KISA ÜRÜN BİLGİSİ - BELOC 5 MG/5 ML I.V. ENJEKSIYONLUK ÇÖZELTİ
1. beşeri̇ tibbi̇ ürünün adi
BELOC 5 mg/5 ml IV Enjeksiyonluk Çözelti
Steril
2. kali̇tati̇f ve kanti̇tati̇f bi̇leşi̇m
Etkin madde: 1 ml enjeksiyonluk solüsyonda 1 mg metoprolol tartarat içerir. (Her 5 ml’lik ampulde 5 mg metoprolol tartarat bulunur.)
Sodyum klorür 45 mg
Sodyum hidroksit
pH 5,5–7,5’a ayarlamak için yeterli miktarda
Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.
3. farmasöti̇k form
Enjeksiyonluk solüsyon
Berrak, renksiz çözelti.
4. kli̇ni̇k özelli̇kler
4.1 terapötik endikasyonlar
Supraventriküler taşiaritmiler.
Şüphelenilen veya tanısı konmuş miyokard infarktüsünde ağrı, taşiaritmi ve miyokard iskemisinin profilaksi ve tedavisinde.
4.2 pozoloji ve uygulama şeklisupraventriküler taşiaritmi :
İlk başta, 5 mg’a (= 5 ml) kadar metoprolol dakikada 1–2 mg hızında intravenöz yoldan uygulanır. Bu uygulama, tatmin edici bir yanıt alınana kadar 5’er dakikalık aralıklarla tekrarlanabilir. Toplam 10–15 mg’lık bir doz genellikle yeterli olmaktadır (10–15 ml). Önerilen maksimum intravenöz doz 20 mg’dır (=20 ml).
Şüphelenilen ya da tanısı konmuş miyokard enfaktüsünde ağrı, taşiaritmi ve miyokard iskemisinin profilaksi ve tedavisinde :
Akut : İntravenöz yoldan 5 mg (= 5 ml) uygulanır. Doz, her 2 dakikada bir tekrarlanabilir, maksimum doz 15 mg’dır (=15 ml). Son enjeksiyondan 15 dakika sonra oral yoldan 6 saatte bir 50 mg metoprolol tartarat tableti verilir ve 48 saat boyunca devam edilir. Tedaviye tablet formülasyonları ile oral yoldan devam edilmelidir.
Tedaviye ne zaman başlanmaması gerektiği ile ilgili bilgiler için Bkz Bölüm 4.3 ve 4.4.
BELOC’un parenteral uygulaması, kan basıncı ve EKG ölçümlerinin yapılabileceği ve resüsitasyon için gerekli işlemlerin yapılabileceği yerlerde, uygun personelin denetiminde yapılmalıdır.
Eliminasyon hızı böbrek fonksiyonlarından anlamlı derecede etkilenmediği için böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez.
Metoprolol genellikle, karaciğer sirozu olan hastalara ve karaciğer fonksiyonu normal olan hastalara aynı dozda verilir. Ağır karaciğer fonksiyon bozukluğu belirtileri olan hastalarda (örneğin şant ameliyatı geçirmiş hastalarda) dozun azaltılması dikkate alınmalıdır.
Çocuklarda BELOC tedavisi ile ilgili deneyim sınırlıdır.
Yaşlı hastalarda doz ayarlaması gerekmez.
4.3 kontrendikasyonlar
– Etkin maddeye veya bölüm 6.1’de listelenen yardımcı maddelerin herhangi birine veya diğer beta blokerlere aşırı duyarlılık
-Kardiyojenik şok
– Hasta sinüs sendromu (kalıcı bir pacemaker bulunmadığı sürece)
– İkinci ya da üçüncü derece atriyoventriküler blok.
– Unstabil, dekompanse kalp yetmezliği olan hastalar (pulmoner ödem, hipoperfüzyon veya hipotansiyon)
– Beta reseptör agonistleri ile sürekli ya da intermitent inotropik tedavi olan hastalar
– Bradikardi (<45 kalp atım hızı/dk)
– Hipotansiyon
– Şiddetli periferik arteriyel dolaşım bozukluğu.
