KISA ÜRÜN BİLGİSİ - CYTOCAN 40MG/2ML IV İNFÜZYON İÇIN KONSANTRE ÇÖZELTI İÇEREN FLAKON
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
CYTOCAN 40 mg/2 mİ IV İnfüzyon İçin Konsantre Çözelti İçeren Flakon
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
îrinotekan hidroklorür trihidrat 40.00 mg
Sorbitol 90.00 mg
Sodyum hidroksit pH 3.4–3.6’ ya ayarlamak için
Yardımcı maddeler için 6.1.'e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Enjeksiyonluk çözelti
Berrak, açık san renkli, gözle görünür partikül içermeyen konsantre çözeltidir.
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1. terapötik endikasyonlar
Kolorektal kanser:
CYTOCAN, ilerlemiş kolorektal kanser tedavisinde:
— İlerlemiş hastalık için daha önceden kemoterapi almamış hastalarda 5-FU ve folinik asit ile beraber,
— 5-FU içeren tedavi rejimleri ile cevap alınamayan hastalarda tek ajan olarak kullanılır.
Küçük hücreli akciğer kanserinin yineleme gösteren veya tedaviye dirençli hastalarda 2. basamak tedavisinde:
Küçük hücreli akciğer kanserinde birinci basamak kemoterapi sonrası yineleme gösteren veya tedaviye dirençli hastalarda 2. basamak tedavide tek ilaç olarak veya kombinasyon rejimlerinde kullanılır.
4.2. pozoloji ve uygulama şeklisadece yetişkinlerde kullanılır.
CYTOCAN tedavisine hastalığın objektif progresyonuna veya kabul edilemeyecek toksisite görülene kadar devam etmelidir.
Önerilen CYTOCAN dozu üç haftada bir 30–90 dakikalık intravenöz infiizyon halinde 350 mg/m ’dir.
îrinotekan hidroklorür trihidratın şu üç tedavi şemasında, 5-florourasil ve folinik asit ile kombinasyonunun etkinliği ve güvenliliği araştırılmıştır:
CYTOCAN artı 5FU/FA, haftalık uygulama:
Önerilen CYTOCAN dozu, haftada bir 30–90 dakikalık intravenöz infiizyon halinde 80 mg/m2’dır, ardından folinik asit ve sonra 5-FU infiizyonu yapılır. Tedavi 6 hafta sürdürülüp bir hafta ara verilir.
CYTOCAN artı 5FU/FA, 2 haftada bir:
Önerilen CYTOCAN dozu, iki haftada bir 30–90 dakikalık intravenöz infiizyon halinde 180 mg/m2’dır, ardından folinik asit ve sonra 5-FU infiizyonu yapılır.
Değişmeli uygulama:
1. Gün: Önerilen CYTOCAN dozu, altı haftada bir 30–90 dakikalık intravenöz infiizyon halinde 350 mg/m2’dır.
22 ila 26. günler: Folinik asit ardından 5-florourasil infiizyonu 6 haftada bir yapılır.
Küçük hücreli akciğer kanserinin yineleme gösteren veya tedaviye dirençli hastalarda 2. basamak tedavisinde:
Monoterapide:
Önerilen CYTOCAN dozu üç haftada bir 30–90 dakikalık intravenöz infiizyon halinde 300 'S mg/m ’dır.
CYTOCAN artı sisplatin uygulaması:
CYTOCAN kemoterapinin 1., 8. ve 15. günlerinde 60 mg/m dozunda 30–90 dakikalık i.v. infuzyon şeklinde uygulanır. CYTOCAN uygulamasının tamamlanmasından hemen sonra, kemoterapinin 1. günü sisplatin 60 mg/m dozunda 60 dakikalık i.v. infuzyon şeklinde uygulanır. Kemoterapi her 4 haftada bir tekrarlanır.
CYTOCAN’ın tüm dozları, 30 ila 90 dakika boyunca periferik veya merkezi bir vene infuzyonla intravenöz infuzyon olarak uygulanır.
CYTOCAN, tüm advers etkilerin NCI-CTC (Amerika Ulusal Kanser Enstitüsü Genel Toksisite Kriterleri) kriterlerine göre derece 0 ve l’e kadar gerilemesinden ve tedaviye bağlı diyarenin tamamen ortadan kalkmasından sonra verilmelidir.
Bir sonraki infuzyon verilirken CYTOCAN ve eğer varsa 5-FU dozu bir önceki infuzyon sırasında gözlenen advers etkinin en kötü derecesine göre azaltılmalıdır. Tedavi, tedaviye bağlı advers etkilerin tamamen düzelmesine izin vermek amacıyla 1–2 hafta ertelenmelidir. Aşağıdaki advers etkiler görüldüğünde CYTOCAN ve/veya varsa 5-FU dozu % 15 ila % 20 azaltılmalıdır:
Hematolojik toksisite (4. derece nötropeni, febril nötropeni (3–4. derece nötropeni ve 2–4. derece ateş), trombositopeni ve lökopeni (4. derece). Hematolojik olmayan toksisite (3–4. derece)Aşağıdaki durumlara sahip hastalarda CYTOCAN’m başlangıç dozunun düşürülmesi uygundur: >65 yaş, pelvik/abdominal radyoterapi almış olmak, performans durumunun > 2 olması, bilirubin düzeylerinin yükselmesi. Total bilirubin düzeyi > 2 mg/dl üzerinde olan hastalarda kullanımı ile ilgili yeterli veri olmadığından bu düzeylerde kullanımı önerilmemektedir. Hastalara uygulama öncesinde antiemetik ajanlarla premedikasyon yapılması önerilir. Kolineıjik belirtileri olan hastalarda profılaktik veya terapötik olarak atropin uygulaması yapılması önerilmektedir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Karaciğer yetmezliği:
Monoterapide: Kan bilirubin seviyesi üst normal sınırın (ULN) 3 katına kadar ve performans durumu < 2 olan hastalarda CYTOCAN’m başlangıç dozu saptanmalıdır. Hiperbilirubinemisi olan ve protrombin zamanı % 50'den daha fazla olan bu hastalarda, CYTOCAN’nın klerensi azalmıştır (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik Özellikler) ve bu nedenle hematotoksisite riski artmıştır. Böylece, bu hastalarda haftalık tam kan sayımı izlemesi yapılmalıdır.
Bilirubin seviyesi üst normal sınırın (ULN) 1.5 katma kadar olan hastalarda CYTOCAN’nın tavsiye edilen dozu 350 mg/ m2’dir Bilirubin seviyesi üst normal sınırın (ULN) 1.5 ila 3 katı arasında olan hastalarda CYTOCAN’ın tavsiye edilen dozu 200 mg/ m2’dir. Bilirubin seviyesi üst normal sınırın (ULN) 3 katından fazla olan hastalar CYTOCAN ile tedavi edilmemelidir (bkz. Bölüm 4.3. Kontrendikasyonlar ve Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarılan ve önlemleri).Karaciğer yetmezliği olan hastalarda CYTOCAN’ın kombine tedavisi ile ilgili veri bulunmamaktadır.
Bu hasta popülasyonunda çahşma yapılmamış olduğu için böbrek fonksiyonlan bozuk hastalarda CYTOCAN’ın kullanımı önerilmemektedir, (bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar ve Bölüm 4.4 Özel kullanım uyanlan ve önlemleri)
CYTOCAN’ın pediyatri hastalannda etkinliği henüz belirlenmemiştir.
Yaşlılarda spesifik farmakokinetik çalışmalan yapılmamıştır. Ancak bu hastalann biyolojik fonksiyonlan yavaşlamış olduğu için bu popülasyonda doz dikkatli seçilmelidir. Bu popülasyon ile daha yoğun araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyanlan ve önlemleri).
Kullanılan rejime bağlı olarak bu popülasyon için belirli doz önerileri geçerli olabilir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyanlan ve önlemleri ve Bölüm 4.2 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi).
Radyoterapi:
Daha önce pelvik/abdominal radyoterapi almış hastalarda CYTOCAN uygulamasının ardından miyelosüpresyon riski artar. Hekimler, önceden yaygın radyoterapi görmüş hastalan tedavi ederlerken dikkatli olmalıdırlar. Kullanılan rejime bağlı olarak bu popülasyon için belirli doz önerileri geçerli olabilir (bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
Perfonnans durumu:
Performans durumu düşük olan hastalann CYTOCAN ile ilişkili advers olay geçirme riski yüksektir. Doğu Ortak Onkoloji Grubu (ECOG) performans durumu 2 olan hastalar için, kullanılan rejime bağlı olarak özel doz önerileri geçerli olabilir (bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli). Performans durumu 3 veya 4 olan hastalar CYTOCAN almamalıdırlar. İrinotekan hidroklorür trihidrat/5-FU/LV veya 5-FU/LV ajanlann karşılaştınldığı klinik çalışmalarda başlangıçtaki performans durumu 2 olanlarda, performans durumu 0 veya 1 olanlara nazaran daha yüksek oranda hastaneye yatış, nötropenik ateş, tromboembolizm, tedavinin birinci kürde kesilmesi ve erken ölüm olayları gözlenmiştir.
4.3. kontrendikasyonlar
Kronik iltihaplı bağırsak hastalığı ve/veya bağırsak tıkanmalarında, îrinotekan hidroklorür trihidrat veya CYTOCAN’m bileşenlerinden herhangi birine şiddetli aşın duyarlılık reaksiyonu göstermiş olanlarda, Gebelik ve laktasyonda (bkz.Bölüm 4.6 Gebelik ve laktasyon ve 4.4 Özel kullanım uyanlan ve önlemleri), Bilirubin seviyesi normal üst sınınn 3 katından yüksek olan hastalarda (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyanlan ve önlemleri), Ağır kemik iliği yetmezliği olan hastalarda, WHO performans durumu 2'den büyük olan hastalarda, Eşzamanlı kantaron (Binbirdelik Otu [St. John's Wort]) kullanan hastalarda, CYTOCAN kullanımı kontrendikedir.Setuksimab ve bevasizumab ile ilgili ek kontrendikasyonlar için bu tıbbi ürünlerin ürün bilgilerine başvurunuz.
