KISA ÜRÜN BİLGİSİ - DUPHASTON 10 MG FILM KAPLı TABLET
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
DUPHASTON 10 mg film kaplı tablet
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
Her bir film kaplı tablet 10 mg didrogesteron içerir.
Sığır kaynaklı laktoz monohidrat 111,1 mg
Yardımcı maddeler için bölüm 6.1’e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Oral yoldan kullanılan film kaplı tablet
Yuvarlak, bikonveks, çentikli, beyaz, bir yüzünde çentiğin her iki tarafında ‘155’ yazılı film kaplı tablet (çapı 7 mm).
Çentik çizgisi, tabletin eşit dozlara bölünmesi amacıyla kullanılmaz, sadece yutmayı kolaylaştırmak amacıyla tableti rahatlıkla ikiye kırmak içindir.
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1 terapötik endikasyonları
– Menstrüasyon siklusunun düzenlenmesi
– Endometriyozis
– Dismenore
– Korpus luteum yetmezliğine bağlı infertilite
– Yardımcı Üreme Teknikleri (ART) ile yapılan tedavinin bir parçası olarak luteal destek
– Progesteron eksikliğine bağlı düşük tehdidi
– Progesteron eksikliğine bağlı tekrarlayan düşükler
– Pre-menstruel sendromların tedavisinde
DUPHASTON, uterusu intakt olan kadınlarda, Hormon Replasman Tedavisi’nde (HRT), östrojen tedavisine ilave olarak aşağıdaki durumlarda siklik destek için kullanılabilmektedir:
– Postmenopozal dönemde endometriyal hiperplazinin önlenmesi
– Disfonksiyonel uterus kanaması
– Sekonder amenore
4.2 pozoloji ve uygulama şekliduphaston ile yapılan tedavide aşağıda belirtilen dozaj rejimleri tavsiye edilmektedir. doz miktarı, tedavi edilecek hastalığın şiddetine ve her hastanın tedaviye verdiği yanıta göre ayarlanabilir.
Siklusun düzenlenmesi
28 gün süren bir siklusa ulaşmak için siklusun 11–25’inci günleri arasında günde 1 DUPHASTON tablet.
Endrometriyozis
Siklusun 5–25’inci günleri arasında veya tüm siklus boyunca günde 1–3 DUPHASTON tablet. Günde birkaç defa alınan 10 mg’lık dozlar, gün içinde yayılarak alınmalıdır. Tedaviye en yüksek dozla başlanması tavsiye edilmektedir.
Dismenore
Siklusun 5–25’inci günleri arasında günde 1–2 DUPHASTON tablet. Günde birkaç defa alınan 10 mg’lık dozlar, gün içinde yayılarak alınmalıdır. Tedaviye en yüksek dozla başlanması tavsiye edilmektedir.
Korpus luteum yetmezliğine bağlı infertilite
Siklusun 14–25’inci günleri arasında günde 1 DUPHASTON tablet.
Tedavi, birbirini izleyen en az 6 siklus boyunca sürdürülmelidir. Bu tedaviye, gebeliğin ilk aylarında tekrarlayan düşükler için belirtilen dozlarda devam edilmesi tavsiye edilebilir.
Yardımcı Üreme Tekniği (ART) ile yapılan tedavinin bir parçası olarak luteal destek
Oositin alındığı gün başlayıp, gebeliğin doğrulanması halinde 10 hafta boyunca devam etmek üzere günde üç kez 1 DUPHASTON tablet (günde 30 mg).
Düşük tehdidi
Başlangıç dozu: Bir kerede 4 DUPHASTON tablet, ardından 8 saatte bir, 1 DUPHASTON tablet. Günde birkaç defa alınan 10 mg’lık dozlar, gün içinde yayılarak alınmalıdır. Tedaviye en yüksek dozla başlanması tavsiye edilmektedir.
Tedavi sırasında semptomların devam etmesi veya nüksetmesi halinde, doz, 8 saatte bir, 2 tablet alınmalıdır.
Etkili doza, semptomlar sona erdikten sonraki bir hafta boyunca devam edilmelidir; daha sonra kademeli olarak azaltılabilir. Semptomların nüksetmesi halinde, etkili doz ile tedaviye derhal başlanmalıdır.
Tekrarlayan düşük
Gebeliğin 20’inci haftasına kadar günde 1 DUPHASTON tablet; doz daha sonra kademeli olarak azaltılabilir. Tedaviye tercihen konsepsiyondan önce başlanmalıdır.
Tedavi sırasında düşük tehdidi semptomlarının ortaya çıkması halinde, tedaviye, düşük tehdidi endikasyonu için tanımlandığı şekilde devam edilmelidir.