– Metoprolol, şüpheli akut miyokard infarktüsünün bradikardi (<45 kalp atım hızı/dk), birinci derece kalp bloğu (P-Q aralığı >0.24 saniye) veya <100 mmHg sistolik kan basıncı ve/veya şiddetli kalp yetmezliği ile komplike olduğu durumlarda da kontrendikedir.
– Tedavi edilmemiş feokromositoma
– Metabolik asidoz
4.4 özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Şüphelenilen ya da tanısı konmuş kalp yetmezliği nedeniyle metoprolol tedavisine başlanan hastaların hemodinamik durumu 5 mg’lık üç intravenöz dozun her birinden sonra yakından izlenmelidir. Kalp atış hızı <40 atış/dakika, sistolik kan basıncı <90 mmHg ve P-Q aralığı >0.26 saniye ise veya dispnede ağırlaşma ya da soğuk terleme durumunda ikinci veya üçüncü doz verilmemelidir
BELOC, diğer beta-blokerlerde olduğu gibi:
– Oral tedavi sırasında ani olarak kesilmemelidir. Mümkün olan durumlarda, BELOC 10 – 14 günlük bir süre boyunca kademeli olarak kesilmeli, son 6 günde günlük 25 mg olacak şekilde azalan dozlarla uygulanmalıdır. İlacın kesilmesi sırasında hastalar, özellikle de bilinen iskemik kalp hastalığı olanlar yakın gözetim altında tutulmalıdır. Beta blokajının kesilmesi sırasında, ani ölüm dahil olmak üzere koroner olaylara dair risk artabilir.
– Dijitalizasyon ve/veya diüretik tedavisi, kalp yetmezliği öyküsü olan hastalar veya kardiyak rezervi düşük olan hastalar için de düşünülmelidir. BELOC kardiyak rezervi zayıf olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
– Kalp yetmezliği kontrol altına alındığında uygulanabilir.
– Hastalarda artan bradikardiye neden olabilir; böyle durumlarda BELOC dozajı azaltılmalı veya kademeli olarak kesilmelidir.
– İletim süresi üzerindeki negatif etki nedeniyle, birinci derece kalp bloğu olan hastalara ancak dikkatle verilmelidir.
– Prinzmetal anjinası olan hastalarda, karşı konulamayan alfa reseptörü aracılı koroner arter vazokonstriksiyonu nedeniyle anjina ataklarının sayısını ve süresini artırabilir. BELOC bir beta1-selektif beta-blokerdir; sonuç olarak, kullanımı düşünülebilir ama son derece dikkatli olunmalıdır.
– Hem alerjenlere yönelik duyarlılığı, hem de anafilaktik reaksiyonların ciddiyetini artırabilir.
– Şiddetli periferik arteriyel dolaşım bozukluklarında kontrendike olmasına rağmen (bkz. Bölüm 4.3) daha düşük şiddetteki periferik arteriyel dolaşım bozukluklarını kötüleştirmesi de olasıdır.
– Cerrahiden önce, anestezist hastanın metoprolol almakta olduğu konusunda bilgilendirilmelidir. Cerrahi uygulanan hastalarda beta-bloker tedavisinin kesilmemesi tavsiye edilmektedir. Metoprololün kesilmesinin uygun olduğu düşünülüyorsa, kesme uygulaması genel anesteziden en az 48 saat önce tamamlanmalıdır. Kardiyovasküler risk faktörleri olan hastalarda bradikardi, hipotansiyon ve inme (fatal sonuç dahil) ile ilişkilendirildiğinden, kalp dışı cerrahi uygulanan hastalarda rutin olarak yüksek dozda metoprolole başlanmasından kaçınılmalıdır. Ancak, bazı hastalarda ön ilaç uygulaması olarak bir beta-blokerin kullanılması istenen bir durum olabilir. Böyle durumlarda, miyokard depresyonu riskini minimuma indirmek için, negatif inotropik aktivitesi düşük düzeyde olan bir anestezik seçilmelidir.
– Akut hipogliseminin erken belirtilerini (özellikle taşikardi) maskeleyebilir. Selektif olmayan beta-blokerlere göre, metoprolol tedavisinin karbonhidrat metabolizması ile etkileşme ve hipoglisemi belirtilerini maskeleme riski daha düşüktür.
– Tirotoksikoz semptomlarını maskeleyebilir.