4.4. Özel kullanım uyanları ve önlemleri
CYTOCAN sitotoksik kemoterapi uygulaması konusunda uzman ünitelerde ve mutlaka antikanser kemoterapisi konusunda uzman bir hekimin gözetiminde uygulanmalıdır.
CYTOCAN’m advers olayların doğası ve sıklığı gözönünde bulundurularak aşağıdaki durumlarda, kullanıma karar vermek için beklenen yararlar ve muhtemel terapötik riskleri dikkatle kıyaslanmalıdır.
Risk faktörü bulunan hastalar, özellikle WHO performans durumu = 2 olanlar. Nadiren, advers olaylara karşı alınması gereken önlemleri içeren önerilere uymayacağı düşünülen hastalar (geç diyare başladığında büyük miktarda sıvı alımı ile beraber derhal ve uzun süreli antidiyaretik tedaviye başlanması). Bu tip hastalar için sıkı hastane gözetimi önerilir. CYTOCAN monoterapide kullanıldığında, genellikle 3-haftada bir dozaj planı ile reçete edilir. Ancak özellikle ağır nötropeni riski olan veya yakın takip gerektiren hastalarda haftalık dozajplanı verilmesi düşünülebilir (bkz. Bölüm 5. Farmakolojik Özellikler).
CYTOCAN, hem erken hem de geç diyareye sebep olabilir. Erken diyare genellikle geçicidir ve çok nadir olarak şiddetlidir.
CYTOCAN’ın verilmesi üzerinden 24 saatten fazla bir süre geçtikten sonra veya bir sonraki kürden önce herhangi bir zamanda ortaya çıkabilecek geç diyare riski konusunda hastalar uyarılmalıdır. Monoterapide ilk sıvı dışkının görülme zamanı CYTOCAN infuzyonundan ortalama 5 gün sonradır. Geç diyare dehidratasyona, elektrolit dengesizliğine veya sepsise yol açabileceğinden yaşamı tehdit edebilir. Hastalar diyarenin başladığım doktorlarına derhal bildirmeli ve uygun tedaviye hemen başlanmalıdır.
Diyare riski yüksek hastalar daha önce abdominal/pelvik radyoterapi görmüş olup başlangıçta hiperlökositozu bulunan ve performans statüsü 2 ve üstü olan hastalar ve kadınlardır. Doğru tedavi edilmezse özellikle de beraberinde nötropeni bulunan hastalarda diyare yaşamı tehdit edici düzeyde olabilir.
ilk sıvı dışkı görülür görülmez hasta büyük miktarda, elektrolit içeren içecekler içmeye başlamalı ve diyareyi önleyici tedaviye derhal başlanmalıdır. Bu tedavi CYTOCAN’ın uygulandığı merkez tarafından reçete edilmelidir. Hasta hastaneden çıktıktan sonra, diyare başlar başlamaz tedavisine başlayabilme amacıyla reçete edilmiş ilacı temin etmelidir. Ek olarak, hasta CYTOCAN uygulayan doktorunu veya üniteyi diyarenin meydana gelişi hakkında haberdar etmelidir.
Geç diyarede önerilen diyare tedavisi yüksek doz loperamiddir (4 mg ilk uygulama olarak, daha sonra 2 saatte bir 2 mg). Tedavi son sıvı dışkı görüldükten sonra 12 saat sürdürülmeli ve değiştirilmemelidir. Paralitik ileus riski nedeniyle tedavi hiçbir koşulda bu dozlarda ardarda 48 saatten uzun süre sürdürülmezken, 12 saatten de kısa olmamalıdır.
Diyare ile birlikte ağır nötropeni (nötrofıl sayısı < 500 hücre/mm3) de mevcutsa, antidiyareik tedaviye ek olarak, geniş spektrumlu bir antibiyotik profilaktik olarak verilmelidir.
Aşağıdaki durumlarda, diyare tedavisi için antibiyotik tedavisine ek olarak hastane tedavisi önerilir:
o Beraberinde ateş de olan diyare,
o Ağır diyare (intravenöz hidratasyon gerektiren),
o Yüksek doz loperamid tedavisine başlanmasına rağmen 48 saatten uzun süren diyare.
o Geç diyare ile ilişkili kusması olan hastalar.
Hasta daha önceki kürlerde geç diyare geçirmiş olsa dahi, loperamid profilaktik olarak verilmemelidir.
Ağır diyare görülen hastalarda sonraki kürlerde doz azaltılması önerilir (bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi).
CYTOCAN tedavisi sırasında haftalık olarak tam kan sayımı yapılması önerilir. Hastalar nötropeni riski ve ateşin önemi konusunda uyarılmalıdır. Febril nötropeni (ateş > 38°C ve nötrofıl sayısı < 1000 hücre/mm3) hastanede geniş spektrumlu, intravenöz yoldan kullanılan antibiyotiklerle derhal tedavi edilmelidir.
Ağır hematolojik etkiler görülen hastalarda bir sonraki kürde doz azaltılması önerilir (bkz. Bölüm 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli).
Ağır diyaresi olan hastalarda artmış hematolojik toksisite ve enfeksiyon riski bulunmaktadır. Ağır diyaresi olan hastalarda tam kan sayımı yapılmalıdır.
İmmünosüpresan Etkileri/Enfeksiyonlara Karşı Yüksek Duyarlılık
CYTOCAN da dahil olmak üzere kemoterapötik ajanlar tarafından bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda canh veya canlı zayıflatılmış aşıların uygulanması ciddi veya ölümcül enfeksiyonlara neden olabilir. CYTOCAN alan hastalara canh aşı yapmaktan kaçınılmalıdır. Ölü veya inaktif aşılar uygulanabilir; ancak, bu aşılara cevap azalabilir.
Karaciğer fonksiyon testleri, başlangıçta ve her kür öncesi yapılmalıdır.
CYTOCAN ’nın klerensinin azalması ve bu sebeple hematotoksisite riskinin artması sebebiyle, bilirubini normalin üst sınırına göre 1,5 ila 3 kat arasında değişen hastalarda tam kan sayımı haftalık olarak takip edilmelidir (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik Özellikler). Bilirubin düzeyleri normal üst sınırının 3 katından fazla olan hastalar için bkz. 4.3 Kontrendikasyonlar bölümü.
Her CYTOCAN tedavi küründen önce antiemetiklerle profilaktik tedavi önerilir. Bulantı ve kusma sıklıkla bildirilmiştir. Geç diyare ile birlikte kusması olan hastalar mümkün olduğu kadar çabuk hastaneye yatırılmalıdır.
Akut kolineıjik sendrom meydana gelirse (erken diyare ve abdominal kramplara neden olabilen bağırsak hareketlerinin artması, göz yaşı akması, göz bebeğinin küçülmesi, salya artması, terleme, bradikardi, vazodilatasyon) klinik olarak kontrendike değilse, atropin sülfat (0,25–1 mg subkutan ya da intravenöz) uygulanmalıdır. Astımlı hastalara dikkatle yaklaşılmahdır. Akut ve ağır kolineıjik sendrom geçiren hastalarda CYTOCAN’nın sonraki uygulamalarında profilaktik atropin sülfat tedavisi verilmesi önerilir.
CYTOCAN tedavisi sırasında, interstisyel pulmoner hastalığın pulmoner infiltrat olarak görülmesi yaygın değildir. İnterstisyel pulmoner hastalık ölümcül olabilir. İnterstisyel pulmoner hastalık gelişimi ile muhtemelen ilişkili risk faktörleri arasında önceden akciğer hastalığı olması, pnömotoksik ilaçların ve koloni stimule-edici faktörlerin kullanılması ve radyoterapi yer alır. Risk faktörü olan hastalar CYTOCAN tedavisi sırasında ve öncesinde solunum semptomları açısından yakından izlenmelidirler.
Serum kreatinin veya BUN’de artışlar gözlenmiştir. Akut böbrek yetmezliği vakaları görülmüştür. Bu olaylar, genellikle enfeksiyon komplikasyonlarıyla veya kusma, bulantı veya ishal ile ilgili dehidrasyonla ilişkilendirilmiştir. Tümör lizisi sendromu nedeniyle nadiren renal disfonksiyon vakaları da bildirilmiştir.
Yaşlı hastalarda genel olarak biyolojik fonksiyonlarda, özellikle karaciğer fonksiyonlarında azalma meydana gelmesinin sıklığı nedeniyle bu popülasyonda CYTOCAN’nın doz seçiminde dikkatli olunmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).
UGT1A1 aktivitesinin düşük olduğu hastalar
İrinotekanın aktif metabolit SN-38’e metabolik olarak dönüştürülmesine karboksilesteraz enzimleri aracılık eder ve esas olarak karaciğerde gerçekleşir. SN-38 daha sonra ağırlıklı olarak aktif olmayan bir glukuronid metaboliti olan SN-38G’yi oluşturmak üzere konjugasyona uğrar. Glukuronidasyon reaksiyonu UGT1A1 geniyle tanımlanan üridin difosfat-glukuronozil transferaz 1A1 (UGT1A1) tarafından gerçekleştirilir. UGT1A1 yüksek oranda polimorfizm gösterir, bu nedenle bireyler arası metabolik kapasite farklı olmaktadır. UGT1A1 genindeki özel varyasyonlardan biri, UGT1A1 28 varyant aleli olarak bilinen, promotör bölgede görülen bir polimorfizmdir. Bu varyant ve UGT1A1 ekspresyonundaki diğer kalıtsal eksiklikler (Crigler-Najjar ve Gilbert sendromlan), enzim aktivitesinde düşüklük ve sistemik SN-38 maruziyetinde artış ile ilişkilendirilmiştir. UGT1A1*28 aleli yönünden homozigot olan bireylerde (UGT1A1 genotip 7/6 olarak da ifade edilir) bir veya iki tane doğal alel olan hastalara göre daha yüksek SN-38 plazma konsantrasyonu gözlemlenmiştir.