Disfonksiyonel uterus kanaması
Kanamayı durdurmak için 5–7 gün boyunca günde 2 DUPHASTON tablet. Kan kaybı, birkaç gün içinde büyük oranda azalır. Tedavinin sonlandırılmasından birkaç gün sonra yoğun bir çekilme kanaması başlar. Hasta bu konuda uyarılmalıdır.
Devamındaki yoğun kanama, gerektiğinde 2–3 siklusta östrojen ilavesiyle birlikte, profilaktik doz olarak siklusun 11–25’inci günleri arasında günde 1 DUPHASTON tablet verilerek önlenebilir. Daha sonra, hastanın normal siklusuna dönüp dönmediğinin kontrol edilmesi için bu tedavi kesilebilir.
Sekonder Amenore
Endojen veya eksojen östrojen ile yeterli derecede hazır hale gelmiş endometriyumun optimum sekretuvar dönüşümü için siklusun 11–25’inci günleri arasında günde 1 veya 2 DUPHASTONtablet.
Postmenopozal dönemde endometriyal hiperplazinin önlenmesi
28 günlük östrojen tedavisinin her siklusu için, ilk 14 gün yalnızca östrojen kullanılır ve devamındaki 14 gün östrojen tedavisine ek olarak günde 1 veya 2 tablet 10 mg didrogesteron alınır. Günlük 10 mg didrogesterondan 2 tablet alındığında, dozlar gün içinde bölünerek alınmalıdır. Didrogesteron alırken genellikle çekilme kanaması meydana gelir.
Postmenopozal kadınlarda östrojen/progesteron kombinasyon tedavisi, her hasta için tedavinin amaçları ve risklerine uygun düşen etkili en düşük doz ve en kısa süre ile sınırlandırılmalı ve düzenli olarak değerlendirilmelidir (bkz. Bölüm 4.4).
Pre-menstrüel sendromlar: Siklusun ikinci yarısında başlayıp, bir sonraki siklusun ilk gününe kadar günde iki kez 10 mg. Başlangıç günü ve tedavi günü süresi bireysel siklus uzunluğuna bağlı olacaktır.
Ağzı yolu ile alınır. Daha yüksek dozajların alınması gerektiği durumlarda, tabletler gün içinde eşit dağıtılarak alınmalıdır.
Ciddi karaciğer bozuklukları veya tıbbi öyküsünde ciddi karaciğer bozuklukları durumunda, karaciğer fonksiyon değerleri normale dönene kadar bu ilaç kullanılmamalıdır.
İlk adet öncesinde didrogesteronun ilgili kullanımı mevcut değildir.
12–18 yaş arası adolesanlarda didrogesteronun güvenliliği ve etkililiği belirlenmemiştir.
Veri mevcut değildir.
4.3 kontrendikasyonlar
Etkin madde veya Bölüm 6.1’de listelenen yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık Tanı konmamış vajinal kanamalar Yardımcı Üreme Tekniği (ART) ile yapılan tedavinin bir parçası olarak uygulanan luteal destek tedavisi, eğer abortus veya spontan abortus gelişirse kesilmelidir. Ciddi karaciğer bozuklukları veya tıbbi öyküsünde ciddi karaciğer bozuklukları durumunda, karaciğer fonksiyon değerleri normale dönene kadar Kombinasyon tedavisindeki didrogesteron gibi progestojenler ile kombinasyon halinde östrojenlerin kullanımına ilişkin kontrendikasyonlar Seks hormonuna bağlı bilinen veya şüpheli maligniteler
4.4 özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Disfonksiyonel uterus kanamasından dolayı didrogesteron ile tedaviye başlamadan önce herhangi bir organik sebep ekarte edilmelidir.
Tedavinin ilk ayları boyunca ara kanamalar ve lekelenme meydana gelebilir. Ara kanama veya hafif kanamalar, tedavi başladıktan sonra ya da tedavi devam ederken meydana geliyorsa veya tedavi kesildikten sonra devam ediyorsa, endometriyal malignite şüphesini ekarte etmek için nedenini araştırmak üzere endometriyal biyopsiyi de içerebilecek bir araştırma yapılmalıdır.
Aşağıdaki durumların ilk kullanım ile birlikte ortaya çıkması veya zaman içinde kötüleşmesi halinde tedavinin kesilmesi düşünülmelidir:
– Oldukça şiddetli baş ağrısı, migren veya serebral iskemi belirten semptomlar
– Kan basıncında belirgin artış
– Venöz tromboemboli oluşumu
Düşük tehdidi veya tekrarlayan düşük durumlarında, fetüsün yaşayıp yaşamadığı belirlenmelidir ve gebeliğin devam edip etmediği ve embriyonun hayatta olup olmadığı tedavi sırasında izlenmelidir.