Kardiyoselektif beta-blokerlerin akciğer fonksiyonu üzerindeki etkisi selektif olmayan beta-blokerlerinkinden daha az olabilse de, tüm beta-blokerlerde olduğu gibi bunların da reversibl obstrüktif havayolu hastalığı olan hastalarda kullanımından (kullanımları için ikna edici klinik nedenler olmadığı sürece) kaçınılmalıdır. Uygulamanın gerekli olduğu durumlarda, bu hastalar yakın gözetim altında tutulmalıdır. Bazı hastalarda beta2-bronkodilatatör (örn. terbutalin) kullanılması tavsiye edilebilir. BELOC tedavisine başlandığında, Beta2-agonistin dozajının artırılması gerekebilir.
Hırıltı, astım veya başka herhangi bir solunum güçlüğü öyküsü olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır, kutunun içindeki kullanma talimatına bakılması söylenmelidir.
Tüm beta-blokerlerde olduğu gibi, psoriyazisi olan hastalarda BELOC uygulanmadan önce dikkatle düşünülmelidir.
Feokromositomu olan hastalarda BELOC tedavisi ile birlikte olarak bir alfa-bloker de verilmelidir.
Labil ve insüline bağımlı diyabette hipoglisemik tedaviyi ayarlamak gerekebilir.
Şiddetli malign hipertansiyonun başlangıç tedavisi, otoregülatör mekanizmaların bozulması ile birlikte oluşan diyastolik kan basıncında ani düşmeyi önleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
Beta-blokerler ile tedavi edilen hastalara verapamil intravenöz yolla uygulanmamalıdır.
Bu tıbbi ürün her bir ampulde 45 mg sodyum hidroklorür ihtiva eder. Bu durum kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.
4.5 diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Metoprolol, sitokrom P450 izoenzimi CYP2D6’nın metabolik bir substratıdır. Enzim indükleyici ve enzim inhibe edici maddeler olarak etki gösteren ilaçlar metoprololün plazma düzeyi üzerinde etki gösterebilir. Enzim indükleyici ajanlar (örn. Rifampisin, barbitüratlar) BELOC’un plazma konsantrasyonlarını düşürebilir, enzim inhibitörleri (örn. simetidin, propafenon, ritonavir, amiodaron, alkol ve hidralazin) ise plazma konsantrasyonlarını yükseltebilir.
Metoprolol verapamil ve diltiazem tipi kalsiyum antagonistleri ile birlikte verildiğinde negatif inotropik ve kronotropik etkilerde artış olabilir. Beta-blokerler ile tedavi edilen hastalara verapamil tipi kalsiyum antagonistleri intravenöz yolla verilmemelidir.
Beta-blokerler antiaritmik ajanların (kinidin tipi ve amiodaron) negatif inotropik ve negatif dromotropik etkisini artırabilir.
İnhalasyon anestezikler, beta-bloker tedavisi gören hastalarda kardiyodepresan etkiyi güçlendirebilir.
İndometasin ve diğer prostaglandin sentetaz inhibe edici ilaçlar ile birlikte tedavi beta-blokerlerin antihipertansif etkisini azaltabilir.
Metoprololün ve diğer antihipertansif ilaçların kan basıncı üzerindeki etkileri genellikle aditiftir. Trisiklik antidepresanlar, barbitüratlar ve fenotiyazinler gibi diğer antihipertansif ilaçlar ile veya kan basıncını düşürebilen ilaçlar ile kombinasyon halinde kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Ancak antihipertansif ilaç kombinasyonları sıklıkla hipertansiyon kontrolünde iyileşme sağlayabilmektedir.
Beta blokerler ile ilişkili dijital glikosidler, atrioventriküler iletim zamanını artırabilir veya bradikardiye neden olabilir.
Beta-blokaj uygulanan hastalara adrenalin (epinefrin) uygulanması kan basıncının yükselmesine ve bradikardiye neden olabilir; ama beta1-selektif ilaçlarda bu durumun meydana gelme olasılığı daha düşüktür.
BELOC normal terapötik dozlarda sempatomimetik ajanların beta1 etkilerini antagonize eder, ama beta2-agonistlerin bronkodilatatör etkileri üzerinde küçük bir etki göstermesi beklenir.
Metoprolol, lidokainin eliminasyonunu bozabilir.