Toplam 821 hastayı kapsayan dokuz çalışmanın meta analizinden elde edilen verilere göre Crigler-Najjar Sendromu (tip 1 ve tip 2) veya UGT1A1*28 aleli yönünden homozigot olan (Gilbert Sendromu) bireylere orta veya yüksek dozda (>150 mg'm ) irinotekan uygulamasını takiben hematolojik toksisite riski daha yüksektir. UGT1A1 genotipi ile irinotekan kaynaklı diyare arasında bir ilişki kurulamamıştır.
UGT1A1*28 yönünden homozigot olduğu bilinen hastalara normal irinotekan başlangıç dozu uygulanmalıdır. Ancak bu hastalar hemotolojik toksisite açısından takip edilmelidirler. Önceki tedavilerinde hematolojik toksisite gelişmiş hastalarda daha düşük irinotekan başlangıç dozu verilmesi düşünülmelidir. Bu hasta popülasyonunda başlangıç dozunun ne kadar düşürülmesi gerektiği tam olarak saptanmamış olup dozla ilgili değişikliklerin hastanın bireysel tedavi toleransına göre yapılması gerekir.
CYTOCAN, vezikan olarak bilinmese de, damar dışına çıkmasından kaçınmak için gereken önlemler alınmalı ve infuzyon yeri iltihap (yangı) açısından izlenmelidir. İlaç damar dışına çıkarsa infüzyon bölgesinin bol suyla yıkanması ve buz uygulaması önerilmektedir.
Diyare ve/veya kusma nedeniyle dehidrate olmuş veya sepsis olan çok nadir vakalarda böbrek yetmezliği, hipotansiyon ve dolaşım bozuklukları gözlenmiştir.
Ürün sorbitol içerdiğinden dolayı, kalıtımsal fruktoz intolerans problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir. Tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra en az üç ay süreyle kontraseptif önlemler alınmalıdır.
Bu ürün pH ayan için NaOH içerir. Bu durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.
4.5. diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
CYTOCAN’nın antikolinesteraz aktivitesi olduğu bilindiğinden, CYTOCAN ve nöromusküler bloke edici ajanlar arasında etkileşim varlığı gözardı edilemez. Antikolinesteraz aktivitesi olan ilaçlar suksametonyumun nöromusküler bloke edici etkisini uzatabilir ve non-depolarizan ilaçlann nöromusküler bloğunu antagonize edebilirler.
Bazı çalışmalar, CYP3A-indükleyici antikonvülsan ilaçlarla (öm. karbamazepin, fenobarbital veya fenitoin) birlikte uygulamanın; irinotekan, SN-38 ve SN-3 8 glukuronid maruziyetini azaltabildiğini ve farmakodinamik etkilerin de azalmasına neden olduğunu göstermiştir. Bu tür antikonvülsan ilaçlann etkileri SN-38 ve SN-38G’nin EAA’lannın %50 veya daha fazla azalmasına yol açmıştır. Sitokrom P450 3A enzim indüksiyonuna ek olarak artan glukuronidasyon ve artan biliyer atılım, irinotekana ve onun metabolitlerine maruziyetin azaltılmasında rol oynayabilir.
Bir çalışmada, tek başına irinotekan hidroklorür trihidrat verilmesine kıyasla eş zamanlı ketokonazol uygulamasının, APC’nin EEA değerinde %87’lik azalmaya ve SN-38’in EAA’sında %109’luk artışa neden olduğu gösterilmiştir (APC =7-etil-10-[4-N-[(5-aminopentanoik asid)-l-piperidino]-karboniloksi-kamptotesin kimyasal isimli inaktif minör metabolit).
Sitokrom P450 3A4 yoluyla ilaç metabolizmasını inhibe ettiği (örn. ketokonazol) ya da indüklediği (öm. rifampisin, karbamazepin, fenobarbital veya fenitoin) bilinen ilaçlan eş zamanlı kullanan hastalarda dikkatli olunmalıdır, irinotekan ile birlikte bu metabolik yolun bir inhibitörü/indükleyicisinin uygulanması, irinotekanın metabolizmasını değiştirebilir ve bu nedenle kaçınılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4).
900 mg St. John's Wort (Kantaron (Binbirdelik otu) – Hypericum perforatum) ile birlikte 350 mg/m irinotekan hidroklorür trihidratın uygulandığı küçük ölçekli bir farmakokinetik çalışmasında (n=5), irinotekanın aktif metaboliti, SN-38 plazma konsantrasyonlarında % 42’lik bir azalma gözlenmiştir. Kantaron SN-38 plazma düzeylerini düşürür. Bu nedenle, kantaron CYTOCAN ile birlikte uygulanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Kombinasyon rejiminde eş zamanlı 5-flurourasil/folinik asit uygulaması irinotekanın farmakokinetiğini değiştirmez.
İrinotekanın güvenilirlik profilinin setuksimabtan etkilendiğini veya tersini gösteren bir kanıt bulunmamaktadır.
Bir çalışmada, tek başına ve bevasizumab ile kombinasyon şeklinde irinotekan hidroklorür trihidrat/5FU/FA alan hastalarda irinotekan konsantrasyonları benzer bulunmuştur, irinotekanın aktif metaboliti SN-38’in konsantrasyonları bir hasta alt grubunda (tedavi kolu başına yaklaşık 30 hasta) analiz edilmiştir. Tek başına irinotekan hidroklorür trihidrat/5FU/FA alan hastalar ile karşılaştırıldığında, bevasizumab ile kombinasyon şeklinde irinotekan hidroklorür trihidrat/5FU/FA alanlarda SN-38 konsantrasyonları ortalama %33 daha yüksek bulunmuştur. Hastalar arasındaki bireysel değişkenliğin fazla olması ve ömeklemin sınırlılığı nedeniyle, SN-38 düzeylerinde gözlenen artışın bevasizumaba bağh olup olmadığı bilinmemektedir. Diyare ve lökopeni advers olaylarında hafif düzeyde artış görülmüştür. Bevasizumab ile kombinasyon şeklinde irinotekan hidroklorür trihidrat/5FU/FA alan hastalarda irinotekan dozu için daha fazla azaltma yapıldığı bildirilmiştir.
Bevasizumab ile CYTOCAN kombinasyonunda ağır diyare, lökopeni ya da nötropeni gelişen hastalarda, en ciddi yan etkinin derecesine göre irinotekan dozu modifiye edilmelidir (bkz. Bölüm 4.2).
Deksametazonun antiemetik profilakside kullanımı, CYTOCAN kullanan hastalarda görülebilen lenfositopeni ihtimalini artırır. Bununla birlikte ciddi fırsatçı infeksiyonlar görülmemiştir ve özellikle lenfositopeniye bağlanan bir komplikasyon yoktur.
İrinotekanın uygulanmasından önce diabetes mellitus geçmişine sahip olan veya glikoz intoleransı bulunan hastalarda hiperglisemi gözlenmiştir. Antiemetik profılaksisi olarak verilen deksametazon, bazı hastalarda hiperglisemi görülmesini artırmış olabilir.
CYTOCAN tedavisi süresince laksatif kullanımının diyare şiddetini artırması beklenir.
Diüretikler: CYTOCAN’ın kullanımıyla gelişen kusma ve/veya ishale sekonder dehidratasyon gözlenebilir. Hekim, CYTOCAN kullanımı sırasında aktif kusması ve/veya diyaresi olan hastalarda diüretik tedavisini kesmek isteyebilir.
4.6. gebelik ve laktasyongebelik kategorisi: d
CYTOCAN’ın gebelik ve/veya fetüs/yenidoğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.
Bu nedenle, çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara gebe kalmamaları, kaldıkları taktirde ise kendilerini tedavi eden hekimi derhal bilgilendirmeleri önerilmelidir (bkz. Bölüm 4.3. Kontrendikasyonlar).
CYTOCAN’ın gebe kadınlarda kullanımı ile ilgili yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar bulunmamaktadır. CYTOCAN’ın embriyotoksik, fetotoksik ve teratojen olduğu tavşan ve sıçanlarda gösterilmiştir. Bu nedenle CYTOCAN gebelikte kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3. Kontrendikasyonlar).
Emziren sıçanların sütünde l4C-irinotekan tespit edilmiştir. CYTOCAN’ın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Emzirilen bebekler üzerinde advers etki potansiyeli nedeniyle CYTOCAN tedavisi sırasında emzirme kesilmelidir (bkz. Bölüm 4.3. Kontrendikasyonlar).
Uygulanabilir değildir.
4.7. araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Hastalar, CYTOCAN uygulaması sonrası 24 saat içinde baş dönmesi ve görme bozuklukları olabileceği konusunda uyarılmalı ve bu semptomlar meydana geldiğinde araç ve makine kullanmamaları tavsiye edilmelidir.