Gözlem gerektiren durumlar:
Seks hormonlarının nadiren oluşan aşağıdaki durumları etkilediği ve gebelik veya seks hormonu kullanımı sırasında ortaya çıktığı veya kötüleştiği bilinmektedir: kolestatik sarılık, gebelik herpesi, şiddetli kaşıntı, otoskleroz ve porfiri.
Depresyon öyküsü olan hastalar dikkatli şekilde izlenmelidir; ağır depresyonun nüksetmesi halinde didrogesteron tedavisi kesilmelidir.
“Postmenopozal dönemde endometriyal hiperplazinin önlenmesi” endikasyonunda DUPHASTON kullanımına ilişkin uyarılar ve önlemler
Önemli: Östrojen preparatının ürün bilgisinde yer alan uyarıları ve önlemleri de dikkate alınız.
Postmenopozal semptomların tedavisinde, HRT (Hormon Replasman Tedavisi), sadece hayat kalitesini olumsuz etkileyen postmenapozal semptomlara yönelik olmalıdır. Her durumda, en az yılda bir kez risklere ve faydalara ilişkin dikkatli bir değerlendirme yapılmalıdır ve eğer faydası riskinden fazla ise tedaviye devam edilmelidir.
Tıbbi muayene / takip
Hormon replasman tedavisine başlamadan veya yeniden uygulamadan önce, tam kişisel ve aile tıbbi öyküsü alınmalıdır. Fiziksel (pelvik ve meme muayenesi dahil) muayene, öykü, kontrendikasyonlar ve uyarılar rehberliğinde uygulanmalıdır. Tedavi sürecinde, sıklık ve özelliği kişiye göre düzenlenmek kaydı ile düzenli kontroller tavsiye edilmektedir. Kadınlara memelerinde fark ettikleri her tür değişikliği doktorlarına bildirmeleri gerektiği söylenmelidir (aşağıda ‘Meme Kanseri’ bölümüne bakınız).
Kişinin klinik ihtiyaçlarına göre uyarlanan, mevcut kabul edilmiş tarama uygulamalarına uygun görüntüleme araçlarını kullanarak (örneğin mamografiyi de içerecek şekilde) incelemeler yapılmalıdır.
Endometriyal hiperplazi ve karsinoma
Uterusu alınmamış kadınlarda, östrojenin progestojen desteği olmaksızın uzun süreli kullanımı durumunda endometriyal hiperplazi ve endometriyal karsinoma riski artar. Süreye ve östrojen dozuna bağlı olarak, risk, östrojen kullanmayan kadınlardan 2–12 kat daha yüksek olabilir. Östrojen tedavisinin kesilmesinden sonra en az 10 yıl bu risk devam eder. Bu ilave risk, ayda/28 günlük siklus boyunca en az 12 gün süreyle didrogesteron gibi bir progestojen ile östrojen tedavisinin birleştirilmesi ile önlenebilir.
Tedavinin ilk ayları boyunca ara kanamalar ve lekelenme meydana gelebilir. Ara kanama veya hafif kanamalar, tedavi başladıktan sonra ya da tedavi devam ederken meydana geliyorsa veya tedavi kesildikten sonra devam ediyorsa, ilave araştırma yapılmalıdır. Buna maligniteyi ekarte etmek için endometriyal biyopsi dahildir.
Meme kanseri
Mevcut tüm veriler, kombine östrojen-progestojen hormon replasman tedavisi uygulanan ve hatta sadece östrojen içeren hormon replasman tedavisi alan kadınlarda, hormon replasman tedavisi süresine bağlı olarak, meme kanseri riskinin arttığını ortaya koymaktadır.
Kombine östrojen-progestojen tedavisi:
Randomize, plasebo kontrollü bir çalışma olan Kadın Sağlık Girişimi (WHI-Women's Health Initiative) Çalışması ve epidemiyolojik çalışmalar, 3 yıl veya daha uzun süre kullanımdan sonra meme kanseri riskinde artış olduğu bulgusu konusunda tutarlıdır. Bu ilave risk tedavi kesildikten sonra en fazla 5 yıl sürmektedir. Hormon replasman tedavisi, özellikle östrojen-progestojen kombine tedavisi, mamografik görüntülerin yoğunluğunu arttırarak meme kanserinin radyolojik tespitini olumsuz etkileyebilir.
Over kanseri
Over kanseri, meme kanserinden daha nadir gorülür.