Diğer beta-blokerlerde olduğu gibi, nifedipin gibi dihidropiridinlerle eşzamanlı tedavi hipotansiyon riskini arttırabilir ve latent kardiyak yetmezliği olan hastalarda kalp yetmezliği görülebilir.
Oral antidiyabetik ajanlar ve insülin dozajları, beta-bloker alan hastalarda yeniden ayarlanmalıdır.
Beta-blokerler periferik dolaşımı etkileyebileceğinden, ergotamin gibi benzer aktiviteye sahip ilaçlar ile aynı anda verildiğinde dikkatli olunmalıdır.
Beta-bloker ile uygulanan klonidin tedavisinin kesilmesi düşünülüyorsa, beta-bloker tedavisi klonidin tedavisinden birkaç gün önce kesilmelidir.
Metoprolol ile birlikte, sempatik ganglion bloke edici ajanlar, diğer beta-bloker ilaçları (göz damlaları gibi) ya da MAO inhibitörü kullanan hastalar yakından izlenmelidir.
Metoprololün pediyatrik kullanımını tavsiye etmek için yeterli çalışma yapılmamıştır.
4.6 gebelik ve laktasyongebelik kategorisi c’dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar için ve doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) için yeterli veri bulunmamaktadır.
Metoprolol, gebelik dönemi içinde zorunlu olmadıkça kullanılmamalıdır. Genel olarak, P-blokerler, büyüme geriliği, intrauterin ölüm, düşük ve erken doğum ile ilişkili plasental perfüzyonu azaltır. Metoprolol ile tedavi edilen gebelerde uygun maternofetal izlemin yapılması önerilmektedir.
Diğer tüm beta-blokerlerde olduğu gibi, BELOC fetüste, yenidoğanda özellikle bradikardi ve hipoglisemi gibi yan etkilere neden olabilir. Yenidoğanda artan kardiyak ve pulmoner komplikasyon riski vardır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. kısım 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Emzirme tavsiye edilmez. Eğer anne normal terapötik dozlarla tedavi edilirse, anne sütü yoluyla alınan metoprolol miktarı yenidoğanda belirgin beta bloke edici etkiler oluşturmamalıdır. Ancak diğer tüm beta-blokerlerde olduğu gibi, BELOC emzirilen bebekte özellikle bradikardi ve hipoglisemi gibi yan etkilere neden olabilir.
Üreme yeteneği/Fertilite ile ilgili bir bilgi mevcut değildir.
4.7 araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
BELOC’ un makineleri sürme becerisine etkisi olabilir. Sersemlik hali, baş dönmesi veya yorgunluk oluşabileceği dikkate alınmalıdır.
4.8 i̇stenmeyen etkiler
Aşağıdaki olaylar rutin kullanımdan veya klinik çalışmalarda advers olay olarak raporlanmıştır.
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Çok seyrek: Önceden mevcut şiddetli periferik dolaşım bozuklukları olan hastalarda gangren
Çok seyrek : Trombositopeni
Yaygın olmayan : Depresyon, kabus, insomnia
Seyrek : Sinirlilik, anksiyete
Çok seyrek: Konfüzyon, halusinasyon
Yaygın : Baş ağrısı, sersemlik
Yaygın olmayan : Konsantrasyon bozukluğu, somnolans, parestezi
Çok seyrek: Amnezi/unutkanlık, tat bozuklukları
Seyrek : Görme bozuklukları, gözlerde kuruluk ve/veya kızarıklık, konjuktivit
Çok seyrek : Kulak çınlaması
Yaygın : Bradikardi, palpitasyon
Yaygın olmayan : Kalp yetmezliği semptomlarının kötüleşmesi, akut miyokard infarktüsü* olan hastalarda kardiyojenik şok, birinci derece kalp bloğu
Seyrek : AV-ileti zamanında uzama, kalp aritmileri, kardiyak iletim bozuklukları
Yaygın : Postürel bozukluklar (çok nadiren senkop ile birlikte)
Seyrek : Raynaud fenomeni
Çok seyrek: Mevcut intermitan kladikasyonda artış
Yaygın : Egzersiz sonrası nefes darlığı
Yaygın olmayan : Bronkospazm
Seyrek: Rinit
Yaygın: Bulantı, karın ağrısı, diyare, kabızlık
Yaygın olmayan: Kusma
Seyrek: Ağız kuruluğu
Seyrek : Transaminazlarda artış
Çok seyrek: Hepatit
Yaygın olmayan : Döküntü (psoriyaziform ürtiker ve distropik deri lezyonları formunda), terlemede artış
Seyrek : Saç dökülmesi
Çok seyrek: Fotosensitivite reaksiyonları, psoriasiste ağırlaşma
Yaygın olmayan: Kas krampları
Çok seyrek: Artralji
Seyrek : İmpotans/cinsel disfonksiyon
Çok yaygın: Yorgunluk
Yaygın: Ellerde ve ayaklarda soğukluk
Yaygın olmayan: Prekordiyal ağrı, ödem
Yaygın olmayan: Kilo artışı
Seyrek: Karaciğer fonksiyon testi anormallikleri, pozitif anti-nükleer antikorlar (SLE ile ilişkili olmayan).