4.8. i̇stenmeyen etkiler
CYTOCAN ile ilişkilendirilen istenmeyen etkiler bu bölümde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. CYTOCAN’ın güvenilirlik profilinin setuksimabdan etkilendiğine veya tersinin olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır. Setuksimab ile kombinasyon halinde kullanımda, ek olarak bildirilen istenmeyen etkiler setuksimab ile olması beklenen etkilerdir (Örn. akne formunda döküntü). Bu nedenle setuksimabın ürün bilgilerine başvurulmalıdır.
CYTOCAN/bolus 5-FU/FA’ya bevasizumab eklenmesiyle ilişkili başlıca önemli risk 3.derece hipertansiyondur. Ayrıca, sadece CYTOCAN/bolus 5-FU/FA’yı alan hastalara nazaran, bu rejimde ishal ve lökopeni gibi 3./4.derece kemoterapi advers olayları sıklığında küçük bir artış görülmüştür. Bevasizumab kombinasyonu ile ilgili diğer bilgiler ve advers reaksiyonlar için, bevasizumabın ürün bilgilerine başvurulmalıdır.
CYTOCAN ile kapesitabinin kombine kullanımında, kapesitabinin tek başına kullanımı ile görülenlere ek olarak veya kapesitabinin tek başına kullanımı ile görülenden daha yüksek sıklıkta görülen advers etkiler şunlardır:
Çok yaygın, tüm derecelerdeki advers etkiler: tromboz/emboli;
Y aygın, tüm derecelerdeki advers etkiler: aşın duyarlılık reaksiyonu, kardiyak iskemi/enfarktüs;
Y aygın, derece 3 ve derece 4 advers etkiler: febril nötropeni.
(Kapesitabinin advers etkilerinin tam listesi için, kapesitabin ürün bilgisi dokümanına bakınız.) CYTOCAN ve bevasizumab ile kapesitabin kombine kullanımında, kapesitabinin tek başına kullanımı ile görülenlere ek olarak veya kapesitabinin tek başına kullanımı ile görülenden daha yüksek sıklıkta görülen 3 ve 4.derece advers etkiler şunlardır:
Y aygın, derece 3 ve derece 4 advers etkiler, nötropeni, tromboz/emboli, hipertansiyon ve kardiyak iskemi/enfarktüs.
(Kapesitabinin ve bevasizumab advers etkilerinin tam listesi için, kapesitabin ve bevasizumab
ürün bilgileri dokümanlarına bakınız.)
765 hastaya 350 mg/m irinotekan hidroklorür trihidrat monoterapisi uygulanması, ve 145 hastaya 2-haftalık dozaj rejimi ile 180 mg/m irinotekan hidroklorür trihidrat ve 5-FU/FA kombinasyonunun uygulanması sırasında ortaya çıkan ve irinotekan hidroklorür trihidrat tedavisi ile ilişkisi muhtemel ya da olası olan yan etkiler aşağıda sıralanmıştır:
Sepsis geçiren hastalarda nadiren böbrek yetmezliği, hipotansiyon veya kalp-dolaşım yetmezliği gözlenmiştir.
CYTOCAN sıklıkla nötropeni, lökopeni (lenfositopeni dahil) ve anemiye sebep olur. Bu yüzden şiddetli kemik iliği yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır. Ciddi trombositopeni sık görülmez.
Nötropeni doz sınırlayıcı toksisitesidir. Nötropeni geri dönüşümlüdür ve kümülatif olmayıp, hem monoterapide hem de kombine terapide nötrofıl sayısının en düşük değere inmesi için geçen medyan süre 8 gün olarak bulunmuştur.
Hastaların %78,7’sinde nötropeni gözlenmiş olup %22,6’smda ağır (nötrofıl sayısı <500 hücre/mm3) olarak saptanmıştır. Değerlendirilebilir kürlerde, hastaların %18’inin nötrofıl sayısı 1000 hücre/mm ün altında, bunların %7,6’sının ise < 500 hücre/mm dür.
Tam iyileşmeye genellikle 22 günde ulaşılmıştır.
Hastaların % 6,2’si ve kürlerin %1,7’sinde ağır nötropeni ile birlikte ateş gözlenmiştir.
Hastaların yaklaşık %10,3’ünde enfeksiyöz ataklar meydana gelmiştir (kürlerin %2,5’i). Bunların %5.3’ünde (kürlerin %1,1 ’i) ağır nötropeni de bulunmakta olup 2 vaka da ölümle sonuçlanmıştır.
Monoterapi hastalarının %58,7’sinde anemi bildirilmiştir (%8’inde hemoglobin <8 g/dl ve %0,9’unda hemoglobin <6,5 g/dl).
Hastaların %7,4’ü ve kürlerin %1,8’inde trombositopeni (<100.000 hücre/mm3) gözlenmiştir.
Hastaların %0,9’unda ve kürlerin % 0,2’sinde trombosit sayısı <50.000 hücre/mm3 olarak bulunmuştur.
Hastaların hemen hemen hepsi 22. güne kadar iyileşme göstermişlerdir.
Hastalann %82,5’inde nötropeni gözlenmiş olup %9,8’inde ağır (nötrofıl sayısı <500 hücre/mm3) olarak saptanmıştır.
Değerlendirilebilir kürlerde, hastalann %67,3’ünün nötrofıl sayısı 1000 hücre/mm3’ün altında, %2,7’sinin de nötrofıl sayısı <500 hücre/mm3 idi.
Tam iyileşmeye genellikle 7–8 günde ulaşılmıştır.
Hastalann % 3,4’ü ve kürlerin %0,9’unda ağır nötropeni ile birlikte ateş gözlenmiştir.
Hastalann yaklaşık %2'sinde enfeksiyöz ataklar meydana gelmiştir (kürlerin %0,5’i). Bunlann %2.1’inde (kürlerin %0,5’i) beraberinde ağır nötropeni de bulunmakta olup 1 vaka da ölümle sonuçlanmıştır.
Hastalann %97,2’sinde anemi bildirilmiştir (%2,1’inde hemoglobin <8 g/dl).
Hastalann %32,6’sında ve kürlerin %21,8’inde trombositopeni (<100.000 hücre/mm3) gözlenmiştir. Hiçbir ciddi trombositopeni (<50.000 hücre/mm3) vakası ile karşılaşılmamıştır.
Pazarlama sonrası tecrübeler sırasında antitrombosit antikoru pozitif olan 1 periferik trombositopeni vakası bildirilmiştir.
Sıklıkla olmasa da hafif aleıjik reaksiyonlar ve nadiren de anaflaktik/anaflaktoid reaksiyon vakalan bildirilmiştir.
CYTOCAN inlüzyonlan ile ilişkili geçici konuşma bozukluklan konusunda çok nadir pazarlama sonrası bildirimleri bulunmaktadır.
İnfuzyon sırasında veya infuzyonu izleyen dönemde hipertansiyon gözlenen nadir vakalar bildirilmiştir.
CYTOCAN ile tedavi sırasında, pulmoner infiltratlar ile kendini gösteren interstisyal pulmoner hastalık sık değildir. Dispne gibi erken etkiler bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4).
Gastrointestinal hastalıklar
Geç diyare
Diyare (uygulamadan 24 saatten daha uzun süre sonra başlayan) CYTOCAN’ın doz sınırlayıcı toksisitesidir.
Monoterapide:
Diyare kontrolü için verilen tavsiyelere uyan hastaların %20’sinde ağır diyare gözlenmiştir. Değerlendirilebilir kürlerin %14’ünde ağır diyare meydana gelir. îrinotekan hidroklorür trihidrat infuzyonu sonrası ilk sıvı dışkının görülmeye başlamasına kadar geçen medyan süre 5 gündü.
Kombinasyon tedavisinde:
Diyare kontrolü için verilen tavsiyelere uyan hastaların % 13,1’inde ağır diyare gözlenmiştir. Değerlendirilebilir kürlerin %3,9’unda ağır diyare meydana gelir.
Nadiren psödo-membranöz kolit vakaları bildirilmiş olup, bunlardan biri bakteriyolojik olarak da doğrulanmıştır (Clostridium difficile).
Bulantı ve kusma
Monoterapide:
Antiemetiklerle tedavi edilen hastaların yaklaşık %10’unda bulantı ve kusma ciddi düzeydedir.
Kombinasyon tedavisinde:
Daha düşük ciddi bulantı ve kusma insidansı ile karşılaşılmıştır (hastalarda görülme sıklığı: sırasıyla %2,1 ve %2,8).
Dehidratasyon
Sıklıkla diyare ve/veya kusma ile birlikte giden dehidratasyon ataklan bildirilmiştir.
Diyare ve/veya kusma ile birlikte giden dehidratasyon ataklan tecrübe eden hastalarda nadiren böbrek yetmezliği, hipotansiyon veya kardiyovasküler yetmezlik gözlenmiştir.
Diğer gastrointestinal hastalıklar
CYTOCAN ve/veya loperamid tedavisine bağlı konstipasyon: monoterapi alan hastalann %10’undan azında, kombinasyon tedavisi alan hastalann ise %3,4’ünde gözlendi.
Çok az sayıdaki vakada barsak obstrüksiyonu, ileus veya gastrointestinal hemoraji; nadiren de tifilit, iskemik ve ülseratif kolit de dahil olmak üzere kolit bildirilmiştir. Nadiren intestinal perforasyon vakalan bildirilmiştir. Diğer daha hafif yan etkiler anoreksi, kann ağnsı ve mukozittir. Nadiren CYTOCAN tedavisine semptomatik veya asemptomatik pankreatit eşlik etmiştir.
İlerleyici karaciğer metastazı olmayan hastalann monoterapisinde; transaminazlann, alkalen fosfatazın ya da bilirubinin geçici ve hafif-orta şiddette artışı sırasıyla %9,2, %8,1 ve %1,8 hastada gözlenmiştir.
Hastalann %7,3'ünün serum kreatinin düzeyinde geçici ve hafif-orta şiddette artış gözlenmiştir.