Geniş bir meta analizden elde edilen epidemiyoloiik kanıtlar, tek başına östrojen veya kombine östrojen-projestojen içeren HRT ürünlerini kullanan kadınlarda 5 yıl içerisinde belirgin hale gelen ve kesildikten sonra zamanla azalan hafif bir risk artışı göstermektedir.
WHI (Woman Health lnitiative) çalışması dahil diğer bazı çalışmalar, kombine HRT kullanımının benzer veya biraz daha düşük bir risk ile ilişkili olabileceğini ileri sürmektedir (bkz Bölüm 4.8).
Venöz tromboembolizm
Hormon replasman tedavisi, 1,3–3 kat daha fazla venöz tromboembolizm (VTE), yani derin ven trombozu veya pulmoner embolizm gelişme riski ile ilişkilendirilmektedir. Bu durumun meydana gelmesi, daha sonraki dönemlere kıyasla hormon replasman tedavisinin ilk yıllarında daha olasıdır.
Bilinen trombofilisi olan hastalarda venöz tromboembolizm riski artar ve hormon replasman tedavisi bu riske katkı yapabilir. Dolayısıyla hormon replasman tedavisi bu hastalarda kontrendikedir.
Venöz tromboembolizme ilişkin genel olarak bilinen risk faktörleri arasında, östrojenlerin kullanımı, ileri yaş, majör cerrahi müdahale, uzun süreli hareketsizlik, obezite (VKE >30 kg/m2), gebelik/doğum sonrası periyot, sistemik lupus eritematozis (SLE) ve kanser sayılabilir. Venöz tromboembolizmde varikoz venlerinin olası rolüne ilişkin bir konsensus bulunmamaktadır.
Tüm postoperatif hastalarda olduğu gibi, cerrahi müdahaleden sonra venöz tromboembolizmi önlemek için tedbir alınması düşünülmelidir. Elektif cerrahi sonrası uzun dönemli hareketsizlik bekleniyorsa, hormon replasman tedavisinin, müdahalenin 4–6 hafta öncesi geçici olarak kesilmesi önerilir. Hasta tamamen mobilize olana kadar tedavi yeniden başlatılmamalıdır.
Kişisel öyküsünde venöz tromboembolizm olmayan ancak genç yaşında tromboz öyküsü olan birinci dereceden bir yakını olan hastalarda, tarama, bununla ilgili sınırlamalar açık şekilde ele alınarak önerilebilir (trombofilik anormalliklerin sadece bir bölümü taramada tanımlanabilir). Aile bireylerinde tromboza neden olan bir trombofilik sapma tanımlanırsa veya bu ciddi bir anormallik ile ilgiliyse (örn., antitrombin, S proteini veya C proteini eksikliği veya kusurlar kombinasyonu) hormon replasman tedavisi kontrendikedir.
Halihazırda kronik antikoagülan tedavisi gören hastalar, hormon replasman tedavisi kullanımının fayda-risk durumuna ilişkin dikkatli bir değerlendirmeden geçmelidir.
Tedavinin başlamasını takiben VTE gelişirse ilaç uygulaması sonlandırılmalıdır. Hastalar, tromboembolizmin sonucu olabilecek semptomların (örneğin, bacakta ağrılı şişme, göğüste ani ağrı, nefes darlığı) oluşması durumunda derhal doktorlarını bilgilendirmeleri konusunda uyarılmalıdır.
Koroner kalp hastalığı
Kombine östrojen-progestojen veya sadece östrojen içeren hormon replasman tedavisi alan, mevcutta koroner kalp hastalığı olan veya olmayan kadınlarda miyokard enfarktüsüne karşı korunmaya dair randomize kontrollü çalışmalardan bir kanıt elde edilememiştir.
Kombine östrojen-progestojen tedavisi:
Kombine östrojen-progestojen içeren hormon replasman tedavisi kullanımı sırasındaki rölatif koroner kalp hastalığı riski biraz artmaktadır. Başlangıçtaki mutlak koroner kalp hastalığı riski, büyük ölçüde yaşa bağlı olduğu için, östrojen-progestojen kullanımına bağlı, ekstra koroner kalp hastalığı vakalarının sayısı menopoza yaklaşan sağlıklı kadınlarda çok düşüktür ancak daha ileri yaşlarda artmaktadır.