* Akut miyokard infarktüsü olan 46.000 hastada yapılan bir çalışmada plaseboya karşı %0,4’lük aşırı sıklık; bu çalışmada şok risk indeksi düşük olan hastalardan oluşan bir hasta alt setinde kardiyojenik şok sıklığı metoprolol grubunda %2,3, plasebo grubunda ise %1,9 olarak bulunmuştur.
Killip sınıf I’deki hastalar için karşılık gelen aşırı sıklık %0,7 olarak bulunmuştur (metoprolol %3,5, plasebo %2,8).
Şok risk indeksi, her bir hastada yaş, cinsiyet, zaman gecikmesi, Killip sınıfı, kan basıncı, kalp atış hızı, EKG anormalliği ve hipertansiyon öyküsü temel alınarak elde edilen mutlak şok riskine dayanılarak belirlenmiştir. Şok risk indeksi düşük olan hasta grubu, metoprololün akut miyokard infarktüsü için endike olduğu hastalara karşılık gelmektedir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir ( ; e-posta: ; tel 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9. doz aşımı ve tedavisi
Semptomlar:
Doz aşımının semptomları hipotansiyon, kalp yetmezliği, bradikardi ve bradiaritmi, kardiyak iletim bozuklukları ve bronkospazmı içerebilir.
Tedavi:
Uygun destek önlemleri, takip ve gözlem sağlayabilecek bir tesiste bakım sağlanmalıdır. Bradikardi ve iletim bozukluklarını tedavi etmek için atropin, adrenostimülan ilaçlar ya da pacemaker verilmelidir.
Hipotansiyon, akut kalp yetmezliği ve şok; uygun hacim yüklemesi, glukagon enjeksiyonu (eğer gerekiyorsa, ardından bir intravenöz glukagon infüzyonu), intravenöz olarak dobutamin gibi adrenostimülan ilaçların ve vazodilatasyon varlığında beraberinde al reseptör agonistik ilaçların uygulanmasıyla tedavi edilir. İntravenöz olarak Ca2+ kullanılması da düşünülebilir.
Bronkospazm, genellikle bronkodilatatörlerle tersine döndürülebilir.
5. farmakoloji̇k özelli̇kler
5.1 farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Beta bloker ajanlar, selektif
ATC kodu : C07A B02
Metoprolol, yarışmalı bir beta-adrenoseptör antagonistidir. Tercihen beta-adrenoseptörleri inhibe etmek için hareket eder (bir miktar kardiyoselektivite sağlar), intrinsik sempatomimetik aktiviteden (kısmi agonist aktivite) yoksundur ve propranololün potensi ile karşılaştırılabilir beta-adrenoseptör bloke etme aktivitesine sahiptir.
Kalp üzerindeki negatif kronotropik etki, metoprolol uygulamasının tutarlı bir özelliğidir. Böylece, akut uygulamadan sonra kalp debisi ve sistolik kan basıncı hızla düşer.
