antikoagülan etkisini kısmen önleyebilir. Heparin dozu sigara içenlerde arttırılabilir.
Tanı testleri ile etkileşim, psödo-hipokalemİ (hemodiyaliz hastalarında), total tiroksin ve triiyodotironinin doğal olmayan artışı, stimule metabolîk asidoz ve endotoksin için kromojenik lizat tayininin inhibisyonu ile ilişkili olabilir. Heparin, immunoassay ile aminoglikozitlerin belirlenmesini etkileyebilir.
4.6. gebelik ve laktasyon
Gebelik kategorisi: C
Heparinin çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü üzerindeki etkisi ile ilgili yapılmış herhangi bir çalışma yoktur.
Gebelerde kullanılması kontrendike değildir. Heparin plasenta bariyerini geçmez. Herhangi bir durumda heparinin gebelerde kullanılmasına risk/yarar oranının değerlendirilmesinden sonra karar verilmelidir.
Hamilelik sırasında uzun süreli heparin tedavisi ile azalmış kemik dansİtesi bildirilmiştir. Kanama problemi gebelik sırasında veya doğumdan sonra görülebilir. Özellikle uteroplasental hemoraji nedeniyle doğumda önlem alınması gereklidir.
Heparin anne sütüne geçmez. Bu nedenle, heparin ile tedavi boyunca emzirmek mümkündür.
Yeterli çalışma yoktur.
4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır veya ihmal edilebilir bir etkiye sahiptir.
4.8. i̇stenmeyen etkiler
İstenmeyen yan etkilerin sınıflandırılmasında aşağıdaki sistem kullanılmıştır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
En sık bildirilen istenmeyen etkiler; kanama, karaciğer enzimlerinde geri dönüşümlü artış, geri dönüşümlü trombositopeni ve çeşitli deri reaksiyonları. İzole raporlarda yaygın alerjik reaksiyonlar, deri nekrozu ve priapizm bildirilmiştir.
Seyrek: | Trombositopeni gözlemlenmiştir ( Bkz. Bölüm 4.4). Heparİne bağlı iki tip trombositopeni tanımlanmıştır: En yaygın olanı Tip I’dir. Tipi, genellikle orta derecelidir (genellikle >50×109/L) ve geçicidir. Heparinin uygulanmasından sonra 1–5 gün içinde meydana gelir. Tipli, daha seyrek goruiur ama çoğu şiddetli trombositopeni şeklindedir (genellikle <50 × 109/L). İmmun sisteme bağımlıdır ve heparinin uygulanmasından bir hafta sonra veya daha sonra meydana gelir (daha önce heparin kullanmış hastalarda daha erken meydana gelir). Bu durum trombositopeninin başlamasından önce görülebilen trombosit – kümelenmesi antikorunun üretimi ve tromboembolik komplikasyonlar ile ilişkilidir. Heparin derhal kesilmelidir. |
Bazı durumlarda trombositopeni tip Il’ye venöz veya arteriyel tromboz eşlik eder.
Bağışıklık sistemi bozuklukları
Seyrek: | Çeşitli hipersensitivite belirtiler ile her tür ve şiddetli alerjik reaksiyonlar (konjonktivit, rinit, astım, taşikardi, ateş..) Anaflaktik reaksiyonlar ve anaflaktik şok Anjİyonörotik ödem |
Seyrek: Heparin plazmada potasyum artışıyla sonuçlanabilen hipoaldosteronizm’e
neden olabilir. Nadiren klinik olarak anlamlı hiperkalemi özellikle böbrek yetmezliği olan ve diyabetli hastalarda oluşabilir (Bkz. Bölüm 4.4).
Seyrek: Kanama. Daha çok heparinin yüksek dozuyla oluşabilir (Bkz. 4.4. Özel
kullanım uyarılan ve önlemleri ve 4.9. Doz aşımı).
Çok nadir epidural ve spinal hematom vakaları, spînal veya epidural anestezi veya spinal ponksiyon uygulanmasında proflaksi için heparin alan hastalarda bildirilmiştir.
Seyrek: Yükselmiş transaminaz, gamma-GT, LDH ve lipaz düzeyleri.