İlerleyici karaciğer metastazı olmayan hastaların kombinasyon tedavisinde, SGPT, SGOT, alkalen fosfataz veya bilirubin serum düzeylerinden herhangi birinde geçici artış (1. derece ve 2) sırasıyla hastaların %15, %1 l,%llve %10’unda gözlenmiştir. Hastaların sırasıyla %0, %0, %0 ve %1’inde geçici 3.derece artışlar gözlenmiştir. 4.derece artış hiç gözlenmemiştir.
Çok nadiren amilaz ve/veya lipaz düzeyinde artış bildirilmiştir.
Nadir vakada hiponatremi ve hipokalemi bildirilmiş olup çoğunlukla kusma ve diyareye bağlıdır.
Alopesi çok sık ve geri dönüşümlüydü. Hafif cilt reaksiyonları bildirilmiş olsa da nadirdir.
Kas kasılmaları veya kramplar ya da paresteziler gibi erken etkiler bildirilmiştir.
Akut Kolineıjik sendrom
Monoterapideki hastaların %9’unda, kombinasyon tedavisindeki hastaların da %1,4’ünde şiddetli, geçici, akut kolineıjik sendrom görülmüştür. Erken diyare (ana semptom) ve karın ağrısı, konjunktivit, rinit, hipotansiyon, vazodilatasyon, terleme, titreme, kırgınlık, baş dönmesi, görme bozuklukları, miyozis, göz yaşarması, tükrük salgısmda artış gibi çeşitli diğer semptomlar CYTOCAN infüzyonu sırasında veya ilk 24 saat içinde gözlenebilir. Bu bulgular, atropin uygulamasını takiben kaybolur.
Pazarlama Sonrası Gözetim
Bağışıklık sistemi bozuklukları
Şiddetli anafılaktik veya anafılaktoid reaksiyonlar da dahil olmak üzere aşın duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyanları ve önlemleri).
Sinir sistemi bozuklukları
CYTOCAN tedavisi gören hastalarda, genellikle geçici olan konuşma bozukluklan rapor edilmiştir; bazı vakalarda bu durum CYTOCAN infüzyonu sırasında veya infuzyondan kısa bir süre sonra gözlemlenen kolineıjik sendromla ilişkilendirilmiştir.
Kardiyak bozukluklar
Ağırlıklı olarak altta yatan kardiyak hastalığa, kardiyak hastalık için bilinen diğer risk faktörlerine veya önceki sitotoksik kemoterapi geçmişine sahip hastalarda CYTOCAN tedavisini takiben miyokardiyal iskemi olaylan gözlenmiştir.
Solunum, göğüs ve mediyastindi bozukluklar
Pulmoner infiltratlar olarak kendisini gösteren interstisyel pulmoner hastalık, CYTOCAN tedavisi sırasında yaygın değildir. Dispne gibi erken etkiler bildirilmiştir. Hıçkırık da bildirilmiştir.
Gastrointestinal bozukluklar
Çok az sayıdaki vakada bağırsak obstrüksiyonu, ileus, megakolon veya gastrointestinal hemoraji; nadiren de tiflit (çekum iltihabı), iskemik ve ülseratif kolit de dahil olmak üzere kolit bildirilmiştir. Bazı vakalarda, kolit; ülserasyon, kanama, ileus veya enfeksiyonla komplike olmuştur. Öncesinde kolit gözlenmeyen ileus vakaları da bildirilmiştir. Nadiren intestinal perforasyon vakaları da bildirilmiştir.
Nadiren semptomatik pankreatit veya asemptomatik pankreatik enzim düzeylerinde yükselme vakaları gözlenmiştir.
Hipovolemi
Genellikle şiddetli gastrointestinal toksisite sebebiyle enfekte olan ve/veya hacim kaybına uğrayan hastalarda, nadiren böbrek hasarı ve akut böbrek yetmezliği vakaları meydana gelmiştir.
İshal ve/veya kusma ya da sepsis ile ilişkili dehidratasyon ataklan geçiren hastalarda nadiren böbrek yetmezliği, hipotansiyon veya dolaşım yetmezliği vakalan gözlenmiştir.
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Kas kasılmalan veya kramplan ile parestezi gibi erken etkiler bildirilmiştir.
Araştırmalar
Nadiren, çoğunlukla ishal ve kusma ile ilişkili olan hiponatremi vakalan bildirilmiştir. Çok nadiren, progresif karaciğer metastazı olmamasına rağmen transaminazlann (örn. AST ve ALT) serum düzeylerinde artış bildirilmiştir.
4.9. doz aşımı ve tedavisi
Çeşitli kanser hastalanna 750 mgn2’ye varan tek dozlarda irinotekan hidroklorür trihidrat verilmiştir. Bu hastalardaki advers olaylar, önerilen doz ve rejimlerde bildirilenlere benzerdir. Önerilen terapötik dozun yaklaşık iki katı dozlarda ölümcül olabilecek doz aşımı bildirilmiştir. Bildirilen en belirgin advers reaksiyonlar, ağır nötropeni ve ağır diyaredir. Diyare nedeniyle oluşan dehidrasyonu önlemek ve herhangi bir enfeksiyöz komplikasyonu tedavi etmek için azami destek bakım verilmelidir. CYTOCAN’ın doz aşımı için bilinen bir antidotu yoktur.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1. farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antineoplastik ilaçlar
ATC kodu:L01XX19
İrinotekan. kamptotesinin yan-sentetik bir türevidir. DNA topoizomeraz I'in spesifik inhibitörü olarak etki eden bir antineoplastik ajandır. Çoğu dokuda karboksilesteraz tarafindan SN-38’e metabolize olur. SN-38 (aktif metabolit) pürifiye edilmiş topoizomeraz I üzerinde irinotekandan daha etkili ve çeşitli mürin ve insan tümör hücre serileri üzerinde daha sitotoksiktir. DNA topoizomeraz I’in irinotekan veya SN-38 ile inhibisyonu ile tek zincirli DNA lezyonlan meydana gelir ve DNA replikasyon sarmalı bloke olur. Bu da sitotoksisiteye neden olur. Bu sitotoksik aktivite zamana bağımlı ve S fazına spesifiktir.
Bu sayede irinotekan ile SN-38’in in vitro olarak P glikoprotein MDR tarafından anlamlı düzeyde tanınmadığı görülmüştür, bu nedenle doksorubisin ve vinblastine dirençli hücre dizilerine karşı sitotoksik aktivite göstermektedir.
Ayrıca irinotekan, mürin tümör modellerinde (P03 pankreatik duktal adenokarsinom, MA16/C meme adenokarsinomu, C38 ve C51 kolon adenokarsinomlan) ve insan ksenogreflerinde (Co-4 kolon adenokarsinomu, Mx-1 meme adenokarsinomu, Mx-1 adenokarsinomu, ST-15 ve SC-16 gastrik adenokarsinomlar) in vivo olarak geniş bir antitümör etkinliğe sahiptir. İrinotekan, P-glikoprotein MDR (vinkristin ve doksorubusine dirençli P388 lösemilerin) eksprese eden tümörlere karşı da aktiftir.
CYTOCAN’ın antitümör aktivitesinin yanı sıra en belirgin farmakolojik etkisi asetilkolinesteraz inhibisyonudur.
Monoterapide:
Önceki 5-FU tedavisi başarısızlıkla sonuçlanmış metastatik kolorektal kanserli 980’den fazla hastada, üç haftada bir dozaj takviminde Faz II/III klinik çalışmaları gerçekleştirildi. Çalışmanın, başlangıcında 5-FU ile belgelenmiş progresyon gösteren 765 hastada irinotekanın etkinliği değerlendirildi.
Faz III | ||||||
Destek tedaviye karşılık irinotekan | 5FU’ya karşılık irinotekan | |||||
İrinotekan | Destek Tedavi | İrinotekan | 5FU | |||
N=183 | n=90 | P değeri | N=127 | n=129 | P değeri | |
6. aydaki progresyonsuz sağkalım (%) | NA | NA | 33.5* | 26.7 | p=0.03 | |
12. aydaki sağkalım (%) | 36.2* | 13.8 | p=0.0001 | 44.8* | 32.4 | p=O.O351 |
Medyan sağkalım (ay) | 9.2* | 6.5 | p=0.0001 | 10.8* | 8.5 | p=0.0351 |
NA: Uygulanmaz
: İstatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı
Her 3 haftada bir dozaj takvimi ile 455 hasta üzerinde yürütülen Faz II çalışmalarında, 6. aydaki progresyonsuz sağkalım %30 iken medyan sağkalım 9 aydı. Progresyona kadar geçen süre medyan olarak 18 haftaydı.
İlaveten, ardışık 4 hafta boyunca haftada bir 90 dakikalık intravenöz infuzyon olarak 125 mg/m ’lik doz ile tedavi edilen, ardından da 2 haftalık dinlenme arası verilen 304 hastada karşılaştırmalı olmayan faz II çalışmaları gerçekleştirildi. Bu çalışmalarda progresyona kadar geçen süre (medyan) 17 hafta, medyan sağkalım ise 10 aydı. 3 haftada bir dozaj planı, haftalık dozaj planı ile kıyaslandığında, 125 mg/m2’lik başlangıç dozunda 193 hastada benzer bir güvenlik profili gözlendi. İlk sıvı dışkının başlamasına kadar geçen medyan süre 11 gündü.