İskemik Serebrovasküler Olay (SVO)
Kombine HRT veya sadece östrojen içeren HRT, iskemik SVO riskinde 1–5 kata kadar artış ile ilişkilendirilmektedir. Rölatif risk, yaşla veya menopoz sonrası süre ile değişmez. Ancak, başlangıçtaki SVO riski büyük ölçüde yaşa bağlı olduğu için, mutlak risk yaşla birlikte artmaktadır-
Yardımcı maddeler
Bu ilaç laktoz monohidrat içerir-
Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir-
4.5 Diğer Tıbbi Ürünlerle Etkileşimler ve Diğer Etkileşim Şekilleri
In vitro veriler, farmakolojik olarak aktif olan ana metabolit 20a-dihidrodidrogesteronun (DHD) ve daha az oranda didrogesteronun başlıca CYP3A4 ile metabolize olduğunu göstermektedir-
Progestojenlerin klirensini artıran maddeler
Enzim indüksiyonundan dolayı düşük etkililiğe neden olacak progestojenlerin klirensini artıran maddeleri içeren ilaçlara örnek: barbitüratlar, fenitoin, karbamazepin, primidon, rifampisin ve ritonavir, neviparin ve efavirenz gibi HIV ilaçları ve ayrıca St- John’s Wort (hypericum perforatum ).
Didrogesteronun klirensindeki artış, etkinin klinik olarak azalmasına ve kanama paterninde değişikliğe neden olabilir.
Progestojenlerin klirensine çeşitli şekilde etki eden maddeler:
HCV inhibitörleri ile kombinasyon dahil olmak üzere HIV proteaz inhibitörleri ve non-nükleosid revers transkriptaz inhibitörlerinin birçok kombinasyonu, progestojenlerle eş zamanlı uygulandığında, progestojenin plazma konsantrasyonunu yükseltebilir veya düşürebilir. Bazı durumlarda, bu değişikliklerin net etkisi klinik açıdan anlamlı olmayabilir.
Bu nedenle, eş zamanlı uygulanması halinde potansiyel etkileşimler ve bununla ilişkili tavsiyeler için HIV/HCV ilaçlarının ürün bilgisine bakılmalıdır.
Progestojenlerin klirensini düşüren maddeler (enzim inhibitörleri):
Enzim inhibitörleri ile olası etkileşimlerin klinik anlamı bilinmemektedir. Güçlü CYP3A4 inhibitörlerinin eşzamanlı kullanımı, progestojenlerin plazma konsantrasyonunu artırabilir.
Veri bulunmamaktadır.
4.6 gebelik ve laktasyongebelik kategorisi b
Geçerli değildir.
Sınırlı sayıda gebelikte maruz kalma olgularından gelen veriler, didrogesteronun gebelik üzerinde ya da fetusun/yeni doğan çocuğun sağlığı üzerinde advers etkileri olduğunu göstermemektedir. Bugüne kadar herhangi önemli bir epidemiyolojik veri elde edilmemiştir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. kısım 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
9 milyondan fazla gebe kadının didrogesterona maruz kaldığı tahmin edilmektedir. Bugüne kadar gebelik süresince didrogesteron kullanımının zararlı bir etkisi olduğuna dair bulgu bulunmamaktadır. Literatürde bir çalışmada, bazı progestojenlerin kullanımının, hipospadias riskindeki artış ile ilişkili olduğu raporlanmıştır. Bununla birlikte, bu durum diğer çalışmalarda bugüne kadar açık şekilde teyit edilmediği için, progestojenlerin hipospadias oluşumuna olan etkisi ile ilgili kesin bir sonuca ulaşılamaz.
Erken gebelik döneminde didrogesteron ile tedavi edilen sınırlı sayıda kadın ile yapılan klinik çalışmalar risk düzeyinde bir artış göstermemiştir. Didrogesteron hakkında bugüne kadar başka bir epidemiyolojik veri bulunmamaktadır.
Embriyonal/fetal ve doğum sonrası geliştirme sırasında yapılan klinik olmayan çalışmada gözlemlenen etkiler farmakolojik profil ile uyumludur. Sadece insanlardaki maksimum maruziyetin önemli ölçüde aşıldığı durumlarda istenmeyen etkiler oluşmuştur bakınız bölüm 5.3).
Didrogesteron doktor tarafından gerekliliği açıkça belirtilirse gebelikte kullanılabilir.
Didrogesteronun anne sütüne geçtiğine dair veri bulunmamaktadır. Didrogesteronun anne sütüne geçip geçmediği ile ilgili araştırma yapılmamıştır. Diğer progestojenler ile deneyimler progestojen ve metabolitlerin anne sütüne küçük miktarlarda geçtiğini göstermektedir. Bebek için riskli olup olmadığı bilinmemektedir. Bu nedenle laktasyon döneminde didrogesteron kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite:
Didrogesteronun fertiliteyi etkilediğine dair veri bulunmamaktadır.
4.7 araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Didrogesteronun araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde çok az bir etkisi vardır.