Tedavi etme amacına yönelik COMMIT analizi, EKG anormalliklerini (örneğin ST elevasyonu, ST çökmesi veya sol dal bloğu) destekleyen şüpheli akut miyokard enfarktüsü semptomlarının başlamasından sonraki 24 saat içinde hastaneye başvuran 45.852 hasta dahil edildi. Hastalar rastgele olarak metoprolol (15 mg'a kadar intravenöz, ardından 200 mg oral) veya plaseboya ayrıldı ve taburcu olana kadar veya 4 haftaya kadar hastanede tedavi edildi. İki eş-birincil sonuç şunlardı: (1) ölüm, yeniden enfarktüs veya kardiyak arrestin bileşimi; ve (2) planlanmış tedavi süresi boyunca herhangi bir nedenle ölüm. Eş-birincil sonuçların hiçbiri metoprolol ile önemli ölçüde azalmadı. Bununla birlikte, metoprolol tedavisi, yeniden enfarktüs ve ventriküler fibrilasyonu olan daha az insanla, ancak başvurudan sonraki ilk gün boyunca artan kardiyojenik şok oranıyla ilişkilendirildi. Hemodinamik olarak stabil olmayan hastalarda önemli derecede net tehlike vardı. Özellikle 0–1 gün sonra stabil olanlarda orta derecede net fayda vardı.
5.2. farmakokinetik özellikleremilim:
İntravenöz uygulamadan sonra emilim tamamlanır.
Dağılım:
Metoprololün plazma proteinine bağlanması düşüktür, yaklaşık %5–10. Metoprolol, kan beyin bariyeri ve plasentayı geçer, maternal ve fetus konsantrasyonları eşittir.
Biyotransformasyon:
Metoprolol, öncelikle karaciğerde CYP2D6 izoenzimleri tarafından oksidatif metabolizmaya maruz kalır.
Eliminasyon:
Metoprolol, esas olarak hepatik metabolizma ile elimine edilir. Plazma yarı-ömrü 3,5 saattir (aralık 1–9 saat).
Bir kural olarak, bir oral dozun %95’inden fazlası idrarda saptanabilir. Verilen oral dozun yaklaşık %5’i ve bir intravenöz dozun %10’u değişmemiş durumda idrarla atılır, bu oran izole olgularda %30’a çıkmaktadır.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Plazma düzeyleri, doz ile ilişkili biçimde doğrusal olarak artar.
5.3. klinik öncesi güvenlilik verileri
Metoprolol tartaratın güvenlilik profili yıllarca klinik kullanımın ardından ortaya konduğu için pre-klinik bilgiler dahil edilmemiştir. Lütfen bölüm 4’e bakınız.
6. farmasöti̇k özelli̇kler
6.1 yardımcı maddelerin listesi
Sodyum klorür, sodyum hidroksit, *hidroklorik asit, enjeksiyonluk su
pH 5.5–7.5’a ayarlamak için yeterli miktarda
BELOC ampul’un pH’sı 6 civarındadır.
6.2 geçimsizlikler
İnfüzyon için 1000 ml'lik aşağıdaki solüsyona 40 mg metoprolol'e tekabül eden BELOC ampul 1 mg/mL eklenebilir;
Sodyum klorür 9 mg/mL, Mannitol 150 mg/mL, Glukoz 100 mg/mL, Glukoz 50 mg/mL, Fruktoz 200 mg/mL, İnvertoz 100 mg/mL, Ringer, Ringer-Glukoz, Ringer-Asetat. Ayrıca bkz. Bölüm 6.3.
Beloc Ampul’ü Macodex’e ilave etmek uygun değildir.
6.3. raf ömrü
36 ay
6.4. saklamaya yönelik özel tedbirler
30°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.
İnfüzyon solüsyonu ile seyreltilen BELOC ampul 12 saat içinde kullanılmalıdır.
6.5. ambalajın niteliği ve içeriği
5 ml’lik ampullerde
6.6. beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “ Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7 ruhsat sahi̇bi̇
AstraZeneca PLC,İngiltere lisansı ile
AstraZeneca İlaç San. Ve Tic. Ltd.Şti.
Büyükdere Cad.Yapı Kredi Plaza B.Blok Kat 4
Levent – İstanbul
Tel: (0 212) 317 23 00
Faks: (0 212) 317 24 05
8 ruhsat numarasi(lari)
194/87
9. i̇lk ruhsat tari̇hi̇/ruhsat yeni̇leme tari̇hi̇
İlk ruhsat tarihi : 21.01.2000
Ruhsat yenileme tarihi : 21.01.2010