Kombinasyon tedavisi
5-FU ve Folinik asit ile kombinasyon:
Daha önce tedavi almamış metastatik kolorektal kanserli 385 hastanın her 2 haftada bir ya da haftalık olarak tedavi aldıkları bir Faz III çalışması yürütüldü. İki haftada bir dozaj rejiminin 1.günü 180 mg/m irinotekan uygulamasını folinik asit (2 saat boyunca 200 mg'm intravenöz infuzyon) ve 5-fluorourasil (400 mg/m2 intravenöz bolusu takiben, 22 saat boyunca 600 mg/m2 intravenöz infuzyon) infuzyonu takip etmiştir. 2.gün folinik asit ve 5-fluorourasil aynı doz ve zaman planında uygulanmıştır. Haftalık programda 6 hafta süresince 80 mg/m2 irinotekan uygulamasını önce folinik asit (2 saat boyunca 500 mg/m2 intravenöz infuzyon) daha sonra 5-FU
'■s
(24 saat boyunca 2300 mg/m intravenöz infuzyon) infuzyonu takip etmiştir.
Yukarıda anlatılan iki tedavi rejimini içeren kombinasyon tedavisi çalışmasında irinotekanın etkinliği tedavi edilmiş 198 hastada değerlendirilmiştir:
Kombinasyon tedavileri (n=198) | Haftalık program (n=50) | 2 haftada bir program (n=148) | ||||
İrinotekan +5FU/FA | 5FU/FA | İrinotekan +5FU/FA | 5FU/FA | İrinotekan +5FU/FA | 5FU/FA | |
Yanıt oranı (%) | 40.8 | 23.1 | 51.2 | 28.6* | 37.5* | 21.6* |
p değeri | p<0.001 | p=0.045 | p=0.005 | |||
Progresyona kadar geçen medyan süre (ay) | 6.7 | 4.4 | 7.2 | 6.5 | 6.5 | 3.7 |
p değeri | p<0.001 | AD | p=0.001 | |||
Medyan Yanıt süresi (ay) | 9.3 | 8.8 | 8.9 | 6.7 | 9.3 | 9.5 |
p değeri | AD | p=0.043 | AD | |||
Medyan Yanıt süresi ve stabilizasyon (ay) | 8.6 | 6.2 | 8.3 | 6.7 | 8.5 | 5.6 |
p değeri | p<0.001 | AD | p=0.003 | |||
Tedavi başarısızlığına kadar geçen medyan süre (ay) | 5.3 | 3.8 | 5.4 | 5.0 | 5.1 | 3.0 |
p değeri | p=0.0014 | AD | p<0.001 | |||
Medyan sağkalım (ay) | 16.8 | 14.0 | 19.2 | 14.1 | 15.6 | 13.0 |
p değeri | p=0.028 | AD | p=0.041 |
5 FU: 5– fluorourasil
FA: folinik asit
AD: anlamlı değil
*: her bir protokol popülasyon analizi için
Şiddetli diyare insidansı, haftalık program ile 5FU/FA irinotekan kombinasyonu uygulanmış hastalarda %44,4, yalnızca 5FU/FA uygulanmış hastalarda %25,6 idi. Şiddetli nötropeni (nötrofıl sayısı <500 hücre/mm3) insidansı 5FU/FA ile kombine olarak irinotekan uygulanmış hastalarda %5,8, yalnızca 5FU/FA uygulanmış hastalarda %2,4 idi.
Ek olarak hastanın genel sağlık durumunun bozulmasına kadar geçen medyan süre, irinotekan kombinasyonu uygulanan grupta, yalnızca 5FU/FA uygulanan gruptakinden anlamlı düzeyde daha uzundu.
Bu faz III çalışmada EORTC QLQ-C30 anket formu kullanılarak yaşam kalitesi değerlendirildi. Genel durumda kesin olarak bozulmaya kadar geçen zaman irinotekan gruplarında daima daha geç oldu. Genel Sağlık Durumu/Yaşanı kalitesi değerlendirmesi irinotekan kombinasyonlu grupta anlamlı düzeyde olmasa da kısmen daha iyiydi. Bu durum irinotekan kombinasyonunun yaşam kalitesini etkilemeden etkinliğine ulaşabildiğini göstermektedir.
Setüksimab ile kombinasyon:
EMR 62 202–013: Önceden metastatik kanser için tedavi görmemiş metastatik kolorektal kanserli hastalarda yürütülen bu randomize çalışmada irinotekan ile birlikte infüzyon olarak 5-florourasil/folinik asit (5-FU/FA) tedavisiyle (599 hasta) aynı tedaviye setüksimab katılmasını karşılaştırmıştır. KRAS durumu değerlendirilebilen hasta popülasyonunda KRAS doğal tip tümörlü hastaların oranı % 64 olmuştur.
Bu çalışmadan elde edilen etkililik verileri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:
Genel popülasyon | KRAS doğal tip popülasyon | ||||
Değişken/değer | Setüksimab + FOLFIRI (N=599) | FOLFIRI (N=599) | Setüksimab + FOLFIRI (N=172) | FOLFIRI (N=172) | |
ORR | |||||
%(%95 CI) | 46.9 (42.9,51.0) | 38.7 (34.8,42.8) | 59.3 (51.6,66.7) | 43.2 (35.8, 50.9) | |
p-değeri | 0.0038 | 0.0025 | |||
PFS | |||||
Risk oranı (%95 GA) | 0.85 (0.726,0.998) | 0.68 (0.501,0.934) | |||
p-değeri | 0.0479 | 0.0167 |
GA: Güven aralığı
FOLFIRI: İrinotekan ile beraber infuzyon olarak 5-FU/FA
ORR: Objektif yanıt oranı (tam veya kısmi yanıt veren hastalar)
PFS: “Hastalıkta ilerleme olmadan sağkalım süresi”
İrinotekan içeren sitotoksik tedavinin başarısızlığı sonrasında setüksimab ile birlikte kullanım: İrinotekan ile setüksimab kombinasyonunun etkinliği iki klinik çalışmada incelendi. İrinotekan içeren sitotoksik tedavisi başarısızlıkla sonuçlanmış ve Kamofsky performans durumu en az 60 olan -ki çoğunda Kamofsky performans durumu > 80 idi- EGFR-eksprese eden metastatik kolorektal kanserli toplam 356 hasta kombinasyon tedavisi aldı.
EMR 62 202–007: Bu randomize çalışma setüksimab ve irinotekan kombinasyonu (218 hasta) ile setüksimab monoterapisini (111 hasta) karşılaştırdı.
IMCL CP02–9923: Bu tek-kollu açık-etiketli çalışma 138 hastada kombinasyon tedavisini inceledi.
Bu çalışmalardan elde edilen etkinlik verileri aşağıdaki tabloda özetlenmektedir:
Çalışma | N | ORR | DCR | PFS (ay) | OS(ay) | ||||
n(%) | %95 GA | n(%) | %95 GA | Medyan | %95 GA | Medyan | % 95 GA | ||
Setüksimab + irinotekan | |||||||||
EMR 62 202–007 | 218 | 50 (22.9) | 17.5, 29.1 | 121 (55.5) | 48.6, 62.2 | 4.1 | 2.8,4.3 | 8.6 | 7.6,9.6 |
IMCLCP0 2–9923 | 138 | 21 (15.2) | 9.7,22.3 | 84 (60.9) | 52.2, 69.1 | 2.9 | 2.6,4.1 | 8.4 | 7.2,10.3 |
Setüksimab | |||||||||
EMR 62 202–007 | 111 | 12 (10.8) | 5.7,18.1 | 36 (32.4) | 23.9, 42.0 | 1.5 | 1.4,2.0 | 6.9 | 5.6,9.1 |
GA = Güven aralığı, DCR = hastalık kontrol oranı (en azından 6 hafta boyunca tam, kısmi yanıt veren veya stabil kalan hastalar), ORR = objektif yanıt oranı (tam veya kısmi yanıt veren hastalar), OS = toplam sağkalım zamanı, PFS = progresyonsuz sağkahm
Setüksimabın irinotekan ile kombinasyonunun etkinliği, setüksimab monoterapisinden, objektif yanıt oranı (ORR), hastalık kontrolü oranı (DCR) ve progresyonsuz sağkalım (PFS) yönünden daha fazlaydı. Randomize edilmiş çalışmada, genel sağkalım üzerinde bir etki görülmemiştir (risk oranı 0,91; p = 0,48).
Bevasizumab ile kombinasyon:
Randomize, çift kör, aktif kontrollü bir faz III klinik çalışma, metastatik kolon veya rektum kanserinde 1. basamak irinotekan/ 5FU/FA ile bevasizumab kombinasyonunu değerlendirdi (AVF2107g çalışması). İrinotekan/5FU/FA kombinasyonuna bevasizumabın eklenmesi toplam sağkahmda istatistiksel olarak anlamlı bir artışla sonuçlandı. Toplam sağkalım ile ölçülen klinik fayda daha önceden belirlenen yaş, cinsiyet, performans skoru, primer tümörün lokalizasyonu, tutulan organların sayısı ve metastatik hastalığın süresine göre tanımlanmış tüm hasta alt gruplarında gözlendi, (bkz. Ayrıca bevasizumabın ürün bilgileri). AVF2107g çalışmasının etkinlik sonuçlan aşağıdaki tabloda özetlenmektedir.