Seyrek olarak, didrogesteron, özellikle alındıktan sonraki ilk birkaç saat içinde somnolans ve/veya baş dönmesine yol açabilir. Dolayısıyla, araç veya makine kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
4.8 i̇stenmeyen etkiler
Didrogesteronun, östrojen tedavisi ile birlikte kullanılmadığı endikasyonlara ilişkin klinik araştırmalarda, ürünün en yaygın bildirilen istenmeyen etkileri; vajinal kanama, metroraji, meme ağrısı/hassasiyeti, bulantı, kusma, karın ağrısı ve migren/baş ağrısıdır.
Aşağıda yer alan istenmeyen etkiler ve sıklıkları, didrogesteronun östrojen tedavisi olmadan kullanıldığı endikasyonlardaki klinik çalışmalar (n=3483) sırasında gözlemlenmiş olup; Yardımcı Üreme Teknikleri (ART) ile yapılan tedavinin bir parçası olarak luteal destekte didrogesteronun kullanıldığı şirket sponsorlu iki girişimsel klinik çalışmada (n=1.036) ve spontan raporlardan elde edilmiştir. Sıklıklar, en konservatif yaklaşıma dayanmaktadır.
Çok yaygın (> 1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (> 1/1000 ila < 1/100); seyrek (> 1/10000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
MeDRA Sistem organ sınıfı | Çok Yaygın >1/10 | Yaygın >1/100 ila < 1/10 | Yaygın Olmayan > 1/1000 ila < 1/100 | Seyrek > 1/10000 ila < 1/1000 |
(Kist ve polipler de dahil olmak uzere) iyi huylu ve kötu huylu neoplazmalar | Progestojene bağımlı neoplazmların boyutunda büyüme (meningioma gibi) | |||
Kan ve lenf sistemi hastalıkları | Hemolitik anemi |
Bağışıklık sistemi hastalıkları | Aşırı duyarlılık | |||
Psikiyatrik hastalıklar | Depresif ruh hali | |||
Sinir sistemi hastalıkları | Migren/ Baş ağrısı | Baş dönmesi | Somnolans | |
Gastrointestinal hastalıklar | Bulantı, kusma, karın ağrısı | |||
Hepatobilier hastalıklar | Karaciğer fonksiyonlarında bozulma (sarılık, asteni veya kırıklık ve karın ağrısı ile birlikte) | |||
Deri ve deri altı doku hastalıkları | Alerjik dermatit (örn: kurdeşen, kaşıntı, ürtiker) | Anjiyoödem* | ||
Üreme sistemi ve meme hastalıkları | Vajinal kanama | Menstrüal bozukluklar (metroraji, menoraji, oligo- /amenore, dismenore ve düzensiz menstrüasyon dahil) Memede ağrı/hassasiyet | Memede şişme | |
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar | Ödem | |||
Araştırmalar | Kilo artışı |
* Klinik araştırmalarda gözlemlenmemiş spontan raporlardan elde edilen istenmeyen etkiler, sıklık tahmininin %95 güven aralığı üst limitinin 3/x'ten fazla olmamasına dayanılarak, ‚seyrek‘ sıklık kategorisine alınmıştır; burada x = 3483 (klinik araştırmalarda gözlemlenen toplam hasta sayısı).
Östrojen-progestojen tedavisi sırasında ortaya çıkan istenmeyen etkiler (ayrıca bölüm 4.4 ve östrojen preparatının ürün bilgisine bakınız):
– Meme kanseri, endometriyal hiperplazi, endometriyal karsinoma, over kanseri
- Over kanseri
Tek başına östrojen veya kombine östrojen-projestojen içeren HRT kullanımı,over kanseri tanısı alma riskindeki hafif bir artış ile ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4). 52 epidemiyolojik calışmadan elde edilen bir meta analizde, halihazırda HRT kullanan kadınlarla HRT'yi hiç kullanmamış kadınlar (RR 1,43, 95% GA 1,31–1,56) karşılaştırıldığında over kanser riskinde artış bildirilmiştir. 50–54 yaş aralığında 5 yıl süreyle HRT kullanan kadınlar için bu sayı her 2000 tedavi alan hastada yaklaşık 1 ilave vaka ile sonuçlanmaktadır. HRT kullamnayan 50–54 yaş aralığındaki kadınlarda, 5 yıllık süreçte 2000 kadından 2'sine over kanseri teşhisi konulması beklenmektedir.