Genellikle heparin kesildikten sonra düzelirler.
Yaygın: Döküntü (eritematöz ve makülopapüler gibi çeşitli tipte döküntü), ürtiker,
kaşıntı.
Seyrek: Cilt nekrozu. Cilt nekrozu oluşursa tedavi derhal durdurulmalıdır.
Yaygın olmayan; Heparinle uzun süreli tedavilerde (bir kaç aydan fazla) osteoporoz ve alopesi oluşabilir. En az 6 ay, günde 10,000 LU. ‘den fazla heparin uygulanan kadınlarda önemli ölçüde kemik demineralizasyonu bildirilmiştir.
Çok seyrek: Priapizm rapor edilmiştir.
Çok yaygın: Enjeksiyon yeri reaksiyonları; cilt altına lokal enjekte edildiğinde
irritasyon oluşabilir.
4.9. doz aşımı ve tedavisi
Heparin tedavisinde potansiyel tehlike kanamadır. Fakat genellikle doz aşımından dolayı oluşur ve bu risk sıkı laboratuar kontrolleri ile aza indirilebilir. Hafif kanama genellikle heparin uygulanmasının sona erdirilmesiyle tedavi edilebilir. Eğer kanama daha şiddetliyse pıhtılaşma zamanı ve trombosit sayısı tayin edilmelidir. Uzamış pıhtılaşma zamanı, aşırı antikoagülan etkisi intravenöz protamin sülfat ile nötralize edilebilir. Her 100 IU heparinİ, İmg protamin sülfat nötralize eder. İhtiyaç duyulan protamin miktarı, nötralizasyonu tamamlayacak miktarda olmalıdır. Protamin sülfat yavaş yavaş yaklaşık 10 dakika içinde bolus olarak uygulanır ve dozu 50 mg’ı geçmemelidir. Eğer heparin enjeksiyonundan 15 dakikadan fazla geçmişse gereken protamin dozu daha düşük olacaktır.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1. farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antitrombotik ajan/heparin grubu
ATC kodu:B01AB01
Heparin normal koagülasyon sisteminin çeşitli safhalarında etkisini gösteren bir antikoagülan ajandır. İn vitro ve in vivo koşullarda kanın pıhtılaşmasına ve fibrin pıhtılarının oluşumuna öncülük eden reaksiyonları inhibe eder. Küçük terapötik dozlardaki heparinin plazmada bulunan antitrombin III (heparin ko-faktörü) ile kombinasyonu, aktive olmuş faktör X’i İnaktive eder ve protrombinin trombine dönüşmesini engelleyerek trombozu inhibe eder. Bu inhibisyonunun hızı doza bağımlı olarak artar. Aktif trombozun meydana gelmesi durumunda daha fazla miktarlardaki heparin, trombini inaktive ederek ve fibrinojenin fibrine dönüşümünü engelleyerek, daha fazla pıhtı oluşumunu engelleyebilir. Heparin ayrıca fibrin-stabilize faktörünün aktive olmasını inhibe ederek dayanıklı bir fibrin pıhtı oluşumunu da önler.
Heparin fibrinolitik aktiviteye sahip değildir, bu nedenle mevcut pıhtıları çözmez.
Kanama zamanı genellikle heparin ile etkilenmez. Pıhtılaşma zamanı heparinin tam tedavi dozunda uzar, düşük dozlarında ise etkilenmez.
5.2. farmakokinetik özellikler
İntravenöz enjeksiyondan hemen sonra, subkutan enjeksiyonda ise 20–30 dakika sonra antikoagülan etkisini gösterir.
Emilİm:
Oral, rektal, intramüsküler, subkutan uygulamalarda heparin normal absorbsiyonunu göstermez. Subkutan uygulama şekli sadece proflaktik amaçlı kullanımda kabul edilebilir.
Dağılım:
Heparin plasentaya geçmez, anne sütüne karışmaz.
Biyo transformasyon:
Heparin karaciğerde metabolize olur. Heparinin bir kısmı platelet faktörü IV, plazma proteinleri (fıbrinojen dahil), retiküloendotelyal sistem gibi çeşitli faktörlerle nötralize edilir. Metaboliti inaktiftir.