AVF2107g | ||
1. kol İrinotekan/5FU/FA + Plasebo | 2. kol İrinotekan/5FU/FA + Bevasizumaba | |
Hasta sayısı | 41 1 | 402 |
Toplam sağkalım | ||
Medyan zaman (ay) | 15.6 | 20.3 |
% 95 Güven aralığı | 14.29–16.99 | 18.46–24.18 |
Risk oranıb | 0.660 | |
p-değeri | 0.00004 | |
Progresyonsuz sağkalım | ||
Medyan zaman (ay) | 6.2 | 10.6 |
Risk oranı | 0.54 | |
p-değeri | <0.0001 | |
Toplam yanıt oranı | ||
(%) Oran | 34.8 | 44.8 |
% 95 Güven aralığı | 30.2–39.6 | 39.9–49.8 |
p-değeri | 0.0036 | |
Yanıtın devam süresi | ||
Medyan zaman (ay) | 7.1 | 10.4 |
25–75 yüzde (ay) | 4.7–11.8 | 6.7–15.0 |
a 2 haftada bir 5mg/kg
b Kontrol koluna göre, nısbi
Kapesitabin ile kombinasyon:
Randomize, kontrollü bir faz III çalışmasından (CAIRO) elde edilen veriler, metastatik kolorektal kanser hastalarının birinci basamak tedavisinde irinotekan tedavisiyle kombine olarak 3 haftada bir 2 hafta boyunca 1000 mg'm2 başlangıç dozu ile kapesitabin tedavisi verilmesini desteklemektedir. 820 hasta ardışık tedavi (n=410) veya kombinasyon tedavisi (n=410) alacak şekilde randomize edilmiştir. Ardışık tedavi, birinci basamakta kapesitabin (14 gün boyunca günde iki kere 1250 mg/m ), ikinci basamakta irinotekan (1. günde 350 mg/m ), üçüncü basamakta kapesitabin (14 gün boyunca günde iki kere 1000 mg/m2) ve oksaliplatin (1. günde 130 mg/m2) kombinasyon tedavisini içermektedir. Kombinasyon tedavisi, birinci basamakta kapesitabin (14 gün boyunca günde iki kere 1000 mg/m2) ve irinotekan (1. günde 250 mg/m2) kombinasyonu (XELIRI) ile ikinci basamakta kapesitabin (14 gün boyunca günde iki kere 1000 mg/m2) ve oksaliplatin (1. günde 130 mg/m2) kombinasyonunu içermektedir. Tüm tedavi kürleri 3 haftalık aralıklarla uygulanmıştır. Birinci basamak tedavide, tedavi hedeflenen popülasyondaki (Intent-to-treat[ITT]) medyan progresyonsuz sağkalım süresi tek başına kapesitabin kullanımında 5,8 ay (% 95 GA; 5,1 –6,2 ay), XELIR1 ile 7,8 ay (% 95 GA; 7 – 8,3 ay) olmuştur (p=0,0002).
Çok merkezli, randomize, kontrollü bir faz II çalışmasının (AIO K.RK 0604) ara analizinden elde edilen veriler, metastatik kolorektal kanser hastalarının birinci basamak tedavisinde irinotekan ve bevasizumab tedavisiyle kombine olarak 3 haftada bir 2 hafta boyunca 800 mg/m2 başlangıç dozu ile kapesitabin tedavisi verilmesini desteklemektedir. 115 hasta kapesitabin ve irinotekan kombinasyon tedavisi (XELIRI) ile bevasizumab tedavisi alacak şekilde randomize edilmiştir: kapesitabin (iki hafta boyunca günde iki kere 800 mg/m2 doz uygulamasını takiben 7 gün istirahat), irinotekan (3 haftada bir 1. günde 200 mg/m 30 dakikalık infüzyon olarak) ve bevasizumab (3 haftada bir 1. günde 7,5 mg/kg 30–90 dakikalık infüzyon olarak). Toplamda 118 hasta kapesitabin ve oksaliplatin kombinasyon tedavisi ile birlikte bevasizumab tedavisi alacak şekilde randomize edilmiştir: kapesitabin (2 hafta boyunca günde 2 kere 1000 mg/m2 doz uygulamasını takiben 7 gün istirahat), oksaliplatin (3 haftada bir 1. günde 130 mg/m 2 saatlik infüzyon olarak) ve bevasizumab (3 haftada bir 1. günde 7,5 mg/kg 30–90 dakikalık infüzyon olarak). Tedavi hedeflenen popülasyonda (Intent-to-treat [ITT]) ö.aydaki medyan progresyonsuz sağkalım %80’e (XELIRI ile birlikte bevasizumab) karşılık %74 (XELOX ile birlikte bevasizumab) olmuştur. Toplam yanıt oranı (tam cevap ve kısmi cevap) %45’e (XELOX ile birlikte bevasizumab) karşılık %47 (XELIRI ile birlikte bevasizumab) olmuştur.
5.2. farmakokinetik özellikleremilim:
İnsanlarda intravenöz infüzyonun ardından, irinotekan plazma konsantrasyonları, ortalama terminal eliminasyon yan-ömrü yaklaşık 6 saat olmak üzere çoklu üstel (multieksponansiyel) şekilde düşer. Aktif metabolit SN-38’in ortalama terminal eliminasyon yan-ömrü yaklaşık 10 saattir. Lakton ve hidroksi asit formlan dengede olduğundan, irinotekan ve SN-38’in lakton (aktif) formlannın yan ömürleri, toplam irinotekan ve SN-38’e benzerdir.
Aktif metabolit SN-38’in maksimum konsantrasyonlan, genellikle irinotekanın 90 dakikalık infuzyonunun bitimini takip eden 1 saat içerisinde görülür.
Dağılım:
İrinotekan, plazma proteinlerine orta düzeyde bağlanır (%30 ila %68’i bağlıdır). SN-38, insan plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır (yaklaşık %95 bağlıdır). îrinotekan ve SN-38’in ağırlıklı olarak bağlandığı plazma proteini albümindir.
Biyotransformasyon:
İrinotekanın aktif metabolit SN-38’e metabolik olarak dönüştürülmesine karboksilesteraz enzimleri aracılık eder ve esas olarak karaciğerde gerçekleşir. SN-38 daha sonra ağırlıklı olarak UDP-glukuronozil transferaz 1A1 (UGT1A1) enzimi aracılığı ile bir glukuronid metaboliti oluşturmak üzere konjugasyona uğrar. UGT1A1*28 polimorfizmi gibi daha düşük enzim aktivitesine neden olan genetik polimorfızme sahip hastalarda UGT1A1 aktivitesi daha düşüktür (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarılan ve önlemleri). SN-38 glukuronid, in vitro iki hücre dizisinin kullanıldığı sitotoksisite tayinlerinde SN-38’in 1/50 ila 1/100 aktivitesine sahiptir.
Eliminasyon:
Uç haftada bir 100 ila 750 mg/m dozda 30 dakikalık intravenöz infüzyon uygulanan 60 hastada yapılan bir faz I çalışmada, irinotekan bifazik ya da trifazik eliminasyon profili göstermiştir.
Ortalama plazma klerensi 15 L/saat/m ve kararlı durumda dağılım hacmi (Vss) 157 L/m olarak bulunmuştur. Trifazik modelde birinci fazın plazma yanlanma ömrü 12 dakika, ikinci fazın yanlanma ömrü 2.5 saat ve son fazın yanlanma ömrü 14.2 saat olmuştur. SN-38, ortalama son eliminasyon yanlanma ömrü 13.8 saat olmak üzere, bifazik eliminasyon profili göstermiştir. Önerilen 350 mg/m ’lik dozda yapılan infiizyonun sonunda, irinotekanın ve SN-38’in ortalama tepe plazma konsantrasyonlan sırasıyla 7.7 pg/ml ve 56 ng/ml; ortalama eğri altında kalan alan (EAA) değerleri de sırasıyla 34 pg.saat/ml ve 451 ng.saat/ml olarak tespit edilmiştir. Genellikle SN-38 için farmakokinetik parametreler, bireyler arasında büyük farklılıklar göstermiştir.
İrinotekanın idrardan atılımı %11 ila %20; SN-38’in <%1 ve SN-38 glukuronidin de %3’tür. İki hastada irinotekan uygulamasından sonraki 48 saat boyunca irinotekan ve metabolitlerinin safra ve idrardan toplam atılımı yaklaşık olarak %25 (100 mg/m2) ila %50 (300 mg/m2) arasında değişmektedir.
14C-işaretli ilaç ile yapılan kütle dengesi ve metabolizma çalışmaları; irinotekanın intravenöz uygulanan dozunun, %33’ünün safra aracılığıyla dışkı ve %22’sinin idrar yoluyla olmak üzere, % 50’den fazlasının değişmemiş ilaç olarak atıldığını göstermiştir.
İrinotekan klerensi, üst normal limitin 1.5 ila 3 katı bilirubinemisi olan hastalarda yaklaşık % 40 azalır. Bu hastalarda 200 mg/m2’lik bir irinotekan dozu, karaciğer parametreleri normal olan kanserli hastalarda 350 mg/m2 uygulandığında gözlenene benzer bir plazma ilaç maruziyetine neden olur.
Doğrusalhk/doğrusal olmayan durum:
50 ila 350 mg'm doz aralığında, irinotekanın EAA’sı dozla birlikte doğrusal olarak artar; SN-38’in EAA’sı ise doz orantısallığından daha az artış gösterir.
Geriyatrik
Haftalık plan kullanılarak uygulanan irinotekanın farmakokinetiği, irinotekan toksisitesinde yaşın etkisini araştırmak için prospektif olarak tasarlanmış, 183 hastadan oluşan bir çalışmada değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlan, <65 yaşındaki hastalarla >65 yaşındaki hastalar karşılaştınldığında irinotekan, SN-38 ve SN-38 glukoronidin farmakokinetiği arasında bir fark olmadığım göstermiştir. Tasanm amacı prospektif olarak yaşın etkisini araştırmak olmayan ve 162 hastayı kapsayan bir çalışmada, >65 yaşındaki hastalara kıyasla, <65 yaşındaki hastalarda doza göre normalize edilmiş irinotekan farmakokinetik parametrelerinde küçük (%18’den az) fakat istatistiksel açıdan önemli farklar gözlenmiştir. SN-38 için doza göre normalize edilmiş EAA0.24, >65 yaşındaki hastalarda <65 yaşındaki hastalardan %11 daha yüksektir, bu fark istatiksel açıdan anlamlı değildir.