– Venöz tromboembolism
– Miyokard enfarktüsü, koroner kalp hastalığı, iskemik SVO
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi’ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir. (; e- posta: ; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9 doz aşımı ve tedavisi
Semptomlar
Didrogesteron, toksisitesi çok düşük bir maddedir. Doz aşımı durumunda teorik olarak ortaya çıkabilen semptomlar, bulantı, kusma, letarji ve baş dönmesidir. Didrogesteron doz aşımının zararlı etkilere yol açtığı bir vaka bilinmemektedir.
Tedavi
İnsanlarda doz aşımına ilişkin sınırlı veri mevcuttur. Didrogesteron, oral dozlamadan sonra iyi tolere edilmiştir (insanlarda bugüne kadar alınmış maksimum günlük doz 360 mg’dır). İlaca özgü bir antidot yoktur ve tedavi semptomatik olarak yapılmalıdır.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1 farmakodinamik özellikleri
Farmakoterapötik grubu: Genito üriner sistem ve seks hormonları
ATC Kodu: (G03DB01)
Etki mekanizması
Didrogesteron, östrojen ile hazır hale getirilmiş uterusta endometriyumun sekretuar fazını sağlayan oral biyoyararlanımı olan bir sentetik progesteron olup, östrojen ile indüklenen artmış endometriyal hiperplazi ve/veya endometriyal karsinoma riskine karşı koruma sağlar. Didrogestorunun, östrojenik, androjenik, termojenik, anabolik veya kortikoid özellikleri yoktur.
Didrogesteron ovülasyonu baskılamadığı için, kullanılması halinde çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda konsepsiyon mümkündür.
Uterusu alınmamış postmenopozal kadınlarda, östrojen replasmanı, endometriyal hiperplazi ve endometriyal karsinoma riskinde artışa neden olmaktadır. Tedaviye progestojen ilavesi, bu ekstra riski önlemektedir.
Klinik etkililik ve güvenlilik
Yardımcı Üreme Tekniği (ART) ile yapılan tedavinin bir parçası olarak luteal destek
In Vitro Fertilizasyonda Luteal Destek için Günlük 600 mg İntravajinal Mikronize Progesteron Kapsüle karşı Günlük 30 mg Oral Didrogesteronun Etkililiği, Güvenliliği ve Tolere Edilebilirliğinin Karşılaştırıldığı Çift Kör, Çift Sağır, Randomize, Çok Merkezli Çalışma (LOTUS I).
In Vitro Fertilizasyonda Luteal Destek için Günlük 90 mg Crinone 8% intravajinal progesteron Jel’e karşı Günlük 30 mg Oral Didrogesteronun Etkililiği, Güvenliliği ve Tolere Edilebilirliğinin Karşılaştırıldığı Randomize, Açık Etiketli, Çok Merkezli Çalışma (LOTUS II).
Bu çalışmalarda, gestasyonun 12’nci haftasında (hafta 10) fetüsün kalp atışının olması açısından intravajinal mikronize progesteron ile karşılaştırılan oral didrogesteronun eşdeğer olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Çalışmaya dahil edilen hasta popülasyonunda, gestasyonun 12’nci haftasındaki (10 haftalık gebelik) gebelik oranları, %37,6 ve %33,1 (LOTUS I) ve % 36,7 ve % 34,7 (LOTUS II) bulunmuştur. İki grup arasındaki gebelik oranı farkı 4,7 (%95 GA, –1,2; 10,6) (LOTUS I) ve 2 (% 95 GA, –4; 8) (LOTUS II) olmuştur.
Çalışma ilacından en az bir doz uygulanmış 1.029 kadın (LOTUS I) ve 1.030 kadın (LOTUS II) oluşan güvenlilik örnekleminde, en sık bildirilen tedaviye bağlı istenmeyen etkiler iki tedavi grubu arasında benzer bulunmuştur.
Endikasyonun niteliği ve çalışmaya dahil edilen hasta popülasyonundan dolayı, bazı erken abortus ve spontan abortus vakaları beklenebilir. Özellikle gestasyonun 12’nci haftasına (gebeliğin 10’uncu haftası) kadar beklenen gebelik oranı yaklaşık %35’dir.
Her iki LOTUS çalışmasında da gözlemlenen güvenlilik profili, tedavinin hedef popülasyonu ve endikasyonu için didrogesteron ile bilinen profiline uygundur.
5.2. farmakokinetik özellikleri
Emilim:
Oral yoldan uygulanmasını takiben, didrogesteron hızla emilir. Tmaks değerleri 0,5 ve 2,5 saat arasındadır. Didrogesteronun mutlak biyoyararlanımı (oral 20 mg doza karşılık 7,8 mg intravenöz kullanım) %28’dir.
10 mg didrogesteronun tekil doz alımı sonrasında, didrogesteron (D) ve 20a-dihidrodidrogesteron (DHD) için farmakokinetik parametreleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.