Elİminasyon:
Heparinin plazma yarı ömrü doza ve kullanım şekline bağlı olarak kişiden kişiye büyük değişiklik gösterir ve ortalama olarak 90 dakika olarak kabul edilir.
Heparin böbrekler tarafından elimine olur ve az miktarı idrarla değişmeden atılır.
Yarı ömür eliminasyon süresi; obezite, böbrek yetmezliği, malignite, pulmoner embolizm, karaciğer fonksiyon bozukluklarının ve enfeksiyonların varlığına bağlı olarak değişebilir.
60 yaşın üstündeki hastalar aynı miktar doz alan 60 yaşın altındaki hastalara kıyasla daha yüksek heparin plazma seviyelerine ve daha uzun aktive edilmiş kısmi tromboplastin zamanına (aPPTs) sahip olabilirler.
5.3. klinik öncesi güvenlilik verileri
Klinik öncesi güvenlilik verileri diğer bölümlere dahil edilmiştir, eklenecek klinik veri bulunmamaktadır.
6. farmasötîk özelli̇kler
6.1. yardımcı maddelerin listesi
Benzi 1 alkol
Sodyum klorür
Sodyum hidroksit veya hidroklorik asit
Enjeksiyonluk su
6.2. geçimsizlikler
Herhangi bir uygunluk çalışması yürütülmediği için bu ürün diğer tıbbi ürünlerle karıştırılmamalıdır.
Heparin birçok enjektabl preparatlarla geçimsizdir, örneğin bazı antibiyotikler, opioid analjezikler ve antihistaminikler.
Aşağıdaki ilaçlar heparinle geçimsizdir:
Alteplaz, amikasin sülfat, amiodaron hidroklorür, ampisilin sodyum, aprotinin, benzilpenisilin potasyum veya sodyum, sefalotin sodyum, klorpromazin hidroklorür, siprofloksasin laktat, sisatraküryum besilat, sitarabin, dakarbazin, daunorubisin hidroklorür, diazepam, doksorubisin hidroklorür, droperidol, eritromisin laktobionat, gentamisin sülfat, haloperidol laktat, hyaluronidaz, hİdrokortizon sodyum süksİnat, kanamisin sülfat, labetolol hidroklorür, metisilin sodyum, metotrimeprazin, nedimisin sülfat, nikardipin hidroklorür, oksitetrasiklin hidroklorür, petidin hidroklorür, polimiksin B sülfat, promethazin hidroklorür, streptomisin sülfat, tobramisin sülfat, triflupromazin hidroklorür, vankomisin hidroklorür ve vinblastin sülfat.
Dobutamin hidroklorür ve heparinle çökelti oluşacağından, karıştırılmamalı veya aynı intravenöz hat üzerinden infuzyonu yapılmamalıdır.
Heparin ve reteplaz’m kombine çözeltisi geçimsizdir. Eğer reteplaz ve heparinin, bir Y-hattı ile birlikte aynı hat boyunca verilmesi gerekliyse, reteplaz enjeksiyonundan önce ve enjeksiyonu takiben hat, %0,9 şalin veya %5 glukoz çözeltisi ile yıkanmalıdır.
6.3. raf ömrü
60 ay
6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında orijinal ambalajında saklayınız. Dondurmayınız.
6.5. ambalajın niteliği ve içeriği
Klorobütil tıpalı, alüminyum kapşonlu, plastik flipp-off kapaklı tip I renksiz cam flakon.
10 flakon/kutu ve 1 flakon/kutu olacak şekilde ambalajlanır.
6.6. beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller ‘Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği’ ve ‘Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü yönetmelikleri’ne uygun olarak imha edilmelidir.
7.
VEM İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti.
Cinnah Cad. Yeşilyurt Sok. No: 3/2
Çankaya / Ankara
Telefon : (0312) 427 43 57–58
Faks : (0312) 427 43 59
8. ruhsat numarasi(lari)
115/47
9. i̇lk ruhsat tari̇hi̇/ruhsat yeni̇leme tari̇hi̇
İlk ruhsat tarihi: 27/01/2004
Ruhsat yenileme tarihi: 27/01/2009