Pediyatrik
İrinotekan ve ana metabolitlerinin pediyatrik popülasyondaki farmakokinetiği, ABD ve Avrupa’da yapılan klinik çalışmalarda araştırılmıştır. Genel olarak, irinotekan farmakokinetiği ile ilgili sonuçlar ve varılan genel kararlar, ABD ve Avrupa’da yapılan çalışmalar arasında karşılaştırılabilir niteliktedir.
Bu çalışmalar arasında bulgulardaki tüm farklar muhtemelen araştırılan doz farkları (ABD ve Avrupa çalışmalarında, sırasıyla, 20 ila 200 mg/m2 ve 200 ila 720 mg/m2) ile irinotekan ve SN-38’in farmakokinetik parametreleri için belirlenen değerlerdeki belirgin hastalar arası değişkenliğe atfedilebilir.
ABD çalışmaları
İrinotekan ve SN-38’in farmakokinetik parametreleri 50 mg/m2 (60 dk. infuzyon, n=48) ve 125 mg/m (90 dk. infuzyon, n=6) doz düzeylerinde 2 ayrı pediatrik solid tümör çalışmasında belirlenmiştir. İrinotekan klerensi (ortalama ± S.D.), 50 mg/m2 doz için 17,3 ± 6,7 1/saat/m2 ve 125 mg/m doz için 16,2 ± 4,6 1/saat/m olarak yetişkinlerdeki değerlerden daha yüksektir. Çocuklardaki günlük dozaj rejimlerinde irinotekan ve SN-38’in hafif birikimi gözlenmiştir [3 hafta bir günlük x 5 veya 3 haftada bir (günlük x 5) x 2 hafta boyunca]. Doza göre normalize edilmiş SN-38 EAA değerlerinin yetişkinler ve çocuklar arasında karşılaştırabilir olduğu bulgusu, pediatrik popülasyonunda irinotekan klerensinde görülen artışla tutarsız olup muhtemelen belirgin hastalar arası değişkenliği yansıtmıştır (SN-38 EAA’nın %CV değerleri, %84 ila %120 arasındadır). Aslında, veri değişkenliği dikkate alınmayarak karşılaştırma yapıldığında, pediatrik hastalardaki SN-38 maruziyeti yetişkinlere oranla yaklaşık %30 daha düşüktür.
Avrupa çalışmaları
İrinotekan ve ana metabolitlerinin farmakokinetiği, 200 ila 720 mg/m2’lik doz düzeylerindeki (2 saatlik infiizyon, n=77) bir faz I çalışmasında solid tümörlü pediatrik hastalarda araştırılmıştır. İrinotekan, SN-38, APC ve NPC’ye sistemik maruziyet dozla orantılıdır. İrinotekan ve metabolitlerinin farmakokinetik parametreleri, 18 ± 8 l/saat/m2’lik irinotekan plazma klerensi ve 104 ± 841/m ’lik kararlı durum dağılım hacmi değerleriyle (ortalama ± S.D.) belirgin hastalar arası değişkenlik göstermiştir. İrinotekan klerensi, ergenlerde çocuklara göre %26 daha düşüktür. Doza göre normalize edilmiş SN-38 ve SN-38G maruziyetleri, ergenlerde çocuklara göre sırasıyla %52 ve %105 daha yüksektir. Pediatrik popülasyonda yetişkinlere nazaran irinotekan klerensi daha yüksek; SN-38, SN-38G ve APC maraziyetinin doza göre normalize edilmiş değerleri ise daha düşüktür.
Faz II çalışmasının bir parçası olarak 3 haftada bir 1 saatlik infiizyonda 600 mg/m2 irinotekan alan, medülloblastom veya nöroblastom da dahil, nükseden veya tedaviye dirençli rabdomiyosarkom primitif nöroektodermal tümör (PNET) hastası 83 çocuk ve ergende irinotekamn bir toplum farmakokinetiği analizi gerçekleştirilmiştir. İrinotekan klerensi ve EAA ortalama değerleri, bireyler arası ve aynı bireylerin farklı ölçümleri arasında büyük değişkenlik göstermiş olup, bu durum Avrupa faz I pediatrik çalışmasında belirlenene benzerdir.
Cinsiyet
İrinotekamn farmakokinetiği cinsiyetten etkileniyor gibi görülmemektedir.
Irk
İrinotekamn farmakokinetiği üzerinde ırkın etkisi değerlendirilmemiştir.
Karaciğer yetmezliği
Karaciğer disfonksiyonu olan hastalarda irinotekan klerensi azalırken, aktif metabolit SN-38’e maruziyet göreceli olarak artmıştır. Bu etkilerin büyüklüğü, serum toplam bilirubin ve transaminaz konsantrasyonlarındaki artışla ölçülen karaciğer yetmezliğinin derecesi ile orantılıdır.
Böbrek Yetmezliği
Böbrek yetmezliğinin irinotekamn farmakokinetiği üzerindeki etkisi değerlendirilmemiştir.
5.3. Klinik öncesi güvenlik verileri
Karsinojenite/Mutajenite
CHO-hücrelerinde yapılan in vitro kromozoma! aberasyon testi ve farelerde yapılan in vivo küçük çekirdek (mikronukleus) testlerinde irinotekan ve SN-38’in mutajenik oldukları gösterilmiştir.
İn vitro Ames testinde ise ne irinotekan ne de SN-38 mutajenik olarak belirlenmemiştir. Ancak, in vitro Çin hamsteri hücre kromozomal aberasyon tayininde, irinotekan, konsantrasyona bağlı olarak kromozomal aberasyonların insidansında anlamlı bir artış meydana getirmiştir. Ayrıca, in vivo fare küçük çekirdek (mikronükleus) tayininde, 2,5 ila 200 mgdcg doz aralığında bir tek intraperitoneal irinotekan dozu, küçük çekirdekli polikromatik eritrositlerde anlamlı ve doza bağımlı bir artış ile kemik iliği hücrelerindeki retikülosit/eritrosit oranında bir düşüşe neden olmuştur.
Toksikoloji
Farelerde yaklaşık 111 mg/kg ve sıçanlarda 73 mg/kg olan tek intravenöz irinotekan dozlarından sonra (insanlar için önerilen 125 mg/m ’lik dozun sırasıyla yaklaşık 2,6 ve 3,4 katı) ölüm gözlenmiştir. Ölümden önce siyanoz, titreme, solunum güçlüğü ve konvülsiyonlar meydana gelmiştir. Subakut toksisite çalışmaları, irinotekanın hızlı hücre proliferasyonu olan dokuları (kemik iliği, bağırsak epiteli, timus, dalak, lenf düğümleri ve testisler) etkilediğini göstermektedir.
6. farmasöti̇k özelli̇kleri̇
6.1. yardımcı maddelerin listesi
Sorbitol
Laktik asit
Sodyum hidroksit
Enjeksiyonluk su
6.2. geçimsizlikler
Bilinmemektedir.
Diğer ilaçlarla karıştırmayınız.
63. Raf ömrü
24 ay
6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler
25 °C’nin altındaki oda sıcaklığında ışıktan koruyarak saklayınız.
Seyreltildikten sonraki çözelti oda sıcaklığında 24 saat, 2–8 °C’de 48 saat stabildir.
6.5. ambalajın niteliği ve içeriği
Konsantre ürün mavi renkli flip-off kapaklı 6 mİ’ lik tip 1 amber renkli cam flakon içinde bulunmaktadır.
Her bir karton kutu; 1 adet flakon içermektedir.
6.6. Tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Herhangi bir kullanılmamış ürün ya da atık materyal, yerel düzenlemelere uygun olarak atılmalıdır. Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’’ ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.
Diğer potansiyel olarak toksik antineoplastik ilaçlarda olduğu gibi CYTOCAN dikkatle hazırlanmahdır. Hazırlanırken gözlük, maske ve eldiven gerekmektedir.
Eğer hazırlama sırasında deri ile temas ederse derhal sabun ve su ile yıkanmalıdır. Eğer mukoz membranlarla temas ederse derhal su ile yıkanmalıdır.
Parenteral müstahzarlar, çözelti ve kabı olanak tanıyorsa, uygulamadan önce partikül maddelere ve renk bozulmalarına karşı gözle iyice incelenmelidir. Flakonu partikül maddelere karşı inceleyin ve müstahzarı, flakondan şırıngaya çekildiğinde tekrar inceleyin.
İntravenöz infüzyonun uygulama için hazırlanması
Diğer enjeksiyonla uygulanan ürünlerde olduğu gibi CYTOCAN ASEPTİK olarak hazırlanmahdır.
Rekonstütisyon sonrası flakonlarda herhangi bir çökelti gözlemlenirse, ürün sitotoksik ajanların standart prosedürlerine göre imha edilmelidir.
Aseptik koşullarda flakondan gereken miktarda kalibre edilmiş enjektör ile çekilen CYTOCAN çözeltisi 250 ml’lik infiizyon torbasına veya % 0.9 sodyum klorür çözeltisi veya % 5 glukoz çözeltisi içeren şişeye enjekte edilir, 0,12 – 2,8 mg/ml nihai konsantrasyon aralığına seyreltilmelidir. İnfiizyon manuel olarak çevrilir ve karıştırılır.
7. ruhsat sahi̇bi̇
Deva Holding A.Ş.
Halkalı merkez mah. Basın Ekspres Cad.
343003 No:l
Küçükçekmece/İstanbul
Tel: 0212 692 92 92
Fax: 0212 697 00 24
8. ruhsat numarasi (lari)
243/9