D | DHD | |
Cmaks (ng/mL) | 2,1 | 53 |
EAAinf (ng- sa/mL) | 7,7 | 322 |
Dağılım:
Didrogesteronun intravenöz uygulanması sonrasında, kararlı hal dağılım hacmi yaklaşık 1400 L’dir. Didrogesteron ve DHD’nin plazma proteinlerine bağlanma oranı %90’dan fazladır.
Biyotransformasyon:
Oral yoldan alınmasını takiben, didrogesteron hızla DHD’ye metabolize olur. In vitro veriler, aynı zamanda DHD’yi oluşturan ana metabolik yolun, insan sitozolünde aldo-keto redüktaz 1C (AKR 1C) ile katalizlendiğini göstermektedir. Bu sitozolik metabolizmanın yanı sıra, sitokrom P450 izoenzimlerinin (CYP’ler) yer aldığı diğer metabolik yollar da bulunmakta olup, daha az önemli metabolitlerin oluştuğu bu yollarda yer alan hemen hemen tek izoenzim CYP3A4’dir. Ana aktif metabolit olan DHD konsantrasyonu, uygulama sonrası yaklaşık 1,5 saatte pik değerine ulaşır. DHD’nin plazma konsantrasyonları ana ilaç ile kıyaslandığında önemli ölçüde yüksektir. DHD ve didrogesteron EAA ve Cmaks oranları sırası ile 40 ve 25’tir. Ortalama terminal yarılanma ömrü, didrogesteron ve DHD için sırasıyla 5 ila 7 ve 14 ila 17 saat arasında değişmektedir. Tüm karakterize metabolitlerin genel özelliği, ana bileşiğin 4,6 dien-3-on konfigürasyonunun korunup 17a-hidroksilasyonun bulunmamasıdır. Bu durum didrogesteronun östrojenik ve androjenik etkilerinin olmamasını açıklamaktadır.
Eliminasyon:
Etikette belirtilen didrogesteron miktarının oral yoldan alınmasını takiben, dozun ortalama %63’ü idrar ile atılır. Toplam plazma klerensi 6,4 L/dk’dır. 72 saat içerisinde atılım tamamlanır. DHD idrarda ağırlıklı olarak glukuronik asit konjugatı şeklinde bulunur.
Doğrusallık/Doğrusal Olmayan Durum:
Tekil ve çoklu doz farmakokinetikleri oral dozda 2,5 ila 10 mg aralığında lineerdir. Tekil ve çoklu dozların kinetiklerinin karşılaştırılması, tekrarlanan dozun sonucu olarak didrogesteronun ve DHD’nin farmakokinetiğinin değişmediğini göstermiştir. 3 günlük tedavi sonrası kararlı hale ulaşılmıştır.
5.3 klinik öncesi güvenlilik verileri
Tekli ve tekrarlayan doz toksisitesi, genotoksisite ve karsinojenik potansiyele ilişkin klasik çalışmalardan elde edilen klinik dışı veriler, insanlar için özel bir risk olmadığını ortaya koymaktadır.
Sıçanlarda yüksek dozlarla (insan maruziyetinin 80 katından fazla) yapılan üreme toksisite araştırması, erkek yavrularda uçlarında dikleşme (laktasyonun 11–19’uncu günlerinde) ve hipospadias insidansında artış ortaya koymuştur. Bu gözlemlerin klinik anlamı bilinmemektedir.
Sınırlı hayvan güvenlilik verileri, didrogesteronun, progestojenik aktiviteyle uyumlu olarak doğumu uzatma etkisi olduğunu göstermiştir.
6. farmasöti̇k özelli̇kleri̇
6.1 yardımcı maddelerin listesi
Sığır kaynaklı laktoz monohidrat
Hipromelloz
Mısır nişastası
Susuz kolloidal silika
Magnezyum stearat
Hipromelloz
Titanyum dioksit
Polietilen glikol
6.2 geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3 raf ömrü
36 ay
6.4 Saklamaya Yönelik Özel Uyarılar
25°C altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde ve orijinal ambalajında saklayınız.
6.5 Ambalajın Niteliği ve İçeriği
20 tabletlik PVC/Al folyo blisterde ambalajlanmaktadır.
6.6 Beşeri Tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Geçerli olduğu takdirde kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller ‘Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ ve ‘Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri’ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. ruhsat sahi̇bi̇
Abbott Laboratuarları İth. İhr.ve Tic. Ltd. Şti.
Saray Mah., Dr. Adnan Büyükdeniz Cad., No:2,
Kelif Plaza, 34768 Ümraniye -İstanbul
8. ruhsat numarasi
199/35